Bu kadar yürekten çağırma beni
Bir gece ansızın gelebilirimSevinçten kapında ölebilirimBeni bekliyorsan, uyumamışsanİçimde küllenen kor alevlenirBelki de hayata yeni başlarımBelki de seversin beni kim bilirBakarsın hiç gitmem kölen olurumAşk bu özleyiş bu, hiç belli olmazKal dersen, dağlarca severim seniBir deniz olurum ayaklarındaHatırlamam belki adımı bileKalbim duruverir dudaklarında.Ya da unuturum kim olduğumuBelki de çıldırır, deli olurumBakarsın ansızın gelebilirimSana kavuşmanın heyecaniyleAşk bu, bilinir mi nereye varırNe durdurur özleyeni, seveniBu kadar yürekten çağırma beni.
iyi okumalar
uyandığımda saat gece 03.16 idi. çok yorgundum ama bu beden yorgunluğu değildi. kendimi bitkin hissediyordum. bitmiştim , tükenmiştim. odamdaki bütün pencereleri açtım. ay ışığının odama sızmasına izin verdim. pencereden manzaraya baktım. Ankara artık beni mutlu etmiyordu. küçüklüğüm bu şehirde geçmişti. mutlu değildim. insanlar nefret ediyordum. gece üzerime yükleniyordu. karanlıktan korkmayan ben artık karanlıktan korkuyordum. bütün olanları tekrar düşündüm. titreme geldi bedenime. içimi yine hüzün kapladı. bu hüzün aynı gece gibi yıktı attı beni. evet korkuyordum. çok korkuyordum.
kafamı dağıtmaya çok ihtiyacım vardı. bara gidip içmeye karar verdim. acımı içki yok edebilir miydi bilmiyordum. babam gittiğinde yine içmiştim ama sarhoş olmamıştım. içip de sarhoş olmamak kötü bir durumdu. acılarını unutmaya çalışıyorsun izin vermiyorlar. insanlar sevdiklerini ya kalplerine gömerler ya da toprağa. ben toprağa gömmüştüm.
dolabın önüne geçip göz gezdirdim. babamın doğum günümde aldığı kırmızı ince askılı elbisemi giydim. üzerime de deri ceketimi giydim. siyah topuklu ayakkabılarımı da ayağıma geçirdim. saçlarımı düzleştirip rimel ve göz kalemi çektim. kırmızı mat rujumu sürdükten sonra artık hazırdım.
sessizce evden çıktım. taksi çevirip gideceğim barın ismini verdim. radyoda melek mosso - vursalar ölemem çalıyordu. bu şarkının sözleri çok hoşuma gidiyordu. dinlerken huzur buluyordum. şarkının bir kısmında şöyle diyordu ;
Düştüm aşkının ayağına
Durma durmaz gecelerDurma durmaz çilelerDurma dursun yüreğimSana binlerce kez öleceğim
kafamı cama yaslayıp yolu izlemeye başladım. sessizdi . ''abla geldik '' kendime gelip taksiciye ücreti uzatıp indim. bardan içeri girdiğimde loş bir ışık vardı. kapıyı itip içeri girdim. yüzüme sigara dumanı çarptı. sigara dumanı o kadar çok ağırdı ki burada midem bulanmıştı.
bir tane bira istedim. saatler sonra 6 ' ya çıktı bira sayısı. yavaş yavaş sarhoş oluyordum. yanıma birisi oturdu. bakmıyordum o tarafa doğru. ''merhaba ''. dedi. ona doğru döndüm. gözleri çok güzeldi. amber rengi idi. saçları siyahtı. gözleri doğuştan sürmeliydi. burukça tebessüm ettim.
'' merhaba'' dedim.
'' dans edelim mi ? '' hiç dans edecek halim yoktu ama kırmamak için ''olur '' edim. beraber dans etmeye başladık. ''mutsuzsun '' dedi birden. ne dediğini anlamıştım ama şaşırmıştım. neden böyle demişti. nereden anlamıştı mutsuz olduğumu. ne düşündüğü anlamış olacak ki '' gözlerinden anlaşılıyor '' dedi. bu sefer içten bir şekilde güldüm. oda gülüyordu. ince gibi dişleri vardı. dans edenlerin arasından birisi '' eş değiştirelim mi '' dedi.
Bir kere ihanete uğradın mı, anılar sana bataklık olur. Hatırladıkça çekerler seni içeri. Hatırladıkça affetmek istersin. Çünkü affetmek, unutmak demek! Öncesini hatırladıkça sonrasını unutmak istersin.
yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. sizi seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gece
ChickLit''Geceyi seviyorum. Karanlık olmasaydı, yıldızları asla göremezdim." - Stephenie Meyer