8.BÖLÜM "GÖZYAŞI"

108 17 16
                                    

Sıcak bir kahve ve yıldızlarla dolu bir gökyüzü. Kahveden çıkan o eşsiz dumanın cama bıraktığı o güzel buhar. Sessizce izliyordum hava da uçuşan ve yok olan buharı. Buğra'nın dilediği özrü beni her ne kadar şaşırtsa bile hızla eve gelmiştim. Ne diyebilirdim ki? Beni umutsuzca yıkmış bir Azrail'e ne denebilirdi? Umutsuzca ofladım ve oturduğum koltuktan hafifçe doğruldum. Gözlerimi sıkıca kapatıp hiçbirşey olmamış gibi düşüncelerimi ele verdim...

🌙

Okula girdiğim an Buğra ve çetesinin oturduğu banktan bana bakmasını umursamadan Barış, Meyra ve Ege'nin yanına ilerledim. Dün Barış'ın çok üzerine gitmiştim, bu yüzden fazlasıyla üzgündüm. Ses tınısı insanı derinden etkileyen motosiklet sesi her ne kadar kulaklarımı kapatma hissi uyandırsa da ilerlemeye devam ettim. Ta ki önümde drift atarak durana kadar.

Kaskını çıkartıp bana bakan bir çift Ediz'e sinirle bakıp "Ne var?!" dedim, şuan biliyordum ki tüm bahçe fısıltıyla bize bakarak konuşuyordu! Motorunun üzerinden kalkmaya tenezzül etmeden "Ayıp oluyor ama alınıyorum sonra." demesi ile öfkeyle "Geber!" diye bağırdım ve sinirle hızlı hareketlerle sınıfa ilerledim. Sabah sabah ne ile sınanıyordum ben! Ağlamamak için gözlerimi gökyüzüne çevirip ellerimi var gücümle sıkmaya başladım. Tırnaklarım avuç içlerime batıyor canımı yakıyordu.

Dayanamayarak başımı sıraya koydum ve gözyaşlarımı geri çevirircesine kapattım gözlerimi. Omzuma konulan el ile her ne kadar irkilsem bile kafamı kaldırmadım. Yanımda hareketlenme hissedince Meyra olduğunu güzel çilek kokusundan anladım. Başını sırtıma gömerek sessizce "Seni üzen herkesi öldürmek istiyorum!." dediği an ağzımdan dayanamazcasına bir hıçkırık koptu.

İnsanın böyle seveni olması gerçekten çok güzeldi,hem de çok. Kafamı kaldırdığımda bana bakan Ege ve Barış'ı görünce burukça tebessüm ettim. Bu aralar hep zorla gülüyordum! Sessizce fısıldayarak "İyiyim ben merak etmeyin."dedim.
Her ne kadar iyi olmasamda. Benim yüzümden üzülmelerini istemiyordum.

  Onlarda pek inanmasalarda üstüme gelmeyip yerlerine oturdular. Hepimiz birlikte hocayı beklemeye başladık ancak hiç derse giresim yoktu. Bir an telefonum titreyince yerimden sıçradım. Hay ben senin! Uyuşuk hareketlerle arka cebimden telefonumu aldım ve gelen mesaja baktım ancak bakmam ile kaşlarımı çatmam bir oldu.

GÖNDEREN:GİZLİ NUMARA

MERHABA ASEL!SENİNLE ÇOK EĞLENECEĞİZ. İLK HAMLEMİ YAPMAMI İSTER MİSİN?!

Ben mesaja odaklanmışken aynı numaradan bir mesaj daha geldi ancak bu mesajı görmem ile gözlerim irice açıldı.

GÖNDEREN:GİZLİ NUMARA

KARDEŞİN DESEM?ELİMDE DESEM?

Mesajı gördüğüm an hızla ayağa kalktım ve akan gözyaşlarımı umursamadan koşmaya başladım... Her şey durmuş ağır çekim ile ilerliyor gibiydi. Hiçbir sesi duymuyor 'YA ONA BİRŞEY OLURSA?' diye düşünüyordum. Ağzımdan bir hıçkırık koptu,aldırmadan koşmaya devam ettim.

Ta ki sert bir gövdeye çarpıp yere düşene kadar. Ne yapacağımı bilemez bir halde dizlerimi kendime çektim ve herşeyden kopmuş bir biçimde ağlamaya devam ettim. Ellerim ile yüzümü kapatmış çılgınca ağlıyordum.

Başka ne yapabilirdim ki? Hep ağlayan birisi olarak alışmıştım bu duruma ama Rüya? Ya gerçekten böyle birşey varsa? Ya şuan Rüya kreşinde değilse? Bunları düşündükçe ağlama isteğim daha da artıyordu ve bende ağlama isteğimi geri çeviremiyordum. Allah kahretsin!
Ellerimi biri tutup yüzümden ayırdığında hiç bakmadan bu kişinin Buğra olduğunu kokusundan anlatmıştım. Böyle yağmur yağarda hani toprak-Bir dakika bir dakika! Benim şuan düşünmem gereken kişi Rüya'ydı ve ben Buğra'nın kokusunu düşünüyordum!

İNTİKAM ATEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin