METE
11. Sınıfın ilk gününde okula gidemedim. Babamla tatilden daha dönememiştik. Okula iki hafta sonra gidebildim. Bu iki hafta içerisinde çocukluk arkadaşım olan Bulut bana sürekli yeni arkadaşlarından özellikle de Ezgi diye bir kızdan çok bahsediyordu. Açıkçası çok merak etmiştim. Nasıldı? Sarışın? Ya da esmer? Neyse bana fark etmezdi zaten nefes alsın yeter. Bulut yeni arkadaşları ile gayet güzel eğleniyordu. Anıl ve Efe. İkisine de hayatım boyunca gıcık oldum. Hele Efe, sanki "Bulut benim arkadaşım siktir git" gibiydi. Okula geldiğim ilk gün hemen Bulut'u aradım. Pezevenk gecikicekmiş. Başka zaman olsa topukları götüne vura vura gelirdi. Sınıfta boş boş otururken bir kızın gelip Bulut'u sormasıyla kafamı kaldırıp ona baktım. Kız, sarışın ve yaklaşık 1,60 boylarındaydı. "Neden?" diye sordum. "Sevgilisiyim. Sorunun saçmalığına bak?" deyip gülmeye başladı. "Vay piç sevgili yapıp bana söylememiş. Okula gelde gösteriyim sana." dedim içimden. "Sevgilisisin demek. Bulut böyle kötü bir seçim nasıl yaptı acaba." dedim mırıldanarak. "Zaten okula kırk yılda bir geliyorum. Onu görmem lazım." dedi Ezgi. "Gecikiceğini söyledi. Birazdan burda olur." dememle birlikte piçin sesini duydum. "Hay gays bro ben geldim." Sesi çok mutlu geliyordu. Beni görmesiyle arizona kertenkelesinin çiftleşme dansını yapmaya başladı. Bende öyle :D. Birkaç tenefüs sonra Anıl ve Efeyi gördüm. Ben Bulut'un yanındayken onun yanına gelmiyorlardı. Ben onların olduğu tarafa gidince de başka yere doğru gidiyorlardı. Hayatım boyunca Efe'yle bir kelime konuşmadım. Umarım iyi birisindir Efe :D.
Sonra bi kız gördüm. Bulut'un arkadaşı Müge'ymiş. Neden bilmiyorum ama bana güzel geliyor. Ama kız efsane bi zahmet güzel gelsin aq. Bulut diyor git şansını dene ben diyorum o bana bakmaz. Herneyse gittim kızın yanına ama varya ne diyeceğimi bilmiyorum. Biraz konuştuk işte yeni misin falan. İki ders sonra Instagram'dan takip isteği atmış. Hemen kabul ettim. Piçlik n'aparsınız. Ben isteği kabul etmenin sevincini yaşarken Bulut ile Ezgi'yi harıl harıl birşey konuşurken duydum. Ve konuştukları konu aşırı tuhaftı. Abi insan sevgilisiyle ailesini falan konuşur, gelecek hayalleri falan konuşur bunlar maç konuşuyordu aq. Ezgi koyu bir Fenerliydi. Bulut'ta öyle. Sanırım onunla tek farkımız onun Fenerbahçeli benim Beşiktaşlı olmam. Tam yanlarına gidip konuşmaya dahil olacakken yılan Irmak geldi. Bu kızın tavırlarını hiç beğenmiyordum. Bütün okulda adı kaşar olarak çıkmıştı. "Mete gelsene bi kantine" dedi emir verircesine. Neden deme gereği bile duymadan kantine doğru inmeye başladım. Karışık tostumu ısırırken Irmak "Bulut'un yanındaki şu kız kim? Tanıyor musun?"
"Bu seni ilgilendirir mi Irmak? Hem Bulut'a olan bu ilgine hayranım doğrusu. Senin gibi bir kızla anılmak dahi istemez." Bu sefer ağır konuşmuştum. Ama dediklerimi zerresine kadar hak ediyordu. Okulda ellemediği bi biz kalmıştık. Verdiğimim cevabın şaşkınlığı üzerinde olacak ki hiçbir şey dememişti. Birkaç saniye sonra ağzından "Peki" kelimesini duydum. Tostumda bittiğine göre gitme vakti gelmiştir dedim kendime. O sırada Bulut yanımıza gelmişti. Irmak hemen masadan kalktı. Belli ki Bulut'tan ve Bulut'a onu sorduğunu söylediğim zaman yapabileceklerinden korkuyordu. Tamam, Bulut yüz olarak çok masumdu ama içi o kadar da masum değildi. Ona yan bakanı hastanelik edene kadar dövebilirdi. Irmak masadan kalkınca Bulut onun yerine oturdu. "Isıtmış" diyerek güldü. "Ne işin var senin bunla?", "Bir işim yok. Seni soruyor. Ezgi'nin kim olduğunu." Bulut sinirlenmişti. Sakin olmak için derin bir iç çekti. Sonra "Ezgi ile fazla görüşemiyoruz. Okula neredeyse hiç gelmiyor. Aslında ondan şüphe etmiyor değilim. Neden okula gelmiyor acaba?" dedi. "O zaman araştıralım. Ben şu Irmak'tan öğrenirim herşeyi. Ne de olsa okulun dedikodu ağının yöneticisi. Birşeyler biliyordur." dedim. Olumlu manada kafasını salladı. Zille beraber sınıfa girdik.Son dersteydik. Ders bitsin diye duvarları kazıyordum. Yan sınıfla duvardan aramıza bir delik açtım. Duvar kireçten olduğu için pek zor olmadı. Sıkılınca böyle şeyler yaparım. Sonunda ders bitti ve kendimi koşarak servise attım. Eve gelince kafamı yastığa koyup bugün olanları düşündüm. Müge'yi. Bulut'u. Ve en önemlisi Bulut'u şu Ezgi illetinden nasıl kurtarmam gerektiğini. Yapmam gereken şeyi biliyordum. Ezgi'yi hiç gözüm tutmamıştı. Zaten Bulut'un da ona bir ilgisinin olduğunu sanmıyordum. Ama yinede önlemimi almak zorundaydım. Ya o bizim başımıza bela olacaktı, ya da biz ona hayatı boyunca unutamayacağı bir şey yapacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşayamayanlar
Teen Fictionİyiler, kötüler ve yılanlar. Ve bunların arasında kalmış iki yakın dost.