MARMARA - 6 -

1.1K 76 26
                                    

Arabanın içinde ki sessizlik oldukça can sıkıcıydı. Böylesine sus pus olmak ne benim nede Ege'nin tarzı olmadığı için garip bir atmosferdeydik. Başım sağa çevrili, hızla ardımızda bıraktığımız ağaçları izlerken Ankara'nın boğuk şehir merkezine doğru ilerliyorduk. Aslına bakarsanız pek konuşma yanlısıda değildim. Ege'nin teklifi oldukça kafa karıştırıcıydı. Aklımda " Bayram değil seyran değil eniştem beni neden öptü? " sorusu yankılanıp duruyordu. Benden hazzetmediği gün gibi ortadayken neden ailesinin içine sokmak istesindi ki?

Sonunda fazla sorgulamamaya karar verdim. Tanıştığımız bir günden beri Ege'yi anlamıyordum, bu yeni bir şey değildi. Beyninin nasıl çalıştığını kavramak benim için atomu parçalamak kadar güçtü. Bu zamana kadar tanıdığım en garip ve bir o kadar gizemli insandı. Ailesi para içinde yüzerken burda asgari ücretten bir tık yüksek bir iş için böylesine canavarlaşmasını başka türlü açıklayamazdım. Neyse ki bu garip ve bir o kadar beklenmedik isteği sayesinde bu işi neden bu kadar istediğini öğrenecektim.

Arabada ki sessizliği Ege'nin alacaklı misali çalan telefonu bozdu. Oturduğu koltukta hafifçe doğrulup cebinden çalan telefonu çıkardı. Ekrana kısa bir bakış attıktan sonra bana uzattı.

" Şuna cevap versene, beni sorarlarsa araba kullanıyor dersin. "

Titreyen telefonu elime aldım. Ekranda yalnızca numara vardı. Telefonu açıp kulağıma götürdüm. Aceleci bir ses hızla konuşmaya başladı.

" Ege? "

Boğazımı temizlemeye vakit yoktu. Bende aynı hızla bana aslında pekte yabancı gelmeyen sese yanıt verdim.

" Ege şu an araba kullanıyor. İsterseniz ben iletebilirim. "

Telefonda ki ses biraz bekledikten sonra yine aynı tonlama ile konuştu.

" Marmara sen misin? "

İşte şimdi bekleme sırası bendeydi. Şaşkınlıkla dudaklarımı araladım ve ağzımdan bir " Evet? " çıkarabildim.

" Merhaba Marmara, Akın ben. Sanırım telefonunu gazetede unutmuşsun. Uzun süredir sana ulaşmaya çalışıyoruz. Eğer bir saat içinde sana ulaşmazsak telefonlarımızı kilitlemekle tehdit eden bir arkadaşın var diğer hatta. Ege'nin yanında olduğunu var sayıp onu aradım şansa bak ki sen açtın. Her neyse arkadaşını bağlıyorum. Lütfen bundan sonra daha dikkatli ol. "

Editörüme bilmem kaçıncı kez rezil olarak ay sonunda kıçıma tekme yemeyi garantilemiştim. Sesi öylesine soğuk çıkıyordu ki oturduğum koltukta donup kaldım. Hangi akla hizmet kimseye tek kelime dahi etmeden, üstelik telefonumuda yanıma almayacak basıp gidiyorsam! Aptal Marmara! Aptal aptal aptal!

" Çok özür dilerim Akın Bey ve ayrıca teşekkürler. "

Cevap verme zahmetinde bulunmadan telefonu diğer hatta bağladı. Pekte uzun sürmeyin iki ' Dıt ' sesinden sonra Nisa'nın öfke dolu sesi kulaklarımı doldurdu. Tanrım onu unuttuğuma inanamıyorum! Kesinlikle eline geçen ilk kesici veya delici aletle beni öldürecekti. Derin bir nefes aldım ve kendimi sert bir paparaya hazırladım.

" Ya kızım sen nerdesin ya! Lan ben burda kurda kuşa yem oluyordum haberin var mı? Yol izde bilmiyorum kaldım mı Esenboğada! Madem zahmet edip almaya gelmeyeceksiniz bari ev adresinizi verseydiniz böyle mal gibi kalmasaydım burda! "

Valla şu an ne dese haklıydı kız, yani aynısını bana yapsa ilk uçakla geri döner gördüğüm yerde de kafasına yumurta fırlatırdım ama benim huysuz ve tatlı kadınım Nisa sadece kulağıma tecavüz etmekle yetiniyordu.

Hafifçe yutkundum ve açıklama yapmaya koyuldum.

" Ya bitanem çok çok özür dilerim, birden bire şey çıktı işte Ege ile bizde o şeye gittik o şeyde de şey olunca benim kafa gitti senin şeyi unutmuşum. Şimdi hemen geliyorum hatta uçuyorum. "

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 17, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MarmaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin