Hayal Kırıklığı

1.5K 46 21
                                    

Okul açılalı 3 hafta olmuştu ve takımla Aksel'in arasındaki soğukluk özellikle Aksel'in Kerem'i yenmesiyle artarak devam ediyordu. Açıkçası Aksel çok da umursamıyordu. Koçun kendisine verdiği taktiği uyguluyor antremanlarını aksatmıyordu. Kerem'le yaptığı maçtan sonra Melis'le de arasında bir soğukluk olmuştu. Bunun da Kerem'den kaynaklı olduğuna emindi ve kızı zor durumda bırakmamak için bir şey yapmıyordu Aksel. Zaten Melis nerdeyse hiç yalnız kalmıyordu. Kerem o günden beri kızı bir dakika yalnız bırakmıyordu. Melis antremanlara da daha az gelmeye başlamıştı. Geldiğinde de konuşmuyorlar sadece göz göze gelirlerse birbirlerine gülümsüyorlardı. Aksel'in son zamanlarda dikkatini çeken Zeynep'in her antremanı kaçırmadan takip etmesiydi. Ama öyle kendisini fark ettirmek gibi bir amacı yoktu. Tribünlerin en üst basamağında antremanı izliyor bitmesiyle de hemen salondan ayrılıyordu. Onunla da uzun zamandır konuşma fırsatı bulamamıştı Aksel. Zeynep okuldaki zamanının yarısını uyuyarak geçiriyordu zaten. Aksel Sayer takımıyla çıkacağı ilk maçından önceki son antremanını yaptıktan sonra okuldan ayrıldı.

Melis okul sonrası odasında ders kitaplarına gömülmüş test çözüyordu. Test kitabının üstüne bir paket jelibon atılmasıyla birden yerinden sıçradı. Kendini o kadar kaptırmıştı ki Zeynep'in geldiğini fark etmemişti. Jelibon iki kızın en çok sevdiği şeydi. Zeynep, Melis'in daha şimdiden kendini test kitaplarına gömeceğini bildiğinden onu mutlu etmek için bir torba dolusu jelibon getirmişti. İstediği de olmuştu "İyi ki geldin." diyerek gülümsedi Melis. Zeynep kendini yatağa attı birden ve kitapları karıştırmaya başladı. "Bunlara gömülmek için erken değil mi?" diye sordu Zeynep. "Seninle bu konuyu tekrar tartışmayacağım." diyerek yanıtladı Melis. Bu tartışmayı daha önce de yapmışlardı. Zeynep lise dönemini özellikle 18 olduklarından sonraki zamanlarını ders çalışarak geçirmenin saçmalık olduğunu düşünüyordu. "Nasıl olsa hepimiz özel üniversitelerden birine ya da yurtdışına postalanacağız." demişti. Ancak Melis öyle düşünmüyordu evet ailesinin parasıyla istediği özel üniversiteye gitme şansı vardı ama o ailesinin gücüne güvenerek yaşamak istemiyordu. Bazı şeyleri kendisi başarmak istiyor, ailesinin ve çevresindekilerin onunla gurur duymasını istiyordu. "Yarın maçı izlemeye gelecek misin?" diye sordu Melis. "Son senemizin ilk maçı diye gelmek zorunda olduğumu düşünmüştüm." dedi dalga geçerek Zeynep. Normalde olsa Melis Zeynep'in geleceğine emin olduğu için böyle bir soru sormazdı ancak arkadaşının son zamanlardaki davranışları karşısında artık ne yapacağına emin olamıyordu. "Tabii ki zorundasın." diye koluna vurdu Melis Zeynep'in. Birden ciddileşerek "Sen iyi misin?" diye sordu Melis. Zeynep 3 haftadır kaçtığı bu soruya sonunda yakalanmıştı. Yattığı yerden doğrularak umursamaz bir tavırla "İyi olmamamı gerektirecek bir durum mu var?" dedi. Melis "Ben de onu merak ediyorum son zamanlarda çok dalgınsın, hafta sonlarını hatta bazen hafta içlerinde bile içip duruyorsun. Bana anlatmaktan çekineceğin bir şey olmayacağını düşünüyorum." dedi. Zeynep gözünü bir yere sabitlemiş aklından "Anlattığımda beni sonsuza kadar görmek istemeyeceğini bilmesem evet sana anlatmak istediğim bir şey var." diye geçirdi ama bu düşünceleri sesli olarak dile getiremedi. "Yok, yok hiçbir şeyim yok sadece bizimkiler son zamanlarda biraz fazla üstüme geliyor o yüzden." diyerek geçiştirdi. Melis, Zeynep'in ailesinin onun üzerine hiçbir zaman gitmeyeceğini en azından Zeynep'in buna asla izin vermeyeceğini biliyordu. Belli ki Zeynep konuyu geçiştirmeye çalışıyordu. Zeynep'in elini tutarak "Bak ne olursa olsun, ne yapmış olursan ol bana her şeyi anlatabilirsin. Ben her zaman senin yanındayım." dedi Melis. Zeynep'in, Melis o an suratına bir tokat atsa daha az canı acırdı. "Keşke anlatacaklarımdan sonra yanımda olacağına emin olabilsem." diye düşündü Zeynep. Konuyu değiştirmek için "Eee Aksel'den bahsetsene." dedi birden. Melis Aksel'in ismini duyunca sırtını dikleştirdi aniden. "İyi, nazik, ne istediğini bilen ve bunun için uğraşan yani bizimkilerin tam zıttı biri. Ayrıca iyi bir basketbolcu." dedi. Zeynep "Kerem'i yendiğini sarhoş olsam da gördüm gerçekten iyi oynuyor."dedi. Zeynep aslında Aksel'i sadece maçta değil her gün Kerem'i izlemek için gittiği antremanda görüyordu. Ancak Melis'in Zeynep'in her gün antremanları izlediğinden haberi yoktu tabi. "Aslında onunla takılabilirim." dedi Zeynep umursamaz bir tavırla. Melis Zeynep'in bu sözü karşısında rahatsız oldu. Çünkü onun genelde erkekleri kullanmayı sevdiğini biliyordu. Bugüne kadar ciddi bir ilişki yaşamamıştı Zeynep, daha doğrusu yaşamak istememişti. Kimseye değer vermezdi. Genelde çocukları peşinde koşturur hevesini aldıktan sonra da haber bile vermeden bırakırdı. Onun Aksel'i de böyle kullanmasını görmek istemediğini fark etti Melis. Kafası önünde "Artık okuldan kimseyle takılmayacağını söylemiştin."dedi Melis. "Okula yeni geldiği için okuldan sayılmaz aslında." diye cevapladı Zeynep. Melis Zeynep'i vazgeçirmek için "Aslında senin tarzın bir çocuk değil." dedi. Zeynep "Yani?" anlamında kafasını karıştırdığı dergiden kaldırıp ona baktı. "Yani ne bileyim sen daha uzun boylu, yapılı erkeklerden işte Kerem gibi erkeklerden hoşlanırsın." dedi. Zeynep Kerem ismini duyunca aniden şok oldu ve bu şok halini yüzüne yansıttığına emindi. Ancak Melis o an sadece kafasında Zeynep ve Aksel'i düşündüğünden Zeynep'in ifadesini fark etmemişti bile. Kendini toparlayıp "Belki de tarzım olmayan biriyle çıkma vaktim gelmiştir." dedi. Melis hafifçe Zeynep'e doğru eğilerek "Ben kimseye bağlanmam, sahiplenen erkeklerden hoşlanmam laflarına ne oldu peki?" dedi dalga geçerek. "Belki ben de artık bir erkek arkadaş istiyorumdur. Bir kez olsun bağlanabileceğim, güvenebileceğim birini istiyorumdur. Beni tanıyacak, sözlerimi tamamlayacak birini" dedi Zeynep iç geçirerek. Melis arkadaşının mutlu olmasını çok istiyordu ama bunun Aksel'le olacağını düşünmemişti. "Bu kadar çabuk güvenecek kadar tanımıyoruz ama Aksel'i" dedi Melis. Zeynep arkadaşının onu Aksel'den uzaklaştırmaya çalıştığını anlamıştı. "Ne o, kıskanıyor musun?" dedi kahkaha atarak. Melis kendini sakinleşmeye zorlayarak "Hayır." dedi. Zeynep, Melis'in parmaklarıyla oynadığını fark etti. Melis genelde utandığında ya da bir şeyleri geçiştirmek istediğinde böyle davranırdı. "Yoksa, yoksa sen ondan hoşlanıyor musun?" dedi sinsi bir şekilde gülerek. Melis birden afalladı "Hayır" dedi hemen. Zeynep bilerek üstüne gidiyordu. "Hem benim başımda Kerem adında bir bela var bilmem hatırlıyor musun?" dedi gülmeye çalışarak. Zeynep yerinde doğrulmuş yatağın üzerinde bağdaş kurmuştu. "Bir düşün bakalım Kerem olmasaydı hayatında, Aksel'le aranda bir şey olmasını ister miydin?"dedi merakla. Melis bu soruya cevap vermek istemiyordu "Nerden çıktı şimdi?" diye geçiştirmeye çalıştı. "Hadi ama Melis öylesine konuşuyoruz. Sana Aksel'le çık demiyorum. Kerem olmasaydı hatta Kerem'i hiç tanımamış olsaydın Aksel'le çıkmak ister miydin?" dedi tekrar Zeynep. Melis elindeki kalemi ısırarak düşünmeye başladı "Yani Kerem'i hiç tanımamış olsam Aksel'den hoşlanabilir.. Off neyse ders çalışmam lazım Zeynep senin aylık dergilerdeki anketlerinle uğraşamayacağım." dedi birden ve elindeki kalemi Zeynep'in üzerine fırlattı. Zeynep yataktan kalkarak gürültülü bir kahkaha attı "Öyle olsun prenses ama bu konu burada kapanmadı." dedi. Odadan çıkarken de "Çok boğulma o şıkların arasında." diyerek dalga geçmeden de duramadı. Melis elindeki test kitabını Zeynep'ın son söylediğinden sonra arkasından fırlattı ama Zeynep çoktan kahkahalarıyla evi inleterek merdivenlerden iniyordu.

Kalp Seni Geri GetirirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin