Vhope evrenin en mütüşlü momentını verdi vurun beni vuruuuuuğğğn
Öhm öhm iyi okumalar efendim...
~~
Jungkook güç bela çıktığı merdivenlerin sonunda veznedeki kadının söylediği kata çıktı. Koridorun başına gelmesiyle yerde ellerini başının arasına almış ağlayan Hoseok'u görmesi bir oldu. Koltuklarda oturan, en az Hoseok kadar yıkık duran Namjoon Yoongi ve Jin üçlüsünü es geçip Hoseok'un boynuna atladı.
Sanki hissetmiş gibi sımsıkı sardı Hoseok onu. Sanki aynı acıyı çektiklerini biliyormuşcasına candandı bu sarılış. Kimsenin vermeyeceği teselliydi her ikisi içinde. Artık kimse gözyaşlarını ve hıçkırıklarını tutmakta direnmiyordu. Birbirlerinin gözyaşlarıyla ıslanıyorlardı.
"Tae Jungkook, Tae... Ben ona birşey olursa yaşayamam"
Sözleri Jungkook'u anlatırken Jimin'e bu denli bağlandığı için kızdı Jungkook. Ama bir yandan da mutluydu. Hayatında ki büyük boşluğu dolduran kişiydi Jimin. Kısa sürede hayatı olmuştu. Üstelik ona söyleyemeden bile.
Hoseok'a oranla daha çok sıktı kendini hıçkırmamak için.
"Şşş o-ona birşey olmıycak Hosoek. Tae yine kollarında olucak güven bana. Onlara hiçbirşey olmayacak"
Kendinin bile inanmadığı teselliyi kardeşine veriyordu. Peki ona teselliyi kim vericekti? Tae ona dönse bile sevgilisi olarak dönecekti peki ya Jimin? Henüz ne olduklarını bile bilmeden yarı yolda bırakmıştı Jimin onu. Derdi bu değildi ama. Şuan tek derdi Jimin'in tekrar dönmesi ona tekrar gülümsemesiydi. Ona tekrar sapık, ruh hastası demesiydi istediği. Hatırladıklarıyla gözleri dolarken kendini Hoseok gibi yere bıraktı. Yoğun bakımda olduklarından odaları camsızdı ve ne halde olduklarını göremiyorlardı. Aslında birazda iyi birşeydi bu. Çünkü Jungkook, Jimin'i o halde görürse dayanabilir miydi emin değildi. Söz konusu Jimin olunca kendine güvenini yitiriyordu.
Kan dolmuş şişkin gözlerini her ne kadar kapatmamak için dirense de en sonunda bırakacaktı kendini uykunun kollarına. Her saniyesinde acı verecek olan uykuya.
***
Kesik kesik gelen florasan lamba sesleri ve havalandırmadan geldiğini düşündüğü rahatsız edici sesle araladı ağır gözlerini. Muhtemelen şişmişlerdi ki açmakta büyük bi sıkıntı yaşamıştı.
Üstündeki soğuk sateni yavaşça itelerken, bakışları hasta yatağında uyuklayan Hoseok'u buldu. Namjoon ve Jin, ikili koltuğa uzanmış sarılarak uyurken, Yoongi'de hasta yatağının diğer tarafına kıvrılmıştı.
Hastahane olabildiğince sessizken beyaz ışıkların zaten ağrıyan gözlerini yakmasını umursamadan cebindeki telefondan saate baktı. Saat gecenin 1'iydi. En son koridorda Hoseok'a sarılmış ağladıklarını hatırlıyordu. Olaylar birbir hatırına düşerken zorla koltuktan kalkıp çıplak ayaklarıyla ses çıkarmadan kapıya ilerledi beyaz odada.
Kapı kolunu da aynı sessizlikle açmayı başarınca Jimin'in yatırıldığı yoğun bakım ünitesinin kapısına geldi. Elleri titreyerek aralık olan cam kapıyı itelerken heyecanlıydı. Ama heyecanı boş bulduğu sedyeyle yerle bir oldu.
En son hatırladığı kadarıyla Tae normal odaya alınmıştı ama Jimin hâlâ yoğun bakımdaydı.
Flashback
Jungkook ve Hoseok oturdukları yerde uyuklarken doktor ve hemşireler durmadan iki odaya girip çıkıyorlardı. Namjoon olanları doktora sorarken hemşireler sedyeler üstündeki iki bedeni yoğun bakımdan çıkarıyorlardı .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
◆ SAPIK STOLKIRIM // Jikook ◆
Fanfiction✘Jikook texting✘ /Hazır 26 bölümün hepsi yayımlandı/