Aklımı kurcalayan binlerce soru vardı fakat hiçbirine vereceğim mantıklı bir cevap yoktu. Bunu kendimde göremiyordum. Belki o’nu ikinci defa aynı şekilde bırakmak aptalca bir davranıştı, bilemiyorum. Bildiğim tek bir şey vardı, o da onunla aynı okulda okuyor olmamdı. Karnımda bir takım kıpırtıların oluşmasını engelleyemiyordum, kalbim nedensiz yere daha hızlı atıyordu. Yaslandığım duvardan kalkıp kapalı spor salonuna gittim. Arkamdan gelen adım seslerine ıslık da dahil olunca bakmamak için kendimi oldukça zorluyordum. Adımlarımı hızlandırırken ıslık yakınlaşmış, kısa bir süre sonra da yanıma ulaşmıştı. Kafamı çevirmek istemeyip de bakmak için beynim tarafından zorlanır gibi garip bir halim vardı. Büyük kapıları kendime çekip açacağım sırada benden önce davranmış, sert kapıyı bir kerede açmıştı. O’ydu, sağlığıma zararlı gözlere, kıvırcık saçını sallarken kalp krizine neden olacak buklelere, ıslatınca kıpkırmızı olan dolgun dudaklara sahip çocuk, aynı zamanda ismini hala öğrenemediğim.. Kapıları açıp cömertçe geçmemi işaret ederken yarım ağız gülümsedi. Gülümsedim.
Bana sırıtarak bakmayı sürdürürken derin gamzelerini ortaya çıkarmış, dudaklarını dili yardımıyla ıslattı. Yapma, yapma şunu lütfen. Dizlerimin bağının çözülmesine, seni öpmek isteme duyguma hakim olamıyorum, yalvarırım.
‘’Başka bir kapı olayı yaşamanı istemem, özellikle benim tarafımdan. ‘’
‘’T-teşekkür ederim. ‘’
Kekelemiş miydim ? Kekelemekten nefret ediyorum, tanrım ! Benim rezil olmam için elinden geleni yapıyorsun, bilmeden kötü bir davranışta mı bulundum ? Söz, en yakın zamanda kiliseye gidip günah çıkartacağım. Fakat lütfen en ihtiyacım olduğu zamanlar beni cezalandırma, olmaz. Yardımından sakındığın, bunca zaman şansa layık görmediğin şu kızın yalvarış çağrılarına kulak ver, lütfen…
Ağzı şaşkınlıktan yuvarlak bir hal alırken yeşillerini çevreleyen gözleri deliğinden çıkacakmış gibi yırtılma eşiğine gelmişti.
‘’Az önce konuştun… ‘’
Tepkisine ve yaptığı mimiğe gülerken yuvarlak şekli alan ağzı benim gülmemle genişlemiş, o da gülmüştü.
‘’Ve şimdi de gülüyorsun. ‘’
Gamzelerini ortaya çıkarırken uzun bukleli saçlarımdan önüme düşen bir tutamı kulağımın arkasına yerleştirdim. Başımı ayaklarımdan çekip bir daha bu kadar yakından göremeyeceğim hissine kapılıp yeşil gözlerine doyasıya baktım, yeşilleri en güzel tonundaydı. Dudaklarını aralarken yaptığı her hareketi, yüzünün her kıvrımını beynime kazımak ister gibi inceliyordum. Kaşlarını havaya kaldırıp bir şey söylemek üzere dudaklarını araladı.
‘’Peki ismin ? ‘’
Hızla hiçbir şey söylemeden kapalı spor salonuna girdim. Kalp ritmim fazlasıyla hızlıydı, o sağlığım için iyi değildi.
Bir sınıf kadar öğrenci ve basketbol formalı erkekler vardı, tıpkı buklelide olduğu gibi.. Bukleli, sevdim bunu. Takım basketbol topunu sırasıyla potaya atarken geriye kalan kızlar sahanın sol köşesinde basketbolcuları desteklemek amacına tezahürat ediyorlardı. Hepsinde mini irer etek, ellerinde beyaz ponponlar vardı. Sahaya doğru adımlarken adımlarım son derece yavaş ve temkinliydi. Birkaç kız beni fark edip kulaklarına bir şeyler fısıldarken göz ardı etmeye özen gösterdim. O anda düdük çalarak gelen, öğretmen olduğunu tahmin ettiğim bizden yaşlarca büyük adamla tüm öğrenciler sıraya girmiş, bir tek ben kalmıştım. Öğretmen beni fark ederken bana seslendiği anda içeriye bukleli girdi.
‘’Siz neyi bekliyordunuz acaba ?’’
Bana seslenen öğretmene doğru yavaş yavaş yaklaşırken aynı zamanda derin gamzelerini ortaya çıkararak gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unblemished
FanfictionGözler... Bir kuşaktan diğerine geçen, şeklindeki şehvet ve rengindeki asalet ile büyüleyen olası gözler. Karakteri bir ayna misali yansıtan, duyguları kuşkusuz açığa çıkaran varlık. Hayat pek çok insana bir şans tanır. Onlardan biri bu sefer bendi...