Ağzım yarı açık Egenin arkasından baka kaldım.
Sinirden elim karıncalanıyordu. Hızla eğilip yerden bir taş aldım ve o güzel arabasına fırlattım. Şanslı piçin tekiydi ki taş arabasına değmedi bile.
Kendimi hakarete uğramış gibi hissediyorum. Sinirden gözlerim doldu. Tamam bir insandan nefret edebilirsiniz , onu arabanıza almak istemeyebilirsiniz ama bu yaptığı çok iğrençti.
Zayıf bir insandım en ufak şeyde gözlerim dolardı. Elimle gözlerimi sildim.
Savaş mı istiyorsun Ege? İşte şimdi içimde ki Zeynayı* uyandırmıştı.
Tam Kızılaya gidip bir taksi çevirecektim ki bu seferde önümde bir Ford Fiesta durdu.
Ah harika sanırım müşterisiyle anlaşamayan bir fahişe sanmışlardı. Gerçekten ilk iş günüm hafızalarıma kazınacak müthiş bir hatıra olmuştu. Sinirle gözlerimi devirdim ve olası bir ahlaksız teklife karşı çantamı bir silah gibi hazır tuttum.
Açılan camdan Şule kafasını uzattı. Onu görünce tuttuğum nefesimi bıraktım. Vücudum rahatlama ile gevşedi.
" Hadi seni eve bırakayım. "
Bunu en son duyduğumda egsoz dumanında bozulduğumu hatırladım ve kaşların istemsizce çatıldı.
Kapıyı açtım ve kendimi boş koltuğa bıraktım.
" Çok teşekkür ederim. Bugün yaşadığım tecrübelerden sonra inasanlığın hala ölmediğini görmek güzel. "
Güldü ve arabayı çalıştırdı.
" Egeyi mi diyorsun? Senin durakta durduğunu görünce seni almayı ben istedim. Onun arabasında olduğundan daha güvende hissedersin diye düşündüm. "
Haklıydı ama bu hala Egenin piç olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Öylece geçip gidebilirdi. Nerden bilebilirdim ki onun arabası olduğunu hele ki o BMW'nin. Gerçekten neden onun BMW'si vardı ki?
" Şule Egenin arabası şey yani o araba onun mu? "
" Ah evet onun. Güzel araba değil mi? "
" Evet gerçekten baya iyi ama bir stajerin nasıl öyle bir arabası olur ki? "
" Egenin ailesi İstanbulun ensesi kalınlarından. Amerikadan geleli daha bir ay olmuş. Yale* de gazetecilikten mezun. "
Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Vay be küstahlığı çok da yersiz değilmiş. Yani bende Yale de okumuş olsam bende etrafıma küçümseyerek bakardım.
" Evet şuan kendimi harika hissetim. Onunla yarışabilmem imkansız. Ece gidip eşyalarımı toplasam iyi olacak. Daha Kpss'ye çalışacağım. "
Şule bana baktı.
" Gerçekten savaşmadan pes mi edeceksin Marmara? "
" Onun ordusu var benim ise sapanım. O topla tüfekle gelirken ben taş mı atacağım? "
Durumu daha doğru tanımlayamazdım, özellikle arabasını arkasından taşlamışken.
" Seni gerçekten sevdim Marmara ve sana yardım edeceğim. Buna ister kadın dayanışması de ister pozitif ayrımcılık ama önünde bir ay var bırak sonucu zaman göstersin. "
" Benim nasıl bir rezil kraliçe olduğumu bilmedeb konuşuyorsun. Daha ilk günden editöre ve kan emici köşe yazarına rezil oldum bile. "
" Editör işi kolay eğer iyi kahve yapıyorsan onu kolayca kendi safına çekebilirsin kan emiciyi ise bana bırak, stajer olduğum ilk zamanlarda bana kan kusturuyordu ama onu alt ettim. "
Bakışlarımı ona çevirdim. Tanrım o soğuk nevaleyle nasıl başa çıkılabilirdi ki?
" Kendime aşık ederek. "
Ağzım bugün ikinci kez yarı açık aptal aptal bakıyordum.
" İlk zamanlar bana yığınla gereksiz iş veriyordu ve tanrım eve sürünerek gidiyordum resmen. Tabi şimdi onu son gördüğümde dizlerinin üstünde bana evlenme teklif ediyordu. "
Dudağı yavaşça kıvrıldı.
İlk gördüğüm andan beri bu kadına karşı bir hayranlık duyuyordum ama şimdi önünde reverans yapıp Padişahım çok yaşa! diye nara atmak istiyordum.
Gözleri muzipçe parladı.
" Tabi sana aynı metodu önermem. Yoksa karşında bir cadı Sila bulabilirsin. "
Ikimizde kahkalarla güldük.
" Şu sokaktan mı dönüyoruz? "
Başımı evet anlamında salladım.
" Eymen'i gördüğüm ilk an aşık oldum. Bu Erosun oklarına inanmamı sağlamıştı. Ben basit bir stajerdum o ise yıldızı yeni parlayan iyi bir köşe yazarı. Aşkımı kalbime gömüp acı çekebilirdim ki bunun için haklı sebeplerim vardı bana resmen bok gibi davranıyordu. Ama asıl pes edersen kaybedersin ayrıca aşkta ve savaşta herşey mübahtır unutma. "
Apartmanıma varmıştık. Yavaşça arabanın kapısını açtım.
" Şey kahve içmek ister misin? Böylece kahve yapma becerilerimi test etmiş olursun. "
Bana tek kaşını kaldırıp baktı.
" Yoksa beni baştan mı çıkarmaya çalışıyorsunuz bayan? "
İkimizde kahkalarla eve çıktık.
Şule gittikten sonra yumuşak pijamalarımı giydim ve kendimi yatağa attım. Elimde telefonum konsatre olmuş bir şekilde candy crush oynuyordum ki telefonum birden titremeye başladı.
" Efendim Nisaşkım? Sesimi duymadan uyuyamadın mı yoksa? "
" Yaa ismini sayıklamaktan komşular şikayete geldi. Neyse bırak şimdi onu ben yarın Ankaraya geliyorum beni alır mısın? "
Evet bugünü dünya şaşırma günü ilan ediyorum.
" Neden? Nasıl yani sen ciddi misin? "
" Biraz önce internetten biletimi aldım akşam 6da Ankarada olurum bebek. "
" Umarım düşündüğüm şey için değildir, umarım sadece beni özlediğin içindir. "
" Tabi ki seni özledim ama beni istediğin kadar yargıla Marmara ben yarın Ankaraya geliyorum. "
Telefonu kapattığımda içimde bariz bir huzursuzluk vardı. Normalde hislerim beni yalnıltmazdı amabu defa haksız olmak için dua ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marmara
ChickLitBen Marmara. İstanbulu bir sevgili gibi saracak kadar aşık , Asya ve Avrupayı birbirinden ayıracak kadar kalpsiz Marmara.