⚓️Bölüm Bir⚓️

4.9K 140 16
                                    


Uzun yılların ardından, kokusunu, denizini, insanını özlediği topraklara geri dönüyordu Tahir. Uçaktan indiği an haylaz çocuklar gibi tenha bir köşede yere diz çöküp ellerini toprağa bastırmış, Karadenizin ısısını damarlarında hissedecek kadar durduktan sonra tekrar yola devam etmişti.

Arabadayken geçip gittiği yerleri bakışlarıyla okşuyordu adeta. Yüzündeki o sıcak tebessüm gördüğü her tanıdık kişiyle beraber biraz daha büyüyordu.

Orman yoluna girdiklerinde ise kalbi deli gibi atmaya başlamıştı. Evine varmaya çok az kalmıştı. Özlediği ailesine kavuşmaya dakikalar kala heyecandan küçük çocuklar gibi avuç içleri terliyordu.

Tebessüm ederek kafasını camdan ayırıp ön koltuğa, yıllardan beri ailesinin emektarı olan Akif beye baktı.

"Çocukken çocukluktur diyordum, büyüyünce geçer diyordum ama geçmiyormuş."

"Ne geçmiyor beyum?"

"Tahir! Akif abi. Sadece Tahir."

Sürücü utandığından kızaran yanaklarını gerdirerek tembelce gülümsedi. Bu manzarayı izleyen Tahir ise başını sallamakla yetindi. Gerçekten de hiçbir alışkanlık geçmiyordu. Şu anda tıpkı çocukluğundaki gibi Akif beyin tombul yanaklarını sıkmak istiyordu ama artık bu mümkünsüzdü. Yaşı bunu yapmayacak kadar fazla ilerlemişti fakat kalbi hala on iki yaşında bir çocuktu.

"Alışkanlıklarımı diyordum Akif abi. Geçmeyen onlar. Mesela ailemi göreceğim için heyecandan hala avuçlarımın içinin terlemesi gibi. Bu topraklara ayak bastığımdan beri yine çocukken yaptığım bütün o haylazlıkları yeniden denemek istemem gibi... Bir sürü şey işte. Hala eski Tahirim. Amerika bile beni değiştiremedi."

"Buna sevindum" dedi sürücü koltuğundaki adam. Yüzündeki tebessüm daha da genişledi.

"Değişseydunuz Tahir olmanuzun bir anlami kalmazdu. Biz sizi oyle sevduk, oyle aluştuk, oyle de sevmaya devam edeceğuz."

"Öyle ya. Karadenizin delileri bir farklı sevilir."

Arabadaki samimi sohbet yerini eski anılara bırakınca Akif bey bir anlık gözünü yoldan ayırdı. Tam arkasına dönmüş Tahire evde yaşanan olayı anlatacaktı ki, genç adamın uyarısıyla irkildi.

"Abi dikkat et!"

Arabayı son anda frenlemeyi başaran yaşlı adam neredeyse milim bir farkla araca çarpacak olan bisikletli kızı tanıyınca kaşları düğümledi. Alışmıştı onun haylazlıklarını görmeye. Tahir gidince yerini hiç aratmamıştı.

"Ah delu kız. Ah delu kız."

Genç adam arabanın arka koltuğundan olup biteni büyük bir tebessümle izliyordu. Geçtikleri dar patika yolunu gölgeleyen siyah dut ağaçlarının üstünde bir kız başı aşağıya asılıydı. Eli ve yüzü dutun rengine bürünmüştü ve siyaha bulanmış ağzını her açtığında Tahir kahkaha atamadan edemiyordu.

"Allah aşkına, bu kız kim Akif abi?"

"Komşunun kızı. Trabzonun senden sonraki yeni belasu."

Emektarlarının cevabıyla daha bir güldü Tahir. Başını sallayarak arabadan indi. Eğlenceli biriyle tanışmayalı yıllar olmuştu.

Ağır adımlarla manzaranın tadını çıkara çıkara, ayaklarıyla ağaçtan destek alarak başı aşağı sarkan kıza yaklaştı. Yaklaştı yaklaşmasına da karşısındaki misafiri keyfini hiç bölmüyordu. Sanki kendisini görmüyor gibiydi genç kız. Ona taraf bakmıyordu bile. Tıpkı onu fark etmeden önce nasıl dut yiyorduysa hâlâ da öyle yemeye devam ediyordu.

NEFES / AU (Neftah)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin