" Bana sarışın deme! "
Dudakları çarpık bir gülümseme ile kıvrıldı. Bir tutam saçı eline aldı ve bana doğru tutarak " Sarışın olduğunu inkâr mı ediyorsun? "
Saçımı elinden hışımla çektim.
" Sen söyleyince hakaret gibi duruyor! "
Rahatsız edici bir şekilde gülümseyip ayağa kalkmak için hamle yaptı. Suyun etkisi ile zayıf düşmüştü. Ondan evvel kalkıp, kalkmasına yardımcı olmak için elimi uzattım. Uzattığım ele kısa bir bakış atıp arkasında ki ağaçtan destek alıp ayağa kalktı. Sinirle gözlerimi devirip uzattığım eli geri çektim. Tanrım resmen bir kibir prensi idi. Burnu düşse onu dahi eğilip almazdı.
" Hadi gidelim buradan zaten haber yapacak bir şeyde bulamadık bari başımızı daha fazla derde sokmayalım. "
Yerde ki fotoğraf makinesi havaya kaldırıp " Yanılıyorsun, aslında iyi bir haberimiz var. ' TOMA'nın tazyikli suyunda yaralanan basın mensubuna eylemciler yardım etti! ' "
Ona çektiğim fotoğrafları gösterdiğimde yüzü aydınladı. Sanki tüm enerjisi şarj edilmiş gibiydi. İşte o an Ege'nin içinde gerçek bir gazeteci olduğunu anladım. Bu işi onun kadar sevdiğimden emin değildim ama kendimi ispatlamam lazımdı bu yüzden pes etmeye niyetli değildim. Başını makineden kaldırdı ve yüzümü inceledi. Sonra sırtımı sıvazladı. Islak eli gömleğimde koyu lekeler bırakmıştı ama havada ki dostluk atmosferine metan gazı olmamak için görmezden geldim.
" Aferin doğrusu, edebiyatçısın falan ama pekte işe yaramaz değilsin. "
Ona aynı onun bakışlarına benzeyen kibir dolu bakışlar attım, en azından denedim.
“ Gazetecilik okuyup ama ilk işinde batıran birinin paçasını kurtaran bir edebiyatçı olarak ‘ pekte işe yaramazdan daha fazlası olduğumu düşünüyorum. “
Cebinden telefonunu çıkarıp bir şeyler yazmaya koyuldu. Yazmaya devam ederken bana laf yetiştirmeyi de ihmal etmedi tabi ki.
“ Biz buna gazetecilik camiasından ‘ Acemi Şansı ‘ diyoruz sarışın. “
Başarımı böylesine küçümseme ciddi anlamda canımı yakmış aynı zamanda sinir katsayılarımda hızlı bir yükselmeye neden olmuştu. Herkes gibi yenilgiyi kabul etmektense hala kuyruğu dik tutma peşindeydi. Bu davranışı bir bakıma beni gaza getiriyordu ama bunun sonu pekte hayra alamet değildi.
“ Tamam, madem bunu bir başarı olarak görmüyorsun var mısın bir iddiaya? Bir hafta sonunda en iyi kim yaptıysa karşısındakinin istediği bir şey yapsın. “
Başını telefondan kaldırıp birkaç saniyeliğine bana baktı. İlgisini çekmiş olmalıydım.
“ Eğer kazanırsan benden ne isteyeceksin? “
Aklıma ilk geleni söyledim.
“ Bu işi neden bu kadar çok istediğini anlatmanı istiyorum.”
Cümlemi tamamladığımda tekrar başını kaldırdı faka bu defa yüzünde bambaşka bir ifade vardı. Ne her zaman ki gibi alaycıydı ne şaşkın ne kızgın…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marmara
ChickLitBen Marmara. İstanbulu bir sevgili gibi saracak kadar aşık , Asya ve Avrupayı birbirinden ayıracak kadar kalpsiz Marmara.