Episode 5 : I'm a mess...

205 20 6
                                    

  Ağlıyordum. 

Beni ittirmişti, beni incitmişti. Ağlamamın sebebi acı değil, beni göremiyor olması. O'na söyleyemiyor olmam. Duygularımı kendime saklıyor ona gizliyorum, acım buydu. Ve devam ediyordu.

Dizlerimi karnıma kadar çekip başımı kollarımla tuttuğum dizime gömdüm. Hemen yanımda aynı benim gibi oturuyordu. Kafasını kaldırıp akan burnunu çekti ve ayağa kalktı. Kafamı iyice kaldırıp gözlerine baktığımda kızardıklarını fark ettim.

Sınıftan çıkmıyordu, eğilip kırdığı cam kırıklarını toplamaya başladı. Yanına yaklaşıp toplamasına yardım ettim. O sırada Bayan Blakewood kilitli kapıyı açmaya çalıştı fakat açamadı. Kapıya ilerleyip hızla kilidi açtığımda içeri girdi. Nutku tutulmuş bir şekilde etrafa, dağınıklığa bakarken sinirle bağırdı.

''İkiniz ! Odama ! ''

Kafamı öne eğerken Bayan Blakewood topuklularını yere sertçe vura vura boş koridorda ilerledi. Arkasından o'nu takip ederken odasının kapısını açıp girdi. Titrek adımlarla odaya ilk adımımı attığımda ardımdan Harry de girdi. Bayan Blackwood deri koltuğuna oturup kollarını göğsünde birleştirdi ve bilmiş bir tavırla gözlüğünü burnundan yukarı itti.

''Başlayın ! ''

Söze atıldığımda aynı anda Harry de konuşmak istemişti. Konuşmam için sırayı bana verdiğinde gözlerimi Bayan Blakewood'dan kaçırdım.

''Efendim, benim suçumdu. Laboratuvara yaptığımız deneyin sonucunu deftere geçirmek için girmiştim. Ben inceleyip sonucu Harry'ye söylüyordum ve o da deftere geçiriyordu. Dikkatimi çeken ufak tüylü bir şey hızla ayağımın altından geçince çığlık atıp masada ne kadar tüp varsa ona atmaya başladım. Farelere alerjim vardır ve eğer onu hissedersem kabarmaya başlarım. Yani kısacası suçluyum ve suçumu kabul ediyorum. Harry suçsuz, onun da benim yüzümden cezalandırılmasını istemem, cezayı üstüme alıyorum. Masrafları da karşılayacağım özrümü kabul edin lütfen. ''

Harry şaşkınca bana bakarken muhtemelen berbat bir yalancı olduğumu kendi kendine söylüyor ve dalga geçiyordu. Bayan Blakewood elini masasına vurunca yerimde zıpladım.

''Bu yalana kendini inandırabiliyor musun Amanda ?! İkiniz de cezalısınız ! Yarın sabaha kadar ceza odasında kalın da aklınız başınıza gelsin ! Ailelerinize de haber veriyorum. Şimdi çıkın dışarı ! ''

''Ama-''

Bayan Blakewood beni sustururken Harry hiçbir itirazda bulunmuyordu. Alışmış olmalıydı, nasılsa hep ceza alıyordu, bunu Ellie söylemişti.

Görevli bizi ceza odasına götürüp kapıyı üstümüze kilitlerken kısıtlı odaya kısa bir göz gezdirdim. İki tane dokunulsa kırılacak izlenimi yaratan tahta sandalye ve en azından ondan daha sağlam görünen bir masa vardı, o da tahta. Pencereden karanlık odaya arsızca girmesine rağmen işe yarayan ışıkla Harry'ye baktım. Duvar dibine oturmuş boş bakışlarla karşı duvara bakıyordu. Pencere kenarına oturup gelen güneşin bana çarpmasına izin verdim. Dizlerimi karnıma kadar çekip tıpkı onun gibi boş bakışlarla karşı duvara bakmaya başladım. Kalbim yine hızlıydı, normalinden hızlı. Onunla aynı odada bir gece geçirme fikri tüm bedenimin titremesine sebep oluyordu. Harry aniden şarkı mırıldanmaya başlarken kafamı ona çevirip boğuk ama etkileyen sesini dinlemeye başladım. Söylediği hüzünlü şarkıya daha fazla dayanamayıp dolan gözlerimi gizlemek için kafamı dizlerime gömdüm. Sessizce ağlamaya başladığımda omzumda hissettiğim el ile kafamı kaldırdım, karşılaştığım bir çift hüzünlü yeşildi. Hüzünle gözlerime bakarken omzumdaki eli yanağımdaki yerini aldı. Dokunduğu yerin yandığını hissederken akan göz yaşlarımı baş parmağıyla silip çatlayan sesini bildiği halde umursamadı.

UnblemishedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin