kendime geldiğim halde gòzlerimi açmaya cesaretim. yok ya mert doğru söylüyorsa annemi de kaybederim ama bir sanye, ya benim geçmişten akrabalarım ailem varsa bu düşüncenin verdiği cesaretle gözlerimi açtım okulun revirindeydim ve yanımda sadece mert vardı bir sanye mert...
sınıfa geldiğimde òğretmen hala gelmemişti yerime oturdum ama arkamdaki çocuk (sanırım adı mert ) saçımı çekti
bi sanye bunlarda ne yoksa o mert bu mert mi başım ağrımaya başladı başımı tutup mert e baktım beni izliyordu elimi başımdan çekip mert e döndüm "ben varım" dedim mert ise hiç bir şey anlamamış yada duymamış olucak ki beni izlemeye devam etti ve bu sefer saçımı okşadı "beni dinliyormusun ben varım dedim" "ah pardon dalmışım neye varsın" "geçmişi hatırlamam için yardım etmene ama bir şartla" "peki şartın nedir küçük hanım" "bana bu kadar yakın davranmıyacaksın ve bana bakarak dalmıyacaksın kendimi kötü hissediyorum" "kabul ama benimde bir şartım var" "neeee" "hatırladığın her şeyi bana söyleyeceksin şu an hatırladığınla başlayabilirsin mesela" "neee bir şeyler hatırladığımıda nerden çıkardın" "vazgeç artık ecrin seni çok iyi tanıyorum tahmin ettiğinden bile fazla bu yüzden beni kandırmaya çalışma artık" "ama bu neden benim bir şeyler hatırladığımı düşündüğünü açıklamaz" "az önce başını tutmadan önceki ve sonraki bakışlarından önce yabancıyım gibi sonra ise bir şeyler karışmış gibi ve merakla" "pekala buna pes diyorum artık sadece küçükken mert diye birinin saçımı çektiğini hatırladım ve o senmisin diye merak ettim" başını eğip yaramaz çocuklar hibi kıkırdadı sonra kaşlarını çatarak düşünceli bir şekilde bana baktı "evet ama o zaman tam olarak nerdeydik" "ilk okul 1. sınıf tık ve sınıfta öğretmeni beklıyorduk" "bak ecrin o öğretmen saçını çektiğimi görmüştü ve sen beni kurtardın hatırla neden ve nasıl kurtardığını hatırlamaya çalış lütfen" "bilemiyorum" dememle başıma keskin bir ağrı saplandı ve ben başımı tutarken bir şeyler oldu yine
önüme döndüm ama öğretmenin bizi dinlediğini gördüm nee eyvah acaba öğretmen mert e çok kızarmı ama ben kızmasını istememiştim ki bir şeyler yapmalıyım ama ne eyvaah öğretmen mert e doğru ilerliyor bir şey demeliyim öğretmene döndüm ve öğretmenim kalp nedir .....
ama o o o annemmm öğretmen annem nasıl olur ve ben ona öğretmenim diyorum anne değil başımdaki ağrının azalmasına rağmen kafamı kaldırmadım çünkü mert e anlatırsam kendimi tutamayabilirdim okulda 3 yıldır ağladığım görülmemesine rağmen bu çocuk beni bir günde iki defa ağlatıyor ve buna karşı ona kin beslemektense borçlu hissediyorum.
mert e bakınca bana merakla bakıyordu ona bakıp yutkundum gözümden yaş akmamasına dikkat ederek konuştum "sana az önce yalancı dediğim için özür dilerim ayrıca teşekkür ederim sayende tatlıda olsa 5 yıl süren rüyadan uyandım ve yine mi bilmiyorum, daha önce böyle bir şey yaşayıp yaşamadığım hakkında hiç bir fikrim yok ama boşluğa düştüm kalp küçük bir soru neden sorduğum hakkında hiç bir fikrim olmayan bir soru buna rağmen kalbimi bu kadar yıkan bir soru sahi neden sordum ben onu sırf saçmalamak içinmi ,seni kurtarmak içinmi yoksa başka bir nedeni varmı" "pekala bu günlük bu kaadar yeter kendini daha fazla yorma o soruyu annen ve babanı bulmak için sormuştun ama sakın detayını düşünme yoksa gerçekten sana zarar verebilir bu gün çok yoruldun kalkabilicekmisin" başımı evet anlamında sallayıp ayağa kalktım sınıfa gidip çantalarımızı aldıktan sonra bahçede elif i bekledik elif bizi yan yana ve normal bir şekilde görünce güldü ve bana bakıp "bu saate kadar cenazesi kalkar sanmıştım bağri tanıdınmı onu kimmiş" dedi
sırıtıp kafasına vurdum ve "aslında az kalmıştı ama... ilk okul arkadaşımmış bir an tanıyamadım" dedim elif hafızamı kaybettiğimi bilmiyordu ve bilmesine gerekte yoktu mert e sessiz olması için işaret yaptım sonra yola koyulduk elif in evi okula bizim evden yaklaşık beş dk daha yakın olduğundan önce onu eve bıraktık... eve varana kadar mert yanımdan gitmedi ama ona bir şey demedim fakat ben eve gelince benimle gelmek istedi ilk başta kaşlarımı çattım ama mert diretince peki diyerek izin verdimeve gelince annem yani eskiden öyle zannettiğim kişi mutfakta yemek yapıyordu her gün yaptığımın aksine yanına gidip onu öpmedim çantamı odama bırakarak oturma odasın geçip mert e oturmasını söyledim o oturunca mutfağa o nun yanına giderek soğuk bir şekilde "sınıftan bir arkadaşım içeri geldi ben onun yanında olucam merak etme" dedim ve bana attığı meraklı bakışları yok sayarak mert in yanına gittim...
"ecriiin" "hah ne nasıl ne oldu ki" "sabahtan beri boş bardağına bakıp duruyorsun bana şu soruyu anlat dedim ama anlaşılan duymadın" mert elindeki soruyu bana uzatırken bir an soruya baktım geometri en sevdiğim konuydu kessin bunu da biliyordur ama yinede sesimi çıkarmadım ve soruyu alıp çözdüm ona uzatırken bana şaşkın bir şakilde baktı... sonunda onun bilmediği bir
huyum varmış istemsiz bir şekilde sırıtınca içeri o geldi ve istemsiz olarak somurttum evet bu çok tuhaf yani düşünsenize sabah anneniz olan kişi akşam bir yabancı oluyor her neyse benim suratımı görmesini engelleyen mert e olan bakışları oldu ona ürkek ve her an onun tarafından öldürülecekmiş gibi baktı bu biraz sırıtmamı sağladı tamam bana beş sene boyunca bir anne gibi davranmış olabilir ama bana yalan söyledi ve gerçeği sakladı bu nedenle ne olursa olsun bir yanım ona karşı hep kırgın kalıcak
gözünü mert ten ayırmadan bana seslendi "ecrin bi tanem beni bu kim" "sınıf arkadaşım anne bizim sınıfa yeni geldi . bizde ders çalışıyorduk" "öylemi hoş geldin tatlım adın ne" "adım mert efendim mert kesici" o anlındaki hafif kırışıklığı fark edince hemen düzeltti ve gülümseyerek yanımıza oturdu "ne çalışıyorsunuz bakalım" "matamatik" "uff pisagorlarım benim ıhım hım yani çalışkanlarım benim neyse siz çalışın ben size bir şeyler hazırlıyıp geliyorum" dedi ve gitti giderken başım tekrar ağrımaya başladı ve
"evet çocuklar pisagor bağıntısını anlamayan varmı" sınıftaki tek parmak mert te aitti "mert söyle canım neyi anlamadın" "öğretmenim neden adı pisagor bağıntısı?" "mert çim çünkü bunu bulan kişinin adı pisagor o yüzden" "öyleyse bende bir şey bulsam adı mert bağıntısı mı olur" "eğer istersen bundan sonra sana pisagor diyebiliriz" "olur" "aferin benim minik pisagoruma"
başımdaki ağrı hafifleyince mert e bakıp sırıttım mert şaşkın bir halde bana bakınca "minik pisagor" dedim ilk başta kaşlarını çattı ama sonra oda gülmeye başlayınca kahkaha atmaya başladım ama güneşin son ışıklarının içeri girdiği anda gözüme kör edercesine saldırmasıyla gözlerim istemsiz bir şekilde kapandı ve boynumun yana düşüşünü hissettim ama birden yere çakıldığım halde bilincim hala yerindeydi ve uyanık olmama rağmen gözlerimi açamıyordum...
arkadaşlar artık okul başladığı için anca hafta sonları yazabiliyorum lütfen kb
ayrıca fikirlerinizi almak isterim mert ve banu öğretmen hakkında ne düşündüğünüzü gerçekten merak ediyorum
vote ve yorumlarınızı unutmayın lütfen
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek güneş
Literatura Femininaküçük yaşta anne ve babasını kaybeden ecrin güneşten nefret eder acaba bir daha güneşi sevecekmi