Yeni Bir Gün

247 27 0
                                    

“Dıırır Dırırr..” Hızlıca elimi savururcasına alarmı kapattım , işte yeni bir gün daha saat 07:00 o kadar çok uykum vardı ki sabah koşusuna çıksam mı , çıkmasam mı diye düşündüm , ağır bir şekilde yatağımdan kalkarak lavaboya ilerledim . Suyu hızlı bir şekilde yüzüme vurdum , kendime geldim demiştim ki aynada kendimle karşılaştım. Yeşil gözlerimle kendime baktım , göz altı torbalarım şişmiş , saçlarım darmadağın sanki savaştan çıkmış gibiydim , yüzümü yıkayınca sanki uyku daha çok bastırmıştı , koşa koşa odama gidip hızlıca kendimi yatağa attım.

Odamın duvarlarındaki çizdiğim karakalem , suluboya ve birkaç tablomu inceledim onlara bakarak uyumayı ve resim yapmayı o kadar çok seviyorum ki resim sanki bana güç veriyormuş gibi , bunları düşünürken gözlerimin kapandığını hissettim . Tam uykuya dalıyordum kii telefonuma bir mesaj geldi.

Mesaj Nil’den “Berk , sabah koşusuna çıkmayacak mısın ?” uykum zaten kaçmıştı. “Tamam geliyorum , nerdesin ?” Telefonu yatağa fırlattım ve hazırlanmaya başladım saçlarımı taradım , giyindim hazırdım . Nil’den mesaj bekliyordum ki Nil mesajı çoktan atmış bile  “Sahildeyim , Çay Bahçesinin önündeki bankta oturuyorum.”Telefonumu ve kulaklığımı cebime attım. Ailem uyuyordu , suyumu ve anahtarı alıp yavaş adımlarla evden çıktım.

Uçuşan yaprakların ve kuşların sesleri , bu seslere bayılıyorum. Beni rahatlatan sesler bunlar hemen cebimden kulaklığımı çıkarttım. Birkaç dakika dünyadan bağımı kopartacağım için mutluydum. Müziği açtım , sanki yaşadığım onca şeyi unuttum kendi kalp atışlarımın sesini duymaya başlamıştım bile , Sahile yaklaştım kulaklıkları çıkarttım , denizin o harika sesi .. Müzik den asla vazgeçmem ama denizin sesinde mahrum kalmak istemem.

Ağır ağır koşuyordum 9 dakika içinde sahile geldim , çay bahçesini görebiliyorum fakat çay bahçesinin önündeki bankta Nil yoktu. Onu fazla beklettiğimin farkındaydım , ama Nil gitseydi beni arar yada mesaj bırakırdı . Banka doğru ilerledim , Nil’i göremiyordum Nil dediğinin arkasında duran bir kız, banka oturdum ve denizin sesiyle baş başa kaldım. Birden omzumda bir el belirdi.

“Nil ?”

“Berk ?”

(hafif bir gülümseme ile ) “Beklemekten sıkılıp gittiğini düşünmüştüm.”  diye mırıldandım.

(saçılarımı salladı gülerek ) “Haha saçmalama seni beklemekten kim sıkılır , yorulduğunu düşünüp arkamızdaki çay bahçesinden ikimize birer limonata aldım.” 

“Te-Teşekkür ederim”

“Ne yapıyoruz ? koşudan sonra akşam sahilde ateş yakalımı ? Ozan’ıda çağırırız.”

“Bu planı yarın yapsak hem erken gelip denize de gireriz ?”

“Bana uyar.”

Koşmaya başladık , saat 08:32 olmuştu.

“Saat 8 buçuk”

“Evet ne kadarda çabuk geçiyor zaman”

“Hayatımızda böyle geçmedimi zaten”

Büyümeyi hiç istemedim. Büyüdükçe insanlar daha az gülüyordu çünkü. Çocuk olmanın en güzel yanı istediğin zaman ağlayabilmekti. Büyüdükçe insanlar gizli gizli ağlıyorlar. Ben düşüncelerim arasında boğulurken Nil’in bana bir şey anlattığını fark ettim .

“Berk ben artık eve döneyim”

“Tamam görüşürüz"

 

Nil yanağıma bir öpücük kondurdu ve hızlı adımlarla gitti. İşte yine yalnız kaldım , eve yaklaşmıştım bakkaldan ekmek aldım , ailem uyanmış olmalı eve girer girmez burnuma miss gibi kokular geldi mutfağa doğru ilerledim muhteşem bir masa ile karşı karşıyayım yemekten sonra odama çıktım , odamı topladım yorgunluğumu atmak için müziği açtım.

CESUR OLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin