Bölüm 7/Beklenmeyen

73 9 0
                                    

Bazı yolların sonu, tahmin edemeyeceğimiz tevafuklara çıkabilir.Kader bize türlü hediyeler verebilir. Bazen belalara, bazen musibetlere uğrayabiliriz. Nerededir işin sırrı, biliyor musun ? Yalnızlığını Rabb'ine şikayet edebildiğin zaman, insanlardan ardakalan kırıntılarla da mutlu olmayı öğrendiğin zaman, tek başına otururken aklına gelen ansız düşünceye tebessüm ettiğin zaman..Ne zaman mutlu olmayı öğreniriz biliyor musun ? Mutluluğu Dünya'da değil, kendi içimizde aradığımız zaman..

Ben sessiz gecelerde kulağıma fısıldanan kelimeleri savuşturmaya çalışırken, Arz'ın belalarına katlanmaya çalışan minik çocukları da yüklenirdim zihin heybeme. Omuzlarıma inerdi hüzün dalgaları birer birer. Kıyıları yerle bir olurdu dünyamın. Yalnızdır benim hayallerim, geceleri sokakların olduğu gibi. Kapkaranlık bir örtü çekilirken insanların gözlerine, ben gecenin bile uykuya daldığı sırada Rabb'ime açar ellerimi, yalnızlığımı şikayet ederdim. Kırılan yanlarımı, kopan parçalarımı, dökülen pırıltılarımı toplamaya çalışırdım. Mazi, göklerden izlenir gerçekçi Dünya'nın gözünde. Sahi, güzelse de Dünya beldeleriyle, şerdir, bitkin bir ihtiyardır, beli büküktür özünde..

Nereye gittiğim belli bile değilken, ben yürümeye odaklamışım kendimi. Aradığımı bulmak için ise çabam, şimdiden bulmuşum zaten. Ne kaybettim ki..Onu bile bilmiyorum. Dur..sanırım biraz biliyorum. Arkamda bıraktığım şehirde unuttum bir yanımı, ama kendime itiraf edemiyorum. Cesaretsizliğimden değil, korkaklığımdan hiç değil. Çocuğum hala annemin gözünde. Olsun. Ama kollarım güçlü, baksana! Adımlarım sağlam benim. Yollar sağımda akıp giden bir nehir, Dicle'nin kıskandığı. Çelişiyorum kendimle..Bir yanımı o şehirde bıraktım ben. Bir gözümü, bir omzumu, sol yanımı bıraktım..

Sorsalar ne kadar sevebilir bir insan, anlatamam. O kurban olduğum sesini duymak var ya yârin, hani birkaç saniyelik o haz, o anlatılamaz. İnsanlar şehvetten sanır bazı bakışları. Kalp neyse göz onu kondurur ya insanlara, safsata o sözler. Ben ona baktığımda gözlerim kan ağlarken dik durmaya çalıştım. Onun çimen yeşili gözleri Dünya'ydı. Her yerde görünesi bir sahrâ. Evet, çöl de olsa farketmez yâri görmek isteyene..

Uzunca bir hasrete doğru çekiliyordu sanki bedenim. "Ellerimde olmayan şeyler var mesela", demek isterdim gözlerine;

Mesela ellerin..

Mânâsı sırlarla doludur bazı kelimelerin. Tevafuk edildiğin bir kitabın bir satırında, sosyal medyanın herhangi bir köşesinde veya sokakta yürüyen insanların konuşma arasında denk gelirsin. Seni alıp götürür yıldızlara, yalnızlara, yüreği buruklara. Hayatın yalnızca koşuşturmacadan ibaret olmadığını anlamana bile yardımcı olabilir. Onlardan birisi 'nasip'tir..

Hiçbir filozofun dünya görüşüne girememiş, hiçbir psikoloji uzmanının ders kitabında göremeyeceğiniz, ama milyonların ağzında sakız gibi çiğnenen bir sözdür; 'nasip'. Tevekkülün derecelerinden biri, kadere imanın tecelli sözcüğüdür.

İnsan "nasip" der, Allah; "istediğin verildi ey kulum!"

İnsan, "Rabb'im verirse sabrederim" der, Allah; "Ben sabredenlerleyim ey kulum!"

İnsan, "Hayırlısını ver Allah'ım" der, Allah; "Tevekkülün ile, gir Cennetime ey kulum!"..

Her şeye nasip demek büyük bir şeydir. Kendini Kâinât'ı kudret elinde tesbih taneleri gibi basitçe çeviren bir Güce dayanmak, büyük bir şeydir. Sabah yola aç çıkıp akşam yuvasına tok dönen kuş gibi, rızkı Hüdâ'dan beklemek büyük bir şeydir. Hatta attığın adımı Allah'tan beklemek, ne büyük şeydir..

Dillerde anlatılan bir hikayedir;

Eski zamanlarda, beldenin birinde bir Allah Dostu varmış. Onun seven halk her Ramazan'da evine ziyarete gider, iftar için davet ederlermiş. Allah Dostunun evi bir golün tam ortasındaymış ve yalnızca kayık ile gidiliyormuş. Ama bir gitme yöntemi daha varmış. Kendini, gölün, evin ve adımların Sahibi'ne teslim etmek..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 25, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

EfruzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin