Cenazeden iki gün geçmişti. Mekana geldikleri zaman Kürşat aniden "artık bu mekandan ayrılalım burasının havası kaçtı" dedi. Savaşta"aynen sana katılıyorum Kürşat bencede değiştirelim" dedi. Aysima hiçbir şey anlamadan boş gözlerle savaş ve kursata bakıyordu ve sonradan Aysima'nin jetonu düştü. "Heee ben sizi anladım bu makani değiştirmemizin sebebi havası kaçtığından değil, Suyun intikamını almak için!!" "Bravo Aysima seni tebrik ediyorum ben olsam bu kadar kolay anlayamadım helal olsun bee" diyerek Savaş Aysimayı sinirlendirmeye çalışsada başaramamıştı. Aysima sorusunu tekrar sordu"Doğrumu Kürşat? Bu söylediklerim doğrunun??" Kürşat bağirarak"Evet doğru" dedi "Peki neden Kürşat neden, çocuğun bir suçu yok ki, hepsi kazayla oldu, bundan dolayı o çocuğu suclayamazsin." "Suçlarım Aysima hemde çok güzel suçlarim. Ve sen buna karışamazsın." "Öylemi"dedi aysima. "Evet öyle" dedi Kürşat. İyi tamam o zaman benden buraya kadar. Ben gidiyorum" dedi ve arkasına bakmadan kapıdan dışarıya soğuk adımlarını atmaya başladı.
Kürşat'ta pişman olmuş bir tavırla Aysima'ya yetişmek için koşarak çıktı. Savaş'ta kendi kendine"yine mi yaa" dedi. Kürşat Aysima'nin kolundan çekerek Aysima sakin olur musun? Dediğim her şey için özür dilerim. Ne olur gel içeri.Aysima da Kürşata karşılık vererek" Hani ben nasıl size karışmıyorsam işte an itibariyle sizde bana karışamazsınız." "Aysima onları ciddiye aldığını soyleme, sakın.". " Kürşat ben seni bu izten sonra ben seni, sizi ciddiye alıyorum." diyerek bileğindeki iz gösterdi. Ve devam etti" Hatırlıyormusun bu izin olduğu günü ben bisikletle sizin kapinizin önünden geçerken dusmustum, sizde Savaşla beraber koşarak yanıma gelmistiniz işte o gunden beri ben seni ciddiye alıyorum." dedi Bunun üzerine sarilip baristilar... Aysima ne kadar üzülürse üzülsün Kürşat ve Savaş onun kardeşleriydi. Ve bu hayatta onlardan başka kimsesi yoktu.