Bölüm 2

1K 84 24
                                    

"Popon acıyor mu güzelim?"

Kyungsoo gözlerini devirerek kahvaltısına devam etti. Kocası olacak yakışıklı pislik onunla dalga geçiyordu. Ama onun hakkından gelmeyi de en iyi Kyungsoo bilirdi.

"Demek benimle dalga geçiyorsun. Eh, Bay Oh geçenlerde kahve teklif etmişti. Kabul etsem mi acaba?"

Elini yanağına götürüp düşünür gibi yaptı. Jongin'in sinirleneceğine adı gibi emindi.

"Hele bir git Kim Kyungsoo, üç gün o yataktan çıkamazsın."

Gözleri kızarmaya başlamıştı bile esmer olanın. Jongin'in en hassas noktalarından biriydi bu. Aşırı kıskanç bir adamdı. Bazen Kyungsoo'yu kendi annesinden bile  kıskanıyordu yahu!

"Kıskandın mı yoksa?~"

Eşinin yanağına ve dudaklarına küçük bir öpücük kondurup sordu. Böylelerdi işte. Önce çocuk gibi kavga eder, sonra güzel öpücüklerle barışırlardı.

Neşeli kahvaltılarından sonra son rutinlerini de tamamlayıp evden çıktılar. Okulda yoğun bir gün onları bekliyordu.

--------------

"Bir ay sonra sınavlarınız başlıyor gençler. Çalışıyorsunuz değil mi?"

Sınıftan birkaç homurtu yükselirken, Kyungsoo'nun gözleri en arka sıraya kaydı. Won Hong bugün gelmemişti.

'Bir şey mi oldu acaba?'

Tam da böyle düşünürken sınıf kapısı çaldı ve Won Hong içeri girdi. Kapüşonu örtülü olduğu için yüzü görünmüyordu.

"Geç kaldığım için özür dilerim."

Bunu söyledikten sonra oturup kafasını sıraya gömdü genç çocuk. Kyungsoo, ara sıra gözlerini ona kaydırarak dersini anlatmaya devam etti. Çocuk nihayet kafasını kaldırmıştı ama eğik tutuyordu. Zil çalana kadar o konumda kaldı ve kesinlikle kafasını kaldırmadı.

Teneffüs ziliyle birlikte öğrenciler sınıfı terk etti ve sadece Won Hong kaldı. Kafasını tekrar sırasına gömmüştü. Kyungsoo eşyalarını masada bırakıp onun yanına ilerledi ve sandalyeyi çekip oturdu.

"Won Hong-ah, neden böylesin? Lütfen benimle paylaş. Bana güvenebilirsin."

Genç çocuk kafasını kaldırmadı ve Kyungsoo artık sinirlendiğini hissetti. Ona ne zaman yaklaşmaya çalışsa böyle davranıyordu ama Kim Kyungsoo vazgeçmeyecekti. Yeri geldiğinde oldukça inatçı birine dönüşebiliyordu.

"Choi Won Hong! Kafanı kaldır."

Won Hong birkaç saniye boyunca aynı pozisyonda durmaya devam etti ve sonunda kafasını kaldırdı. Ama yüzünde bir önceki günün pürüzsüzlüğünden eser yoktu. Sağ göz altında yeni oluştuğu belli olan bir morluk, patlayan dudak ile burun kenarı, çizilmiş yanağı genç ve yakışıklı yüzünde yer edinmişti. Kyungsoo'nun dudakları şaşkınlıkla aralanırken, öğrencisine baktı. Gözleri ellerine kaydığında eklem yerlerinde de birkaç yara gördü. Ne olmuştu böyle? Kendini nasıl bu hale getirmişti? Göğsü vicdan azabıyla sıkışırken, az önce ona bağırdığı için berbat hissetti. Demek bu yüzden bütün ders boyunca şapkasını çıkarmamıştı.

"W-Won Hong, kavgaya mı karıştın? Bu yüzünün hali ne böyle?"

"Evet, kavga ettim ve beni öz babam bu hale getirdi. Sebebi neydi, biliyor musunuz? Dün okuldan sonra evime geldiğiniz için. Benim sorun çıkaran bir ibne olduğumu söyleyip saatlerce dövdü. Yetmedi, annemi de hırpaladı. Neden geldiniz? Acınası hayatımı çok mu merak ediyorsunuz?"

Sweet Kim FamilyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin