Seni sevme duvarlarını yıkalı çok oldu.
Bir papatya yaprağından kuruyup düşünce anladım, papatyaların saksı sevmediklerini.
Pencere kenarlarında güneşi ağırlarken bir şey oldu.
İçimi kazıyıp duran o acı öldü.
İnsanın acısı nasıl ölür? diye sorma.
İkinci katın balkonundan aşağı bakarken hiçbir soruya yanıt bulamıyorum.
Hiçbir yüz asfalt izi taşıyacak kadar çirkin değildir oysa
Ben nasıl bunu hak edecek kadar alçaktan düştüm?
Bilemiyorum.Soğuk sütün damarlarımda ısındığını hissettiğimden beri huzursuzum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kabuk
PoesíaBeni doğuranı, adımı, yüzümü, seçme hakkı verilmemiş ne varsa, bana kadar hepsini unuttum. Nihayetinde eksik atılmış bir dikiştin sen de yaralarıma.