Benim karanlığım güneşin gidişiyle olan değil , gözlerimi yumduğumdaki de değil , benim karanlığım her şeyi gördüğüm halde seni görememek . Köşeye çekilmişim ondan . Susup konuşmamak zifirisi olabilir. Seni düşünmekse dokunamadığım yıldız gibi bir şey. Kaymasın diye dua edersin.
Yıldızlar çıkmaya başladığı anda ki o güneşin batılının verdiği renk ile akşam lacivertinin karışımıyla olan manzara sensin sanki. Güneşin batışıyla çıkan karanlıktaki o en sevdiğim mavi.
Dua eddikten sonra kaymadığını gördüğüm yıldızlara teşekkür edip yatınca sesini duydum ses sanki , sanki eylül şarkısı gibi acı olup yakmayan sade kahve gibi tıpkı.
Benim karanlığım ışığı kapatınca değil, sen gidince gelen, benim karanlığım gözlerini gözlerimden çekince olan , benim karanlığım sen yıldız olup hayatımdan kaydığın zaman bastıran beni sonsuza dek tek başıma bırakan bir karanlık