Ben küçükken ablamla hiç anlaşamazdım. Daha doğrusu o benimle anlaşamazdı, sebebi de belliydi aslında ama yine de susuyordum ama o durmak bilmiyordu. Sürekli Benimle kavga etmek için bahaneler arıyordu ve ediyordu da en sonunda yaptı yapacağını! İşte o gün olanlar oldu...
Durun Durun baştan anlatayım... Bu olayı böyle anlatmam imkansız çünkü.
Biz 5 kişilik çok tatlı bir aileydik
Annem sevda, babam Kemal, Ablam Ayşe, ağabeyim Berk ve ben Nida işte biz böyle küçük bir çekirdek aileydik evimizde bizim gibi küçük Bahçeli müstakil bir evdi. Köyümüzün en küçük ama ferah evi diye adlandırırdı komşularımız. 4 odası vardı büyük birde salonu vardı. Ön tarafta üç oda vardı Bir oda çok büyüktü diğer iki odanında büyüklük boyutu idealdi. arka taraftada küçük bir oda vardı oda çok güzeldi güzel güneş alırdı Çatı penceresinin hemen altındaydı bahçeyede bakardı ama dediğim gibi küçüktü büyük olan odada ben ve ablam kalırdık. Diğer iki odanın birinde ağabeyim diğerinde annem babam kalırdı. Küçük odayada fazla eşyaları koyardık küçük diye. işte ablamın amacını size anlatayım ablam odaları ayırıp küçük odada kalmak için sürekli benimle kavga ederdi. Küçük odayı neden sevdiğini bir türlü anlamıyordum. Zaten dağınık bir kızdı o küçük odada yapamazdı ama o ille de küçük oda diyordu. Odalarımız ayrılsın diyede sürekli benimle kavga ediyordu. En sonunda olanlar oldu demiştim ya devam edeyim... o gün ablam saç tokam kayboldu diye Bahane üretip benimle kavga etmeye başladı. Tokayı benim çaldığımı iddia edip kavgayı büyüttü. Hatta kavga o kadar büyüdü ki ablam sinirden odada ki büyük boydan aynayı kırdı. Akşam babam eve geldi olanları duyunca bize çok sinirlenmişti sonra "Bu Böyle olmayacak odalarınızı ayırıyorum!" Dedi ablam o kadar sevindi ki küçük odaya gideceği için anlatamam ama tabi ki hevesi kursağında kaldı. Babam küçük odayı bana verdi. Ablam itiraz edince babam Benim küçük olduğumu o büyük odada tek başıma korkacağımı söyledi ayrıca ablama dağınık olduğunu küçük odada rahat edemeyeceğini söyledi. Ablam mecbur razı oldu ve odalarımız ayrıldı ya da ablam razı olur gibi göründü. Çünkü sürekli köşelerde beni sıkıştırıp odaları değiştirelim diye tehdit ediyordu. Ama ben küçük odayı çok sevmiştim acayip güzeldi bu yüzden değiştirmeye hiç niyetim yoktu. Böyle bir hafta geçti bir sabah kalktım baktım salondan sesler geliyor gittim baktım yan komuşu Ayfer abla gelmiş ağlıyor. Oğlunun askere gitme zamanı gelmiş meğer ama oğlu gitmemiş Askere. Askerler de evine baskın yapmış oğlu evden kaçmış şimdi her yerde oğlunu arıyorlarmış oğlu hiç bir yerde yokmuş ama kadına gerçekten çok üzülmüştüm çok kötü görünüyordu. Aman neyse asıl konuya dönelim. İlk haftalar oda çok güzeldi kendime göre dizayn etmiştim istediğim gibi film izliyor bağırarak kitap okuyordum. Ancak sonra bir şey oldu. Evet bir şey oldu her şey tersine gitmeye başladı. Bir gece uyurken çatıdan sesler gelmeye başladı. Sürekli gürültüler geliyordu. Çok korkmuştum acaba yukarıda biri mi var diye evde dolaşmaya başladım. Baktım annem babam,ağabeyim, ablam hepsi uyuyordu odalarında. Çatıya çıkmak istedim ama korkudan cesaret edemedim... odaya geri gittim. Baktım ses yok... bende rahatça uyudum. Öbür geceler yine çok ses geliyordu ve ben çok korkuyordum ama kimseye söylemiyordum.
"E kızım manyak mısın? Neden kimseye bir şey söylemiyorsun?"
Diye sorabilirsiniz haklısınızda ama kimseye söylemezdim nasıl söyliyeyim söylediğim an ablam odamı alırdı. Zaten tehditleri sesleri bilmediği halde sürüyordu. Yok "odaları değiştirelim" yok "bu son şansın" yok öyle yok böyle sürekli beni tehdit ediyordu. Birde bilse ses geliyor korkuyorum. Anında odayı benden alırdı. Ve ben odayı çok seviyordum. Ayrıca sesler sonsuza kadar sürmezdi ya! Diye düşünüyordum o zamanlar bu yüzden kimseye söylemiyordum. Çocukluk aklı işte... neyse bir gece çok ses gelmeye başladı. Bir baktım çatı penceresi ( benim odamın penceresinin üstündeydi hani) açılıp kapanıyor rüzgardan desem o gece hiç rüzgar bulut bir şey yoktu. Yani sanki biri pencereyi açıp kapatıyordu öyle korkmuştum ki kafamı yorganın altına gömmüştüm sonra biri odaya daldı korktum çılık attım! Baktım gelen ağabeyimmiş. ödüm kopmuştu.
Berk ağabeyim-
"Ne bağırıyorsun be gece gece! Hem bu ses ne böyle?"
Ben korku dolu bir sesle
"Hiççç" dedim sadece. Ben öyle dediğimde ağabeyim gitti. Ağabeyim geldiğinde ses Zaten gitmişti. Demek ses karşı taraftanda duyuluyordu artık. Korkuyla yorganın altına başımı soktum sonra ağlayarak uykuya kalmışım...
Ertesi sabah dayanamadım çatıya çıktım. Baktım etrafa çatı penceresinin olduğu yere ama şüphe çekecek bir şey bulamadım. Bu sesleri kim yapıyordu o zaman cinler periler mi yapıyordu? Kafamda tonla soru aşağıya indim yine akşam oldun ben yine üzüldüm artık o odaya gidip uyumak istemiyordum. O gece çok ses gelmedi ben mutlu oldum biraz sonra tam uykuya dalacağım sırada pencere açılıp kapanıyordu. Yine n'oluyor dedim kendi kendime sonra bir şey aşağı düştü cam bir şişeydi galiba çünkü Camın kırılma sesi geldi. Korkup kaçtım salonda koltukta uzandım battaniyeme sarıldım ve o gece salonda sakince uyudum. Kaç gündür Aradığım bir uykuydu. Öbür gün ablam beni salonda görünce bolca konuştu odayı bana ver diye Yani salon maceramda kısa sürdü. Neyse sonraki günler yine korkuyla uyudum. Salona da gidemiyordum. Sonra bir gün pazara gittik orda kulak tıkacı aldım artık ses falan gelmiyordu. Ne rahat bir hafta geçirdim inanın anlatamam. Ama sonra her şeyin ortaya çıktığı büyük akşam geldi çattı o gece ben yorganıma sarılmış uyumaya çalışırken bir baktım gece lambasının ışığı gitti daha doğrusu elektrikler gitti. Korkuyla gözlerimi açtım etrafa baktım. Kulak tıkacımı çıkardım. Sesler tıkacı çıkardığım anda kulağıma doldu. Yine yürüme sesleri ve pencerenin açılıp kapanması ve torba karıştırılıyor gibi hışırtı sesleri kulağıma gelmeye başladı. Sonra bütün sesler bir anda dindi. Korkuyla dolan gözlerimi pencereye diktiğim anda bir kişi baş aşağı pencereden sarktığını gördüm. Saçları yüzü elleri o karanlıkta dehşet görünüyordu. O anda bağırarak salona kaçtım. Karanlıkta annem babam kardeşlerim üstüme doğru koşunca onlardan da korktum yine bağırdım. Sonra ağabeyim şartel attımı diye gidip baktı çünkü tüm mahalle aydınlıktı. Ve gerçekten şartel atmıştı. Ağabeyim düzeltince Işık doldu yine evin içi Yani gece lambaları yine çalışmaya başladı. Bana soruyorlardı annemler neden ağladığımı ama beni hıçkırık tutmuştu. Konuşamıyordum ağlamaktan sadece işaret parmağımla onlara odamı
gösterdim. Ağabeyim ve babam odama gittiler ve ışığı açtılar. Sonra koşarak çatıya gittiler ben hıçkırıklar içinde odama gittim. Penceremden sarkan kişinin bizim geçen yaz Bostanda kargaları kovması için aldığımız korkuluk olduğunu gördüm ama ben karga değildim e bu korkuluk Zaten kendi başına sarkamazdı öyle oradan bunları o çocuk aklımla düşünürken babam ve ağabeyim yan komşu Ayfer ablanın oğlu Faruk ağabey ile beraber aşağı indiler sonra her şey ortaya çıktı. Meğer Ayşe ablam ile Faruk ağabey birbirini seviyorlarmış ve evlenmek istiyorlarmış. Ama bizim orda ben çocukken adetti. Kızı istemeye geldiklerinde Beş bilezik ve yüzük olmadan kimse kimseye kız vermezdi. Faruk ağabeyimde para biriktiriyormuş bilezik yüzük almak için. Ama askerliği ortaya çıkınca ve altın alacak parayı bulamadığı için babama birbirlerini sevdiklerini söylememişler. Ve kızı istemeye gelmemişler. Askerliği yapana kadar ablamı başkasına vermelerinden korktuğu için O da kaçak olarak çalışmış para toplamak için. Ama polisler evi basınca evine dönememiş. e benim ablamda eğer polis evinizi basarsa gel bizim çatıda kal demiş ben sana arka odanın camından ihtiyaçlarını karşılarım demiş (Yani çatı penceresi ve Benim odamın penceresi alt alta ya) bu ihtimale karşı küçük odada kalmak istiyormuş meğer bunun için Benimle sürekli kavga ediyormuş Yani odaları ayırmak içinmiş. Ama babam küçük odayı bana verdi e Faruk ağabeyin evinide bastıkları için oda gündüzleri çalışıp geceleri bizim çatıda kalıyormuş e ablam benim odada kalsın diye beni korkutup başka odaya gitmem içinde çatıda sesler çıkarıyormuş Yani çatıdaki seslerin sebebi bu uzun olaydan ibaretmiş. Çok kırılmıştım o zaman onlara az kalsın deliriyordum onlar yüzünden...
E sonra ne oldu diye sorarsanız babam ablamı verdi Faruk ağabey askerliğini yaptı döndü sonra evlendiler aradan otuz yıl geçti şu an hepimiz evliyiz ablamların üç ağabeyimin üç benimde iki çocuğum var annem ve babamı sorarsanız malesef annem yedi sene önce vefat etti. Babam hâlâ yaşıyor şu an ağabeyimle kalıyor. Ve her şeye rağmen yüzümüzden gülümsemeyi eksik etmemeye çalışıyoruz başımızdan geçen 30 sene önce ben 12 yaşındayken böyle korkunç ama güzel bir olay yaşadım keşke annem ölmeseydi daha güzel olurdu ama neyse ... beni dinlediğiniz için teşekkür ederim 😊Tamamen hayal ürünüdür...
Beni takip edebilir "Lise Aşkı" adlı romanımı okuyabilirsiniz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çatıdaki ses
Contoyorganıma sarılmış uyumaya çalışırken bir baktım gece lambasının ışığı gitti daha doğrusu elektrikler gitti. Korkuyla gözlerimi açtım etrafa baktım. Kulak tıkacımı çıkardım. Sesler tıkacı çıkardığım anda kulağıma doldu. Yine yürüme sesleri ve pencer...