Haber

284 17 0
                                    

-"Tamam baba... Peki... Anladım... Tamam bay bay."

O iğrenç olayın ardından 1 ay geçmişti. 1 aydır evden sadece çok çok çok gerekli şeyler için çıkmıştım. Ölüymüş gibi yaşıyordum. Çok az şeyler yiyip gün boyunca toplamda 2 saat falan uyuyordum. Okul açılalı 2 hafta oldumuştu ama ben daha hiç gitmemiştim. Açıkçası umrumda da değildi. Babam beni sık sık arar olmuştu. Şirketin işleri iyice başıma kalmaya başlamıştı. Hayat iyice boka sarmıştı kısacası.

-"Nolur izin ver. Gidip anlatıyım şu çocuğa her şeyi." Dilara olanları öğrendiğinden beri beni sıkıştırıp duruyordu. Alihan'ın yanına gidip her şeyi anlatmak istiyordu.

-"Olmaz Dilara ol-maz. Anlamıyor musun ya istemiyorum. Onunla barışmak falan is-te-mi-yo-rum."

-"Yalan söylediğin o kadar çok belli ki Zeynep. Sen bu değilsin. Sen bu olamazsın." haklıydı. Bu ben değildim. Elimde olsa Alihan'ın yanına koşarak gidip ona her şeyi anlatır, bir daha da onu asla bırakmazdım. Ama olmuyordu işte. Siktiğimin hayatında hiçbir şey istediğim gibi olmuyordu. Bazen sadece yazılanları yaşarız. İstediğimizi değil. Benimde kaderim böyle sik bir hayatı yaşamaktı.

Eskiden olsa şirket hatta babamın bütün mal varlığı benim olsun isterdim. Ama şimdi abim gelsede beni bu işlerden kurtarsa diye dua eder olmuştum. 2 günde bir şirketin buradaki şubesine gidip imza atar olmuştum. Sözde sadece İngiltere de eğitim alıp üniversiteyi bitirince işin başına ben geçecektim. Ama şimdi bunu kaldıramayacak kadar yorgundum. Bu olanlar benim için çok fazlaydı. Tek istediğim buraları bırakıp gitmekti. Tek başıma beni kimsenin bulamayacağı bir yere gidip ağlamak ağlamak ve ağlamaktı...

Tak Tak

-"Bugün kendini nasıl hissediyorsun?" Özge her zaman ki neşeli sesiyle odama ışık saçmıştı. Bu kız bu kadar enerjiyi ve mutluluğu nerden buluyor anlamıyordum. Keşke birazda bana verebilseydi.

-"Hayır hala kendimi bir sik gibi hissediyorum. Şimdi odamdan çık ve okula git." kapının kapanma sesini duyunca Özge'nin dışarı çıktığını anladım. Hemen Özge'nin ardından kapı tekrar açıldı.

-"Ne sikime beni rahatsız edip duruyosunuz ya?! Gidin işte gelmeyeceğim anlamıyor musunuz?!"

-"Belki benimle konuşmak sana birazda olsa iyi gelir diye düşünmüştüm." Melike'nin sesini duyduğum anda hemen yatakta doğruldum. O herkesten farklıydı benim için. O benim ruh ikizimdi. Onu bulduğum için çok şanslıydım.

-"İyi düşünmüşsün. Gel ve yanıma otur lütfen." yatakta yanıma oturunca hemen ona sım sıkı sarılıp ağlamaya başladım.

-"Bunlar benim için çok fazla Melike. Bu kadar şeyi kaldıramıyorum. İşleri idare etmek için çok gencim ve... Ve"

-"Ve onu çok özlüyorsun." Melike bunu söyleyince kalbime bir bıçak daha saplandı.

-"Onu çok özlüyorum... Ben kötü bir insanım Melike. Neden benim yanımda duruyorsunuz? Kötü kaderim sizide içine çekmeden gidin yanımdan."

-"Sen ne dediğinin farkında mısın?! Ruh ikizimi bulmuşken nasıl bırakırım? Sen hayatımda gördüğüm en iyi insansın Zeynep. Evet hataların oldu. Ama hatalar bizi daha iyi yapmak için vardır zaten. Hata yaptıkça olgunlaşırız. Şimdi beni birazcık seviyorsan kalk ve hazırlan Emiroğlu." Melike'nin bana soyadımla hitap etmesi çok hoşuma gidiyordu. Onu o kadar iyi tanıyordum ki eğer şimdi kalkmazsam bir daha 3 yıl dilinden kurtulamazdım. Kalkıp hazırlanmaya karar verdim. Sırf Melike'nin diline dolanmamak için.

Okula geldiğimde kendimden daha çok tiksindim. Nasıl böyle iğrenç bir yerde 3 yıl okumaya dayanabildim diye. Herkes bana bakıp aralarında bir şey fısıldaşıyordu. Büyük ihtimalle yazın yaptığım staj, uzun süre ortalarda olmamam ve okula gelmiş olmamla alakalıydı. Artık Merve de bizimle takılıyordu, tamamen. Onun grubundaki kızların biri Merveye piçlik yapmış. O gruptan çıktı yani. Böyle daha iyi olmuştu. Hiç olmazsa sevdiğim bir kişi daha yanımdaydı artık. Zilin çalmasıyla bir farklılık yapıp derse girmeye karar verdim. Ama bu çok yanlış bir karar olmuştu. Aman tanrım! Bu ne sıkıcı bir şeydi böyle. Bu güne kadar derse girmeyerek doğru bir şey yaptığımı fark ettim. Ders bitince Merve ortaya bir fikir attı.

-"Hadi kızlar bara gidip bir şeyler içelim."

-"Olmaz Merve. Zeynep hiç iyi değil."

-"Bana bakıcılık yapmak zorunda değilsin Özge. Siz gidin hem bende evde sessizce uyurum işte daha iyi."

-"Emin misin?" diye sordu Melike tedirgince.

-"Eminim soulmate siz keyfinize bakın." dedikten sonra arabama atlayıp eve doğru sürmeye başladım.

Eve gelir gelmez pijamalarımı giyip yatağa yattım. Saat daha 16:30 ama kendimi savaştan çıkmış gibi yorgun hissediyordum. Gözlerimi kapatır kapatmaz uykuya teslim oldum.

-"Şşşştt Zeynep uyanacak şimdi! Bu haberi hemen onun görebileceği her yerden kaldırmalıyız." gözlerimi açınca aşşağıdan Merve'nin tedirgin sesini duydum.

-"Biz Melike ile onu oyalarız. Siz haberi yok edin." Dilara haber falan bir şeyler diyordu. Noluyor aşşağıda?

-"Noldu kızlar ne haberi?" diye belirdim merdivenlerin başında. Hepsi şaşkın ve bir o kadarda korkmuş bir ifadeyle aynı anda dönüp bana baktı.

-"Ne haber mi? Ne haberi ahahaha?! Rüya görmüşsün hayatım sen yat ve uyumaya devam et." Özge hiç iyi bir yalancı değildi.

-"Hayır rüya değildi. Eminim Merve'nin sesini duydum." hepsi dönüp Merveye baktı imalı imalı. Noluyordu burada amk?!

-"Hemen birisi bana burada ne olduğunu..." cümlemi tamamlayamadan telefonuma mesaj geldi. Hemen telefonumu cebimden çıkartıp mesaja baktım.

"GENÇ VE YAKIŞIKLI ÜNLÜ İŞ ADAMI ALİHAN BAYSAL NİŞANLANDI!" haberin başlığını görmemle dengemi kaybedip yere çökmem bir oldu. Kızlar hemen başıma toplandı. Dilara telefonu elimden almak istedi ama ona bağırmamla geri çekildi. Haberin içeriğini okuduğumda deli gibi ağlamaya başladım. O cidden nişanlanmıştı. Bana sürekli beni ne kadar çok sevdiğini anlatan çocuk şimdi 1 ayda beni unutup hayatına devam ediyordu. Hemde nişanlısıyla birlikte! Ben hala burada perişan bir durumdayken o nişanlanmıştı! Hemen ayağa kalkıp lavaboya koştum. Kapıyı kilitlediğim için kızlar korkmuştu. Ellerimi lavabonun iki yanına koyarak başımı kaldırdım ve aynaya baktım. Saçlarım dağılmıştı, gözlerim ağlamaktan şişmişti, burnum kızarmıştı ve dudaklarım susuzluktan kurumuştu. Korkunç bir haldeydim. Dilara haklıydı. Bu ben olamazdım. Elimi yüzümü yıkayıp lavabodan çıktım. Odama gidip en seksi elbiselerimden birini giydim. Kan kırmızısı renginde, vücudu saran, mini bir elbiseydi. Siyah göz makyajı yapıp kan kırmızı ruj sürdükten sonra arabamın anahtarlarını alıp odamdan çıktım. En son duyduğum şey ise kızların hep birlikte arkamdan bana dur diye bağırmasıydı.

Arabayı park edip durdurdum ve son ses müziğin kesilmesine izin verdim. Arabadan indim ve eve doğru yürüyüp kapıyı çaldım.

-"Zeynep? Burada ne işin var?"

-"Noldu yoksa beni gördüğüne sevinmedin mi?" alt dudağımı sarkıttım.

-"Hayır ondan değil. Tabiki de çok sevindim ama ben seni beklemiyordum şaşırdım sadece."

-"Peki. Müsait misin?"

-"Evet neden?"

-"Güzel. Hadi biraz eğlenelim!" Kenanı içeriye sokup duvara yapıştırınca deli gibi öpmeye başladım. Sert bir şekilde bana karşılık veriyordu. Sen misin nişanlanan Alihan bey?! Peki o zaman. Kendin kaşındın bende eski Zeynep'i geri çağırdım. Hadi bakalım oyun yeniden başlasın!

RebelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin