YRB || 8.Bölüm ||

62 20 166
                                    

YARALI RUHLAR BAHÇESİ

8.BÖLÜM: Yağmur.

🍃

Ruhum, herkesin ortasında bağıra bağıra çığlıklarla can çekişiyor ve kimse umursamıyor.

Teknenin zemini oyuklarla beraber parçalara ayırıyor ve vücudum su ile buluşuyor. Kaburgalarım, acıyı tam anlamıyla hissedip kırılırcasına acırken, artık atmayı bıraktığını düşündüğüm közlenmiş kalbimin boğuk çığlıkları kulağımda yankılanıyor. O küçük kız, boyunu geçen bu suda boğuluyor ve gözlerini sonsuz bir uykuya yumuyor.

Tam ortada kalan deniz, burnunu batıya çevirip küser gibi yön değiştiriyor ve tam denizin ortasında batmaya başlayan teknemin içerisinde yalnız kalıyorum. İleride görünen o güzel fakat bir o kadar kasvetli liman, ortadan ikiye ayrıldıktan hemen sonra denizin içine gömülüyor.

Deniz, insanların pisliklerine katlanamadığını belli edercesine köpürüyor ve daha da korkunç oluyor. Ciğerlerim, tam anlamıyla suyla doluyor. Batıya yönelen gemi, göz ucuyla bile bana bakmıyor.

Hayır... Bir gemi olabilecek kadar büyük değildi umutlarım.Bir gemi olacak kadar büyüktü acılarım. Fakat ben, o geminin kaptanlığını üstlenecek güçte değildim. Saniyeler, dakikaları her kovaladığında tüm acılar vücuduma kalıcı izler bırakıyordu.

Doğru veya yanlış kişi. Bu kavramlar gerçekten nasıl birine etiket olabilirdi? Birisi harika gözükürken bir anda yanlışlarını ortaya çıkaramaz mıydı? Bu imkansız değildi. İnsanlar, diğer insanlara doğru veya yanlış etiketini tanıdıkları andan itibaren yapıştırırdı. Kimse kimsenin gerçek hislerini bilmez, ne düşündüğünü tahmin edemez, ettiğini düşünürlerdi. Doğru görünümlü yanlış insanlar, daha doğrusu yalancılar; genelde çok iyi rol yaptıklarından, kimse asıl kişiliklerini fark edemezdi.

Ben mi? Ben, kesinlikle doğru değildim. Tam anlamıyla yanlış mıydım, bilmiyorum. Fakat karanlıktım. Ruhum, yanmış bir ateşin geride bıraktığı küllerden farksız değildi.

Çok güzel rol yapardım. Ne hissettiğimi tam anlamıyla kimseye açmamış, hissettirmemiştim. İnsanlar, hislerim ve düşüncelerim hakkında sadece kendi çaplarında tahminler yürütmüştü. Ben ise, onları kırmamak için rol yaparak, doğru insan kılıfına bürünmüştüm.

Gerçek kimliğim, bu dünya içerisinde birinin avuçlarının içinde olduğunu düşünüyordum. Sokağa çıkıp, bağıra bağıra o kişiyi aramak, sonunda benliğime kavuşarak sahte bir gülümseme ile değil de gerçek bir şekilde gülümsemek istiyordum.

Her zaman, çok şey istiyordum.

Bahar ile olanlardan sonra o benimle konuşmak istese bile izin vermemiş, konuşmamıştım. Demet ise yanıma gelmek istese de birkaç kere görüştükten sonra onu da terslemiştim. Kafam, boş bir kalabalığı çekemeyecek kadar kötüydü.

O günden sonra sadece spor salonu ve otel ile iletişimim olmuştu. Öğrencilerime ders verdikten sonra otele kapanıyor, sabahlara kadar babamı derinden sarsacak bir koz arıyordum fakat elime geçen, eski boş iş anlaşmalarından başka bir şey değildi.

Orhan Bey, birkaç kere arasa da açmamıştım. Demet, derdinin mekana geri dönmem olduğunu söylediğinde ise gülüp geçmiştim. Gerçekten olanlardan sonra ciddi ciddi oraya döneceğimi sanıyorsa, bu yaşına kadar büyük bir ahmak olarak yaşamıştı.

YARALI RUHLAR BAHÇESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin