Gerçek ▲

50 5 0
                                    

2180 / Londra

 Shadow’un bana uzattığı kitaba boş boş baktım. Bir yandan da içimdeki korkuyu ve endişeyi saklamaya çalışıyordum. Bu işin sonu güzel olacak gibi değildi; artık kandırılmadığımı çok açıkça kavrayabilmiştim. Ama diğer yandan tüm bu olanlara inanasım gelmiyordu. Sonuçta, düşünce gücü yaygındı. Sadece içinizden gelmesi yeterliydi ve daha sonra her şeyi gerçekleştirebilirdiniz. Nefret ettiğim kralın, nefret ettiğim oğlunu iyileştirmek konusuna gelecek olursak, hiçbir insanın yaralanmasına veya ölmesine göz yumamayan bir kişiliğe sahiptim. Shadow’u kendime bu kadar yakın hissetmem… belki de geçmiş hayatlarımızda birbirimizi tanıyor olmamızdan kaynaklanıyor olabilirdi. Onlara bu kadar çabuk mu inanacaktım?

Yalnızca aklımı kurcalayan soru, şuydu; Neden bana yalan söylemek istesinler? Beni kandırmalarının, tüm bu senaryoları uydurmalarının geçerli bir sebebi olmalıydı. Savaş için beni bir sebepten dolayı kullanacak olabilirlerdi. Ama bunun için tüm bunları uydurmak… Onun yerine çeşitli işkence yöntemleri deneyebilirlerdi, düşünce gücünü veya telekinezm kullanabilirlerdi. Neden tüm bunları yapıyorlardı ki?

“Bu ne?” Diye sordum. Sesimin soğuk çıkmasını istememiştim ama kendimi engelleyemiyordum. Onların yüzüne bakmak bile benim için ayrı bir utanç kaynağıydı.

“Benden duymak yerine bu kitabı okursan, senin için daha inandırıcı olabilir.” Dedi ve yanımdaki sandalyeye yüzü bana dönük olacak şekilde oturdu.

Parmaklarımı kitabın kapağında gezdirdim. Eski bir kitap gibi görünüyordu. Özellikle şu dönemde kitaplar çok kullanılmıyordu. En altta küçük bir şekilde, 2014 | 13 | 7 sayılarını görmüştüm. “2014 mü?” Diye sordum gözlerimi kitabın kapağından ayırmadan. Ama yine de Shadow’un bana tepkimi ölçercesine baktığını hissedebiliyordum.

“Evet,” Diye geveledi ağzında. “Kitabı 2014’te, senin ve benimle birlikte beş kişi daha yazmış. Toplam yedi kişiymişiz.”

“Peki 13?” Bu sefer başımı kaldırıp ona sorarcasına baktım.

Dudaklarını büzdü ve, “Onu henüz çözemedim. Kimsenin aklına 13’ün ne olduğu ile ilgili bir fikir gelmiyor.”

“Ne ile ilgili?” Nedense açıp kendim bakmak ve öğrenmek yerine, ona soruyordum. Çünkü korktuğum birtakım şeylerle yüzleşmekten kaçınıyordum. Fakat bir o kadar da merak ediyordum. Belki de şu anda elimde geçmişim duruyordu ve ben onu öğrenemiyordum.

“Okumayı dene.” Dedi sinir bozucu bir sesle.

Kitabın kapağını yavaşça açtım ve gözlerimi sayfada gezdirdim. Sayfanın başında birkaç uyarı ve kitabın içeriğiyle ilgili bilgi yazıyordu. Tahmin ettiğim kadarıyla bu kalın kitap, hepimizin hayatları ve kesişim noktalarıyla ilgiliydi. Rüyalara ve doğal kaynakların tükenilmesine yer veriliyordu.

Gözlerim büyük bir şekilde yazılmış olan, doğal kaynaklar tükenecek, özellikle de su. Yağmurun ne olduğu unutulacak ve insanlar geçimlerini pis kaynaklardan sağlayacak. Savaşlar ve doğal kaynak yetersizliklerinden dolayı, insanlar kaçıp başka yerleri araştırmak isteyecekler fakat petrol bitecek. Bu yüzden nüfus yarıya inecek. Yazısına takıldı.

“Bunun 2014’te yazıldığına beni inandırmaya çalışarak vakit kaybetmişsin.” Dedim ve kitabı fırlatırcasına ona uzattım. “Geleceği mi gördük yani? Burada yazana göre geçmişi hatırlamam gerekiyordu ama ben hiçbir şey..”

“Ben hatırlıyorum, Lillia.” Dedi sert bir ifadeyle. Bana çok ciddi ve derin baktığı için, bakışlarımı kaçırmak istemiştim ama bunun korkaklık olduğunu düşünerek kendimi ona bakmaya zorladım. “Ben seninle ilgili çoğu şeyi hatırlıyorum.”

Dedik ve KestikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin