3.3

2.7K 185 13
                                    

Servise bindiğimde her zaman ki tekli koltukların ikincisine oturdum ve düşüncelerimin kendi arasında çatışmasında yorulmuş bir şekilde kafamı cama yasladım. Servis yavaş yavaş dolarken Yavuz da geldi ve sene başından beri oturduğu ön koltuğa oturdu. Geçen sene hep arkada olurdu o yüzden onu çok görmezdim, gözüme çarpmazdı. Bu sene ise, geçen sene öne oturup duran ismini hatırlayamadığım çocuk tahtını Yavuz'a bırakmıştı sanki. Zaten bildiğim kadarıyla Yavuz geçen sene ki servisçimizi sevmiyordu. Birkaç muhabbetini dinlemiş olabilirim sıkıntıdan. Ben de sevmiyordum geçen seneki servisçiyi, yavşağın tekiydi kendisi.

Servis hareket etmeye başladığında servisçi yine ufak sohbetlerine, esprilerine başladığında Yavuz'un hiç sesi çıkmıyordu.

Gerçekten o muydu Bay Bilinmeyen? Oysa eğer onu bu kadar kırmış mıydım? Ne düşünüyordu acaba? Kim bilir neler düşündü hakkımda?

Ama o tanıyor beni. O beni anlar. Anlayacak. Anlatacağım.

İkili koltukların ilki boşalınca çantamı da alıp oraya geçtim. Böylelikle Yavuz çaprazımda kalmış oluyordu ve yüzünü görebiliyordum. Benim oraya oturmamla döndü ve bana baktı. Yine bakışlarında aynı ifade vardı. Sanki ona ihanet etmişim gibi. Öyle bir kırıklık vardı yüzünde.

Elimdeki telefonu çıkardım ve onunla, yani Bay Bilinmeyen ile olan sohbetimizi açtım. Son attığım mesaja görüldü atmıştı. Harika.

Yavuz'un yüzüne son kez bakıp mesaj kısmına tıkladım ve klavyenin yükselişini izledim.

Alina: Kırgın mısın bana?

Alina: Beni Orhun'la gördün ve bu yüzden cevap vermedin değil mi?

Alina: Yanlış anladın.

Alina: Halbuki sen tanırsın beni. Öyle demiştin. Beni inandırmıştın. Beni tanıdığına inanmıştım.

Alina: Sorabilirdin.

Alina: Neden yanındaydı, ne konuşuyordunuz diyebilirdin.

Alina: Kırılmanın beni de üzebileceğini düşünmedin mi?

Alina: Kızgın mısın bana?

Yavuz'a baktığımda göz ucuyla beni izlediğini gördüm. Bakışlarını kaçırırken telefonumu kilitleyip onun telefonunu çıkarmasını bekledim. Gerçi aptal değil ama ne olur sanki cevap verse. Bekledim. Baya bekledim. Ama tek bir harekette bile bulunmadı. Rüzgarda dağılan saçlarını bile düzeltmedi. Kucağından kayan çantasını tutmadı. Sanki yıkılmış gibiydi. Anlamıyorum. Neden bu kadar abartıyor? Beni biliyor, beni tanıyor. Neden bu kadar üzülüyor? Neden bana sormak yerine kendini yıpratıyor. Gerçekten anlamıyorum.

Bay Bilinmeyen #TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin