⚓️Bölüm Üç⚓️

1.5K 94 25
                                    

Merhaba wattpad ahalisi. Üniversite işlemlerim, özel hayat karmaşası derken hikayeleri biraz boşladım, yazma konusunda ortağım, kardeşim Nazan'ı da çok yordum bunun farkındayım ama artık geri döndüm. En azından bu kadar uzatmayacağım. Şimdi herkese keyifli okumalar dilerim ama bölümü okumadan önce hikayemizin şarkısını paylaşmak istiyorum. O şarkı olmasa bu kurgu yazılmazdı. En azından bu kadar erken🤗

Keyifli Okumalar

Düğünün ilerleyen saatlerinde ortalık iyice kızışmıştı. Neredeyse iğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalık olan ortamda Tahir hala ustalıkla bir yolunu bulup gözlerinin manzarasını güzelleştiren kızı izliyordu. Hâlâ şaşkındı genç adam. Ondaki bu değişime alışamıyordu. Resmen eski erkek fatma gitmiş yerine cennet hürilerinden en güzeli gelmişti.

"Uşağum az bak da kızi deleceksun bakişlarunla."

Dedesinin neşeli sesi kulaklarına dolduğunda nihayet gözünü karşıdaki masadan ayırıp önüne baktı. İyi olmuştu aslında böyle olması çünkü biraz daha torununu süzmeye devam etse Semra teyze kafasına ıslak odunla vuracaktı. Kim bilir belki de tüfekle kovalardı. Zorlu kadınlarından her şey beklenirdi. Torunu kendisine ayar çekerken, kadın da dedesine az çektirmemişti nasıl olsa.

"Evladum bu kadar aval aval bakacağuna git dansa kaldur kızi."

Dans mı? Hangi dans, millet kolbastı oynuyordu. Tahir bir an Nefesle ikisini öyle hayal edince yine yüzünde yaranan sırıtışa engel olamadı. Karadenize geldiğinden beri aralıksız gülüyordu ve bu o kız sayesindeydi.

"Dede ben ona gel oynayalım desem beni İstanbula kadar kovalar. Galiba beni belalı buluyor. Daha ilk günden bir daha karşıma çıkma diye azarladı."

Osman dede torununun içli anlatımıyla başını sallayıp hülyalı bir şekilde tebessüm etti. Vakti zamanında karşı masadaki yari de kendisine aynı şeyi söylemişti ama her ne kadar Karadenizde yaşıyor olsalar da bütün örf ve adetleri bir kenara bırakarak aşkı için düğün günü karşısına dikilmişti, hem de silahlı olarak. Semra'nın gözümden akan yaşları ve damatlık takımını yırtarcasına omuzunu yumruklayışı aklından hiç çıkmıyordu. Hiç de çıkmayacaktı.

"Sen o sözlere fazla aldurma evlat. Yoksa deden gibi geç kalirsun."

Osman dedenin sesindeki hüznü duyduğunda Tahir yere diktiği bakışlarını kaldırarak dedesine baktı. Adamı tanımasa onun için ağlıyor derdi ama kendisini bildi bileli dedesini bir kez bile ağlarken görmemişti. Oysa ki bilmiyordu genç adam. Yanında oturan yıllarını acılara hasretmiş yaşlı adam bütün gözyaşlarını yıllarca tek bir kadın uğruna kurutmuştu...

Tahir tekrar doğrulup karşı masaya baktı. Bu kez kendisini şaşırtacak bir olay yaşandı. Nefes kendisinin oturduğu yöne doğru bakıyordu. Üstelik yüzünde samimi bir tebessümle. Tahir kızın tebessümüne karşılık vererek tembelce gülümsediğinde Nefes sanki olanları yeni fark emiş gibi gözlerini devirerek arkasını döndü. O an anladı Tahir kızı asıl güldüren sebebin ne olduğunu. Arkasında bebeğini sallayan kadının kucağındaki çocuk etrafa gülücük saçarak düğündeki bütün herkesi neşelendiriyordu.

NEFES / AU (Neftah)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin