Bölüm 1: Yeni Bir Dünya

2.4K 175 66
                                    


1 Eylül 1969, Kings Cross İstasyonu/Londra


Hilal bir yandan devasa istasyonu ve kalabalığı hayretle izliyor bir yandan da elindeki minik baykuşunun kafesini taşıyordu. İskoçya'da hiç bu kadar büyük bir tren istasyonu görmemişti veya böyle bir kalabalık. Görevlilerin sesleri telaşlı yolcuların sesine karışıyor, platformlara yanaşan trenlerin çıkardığı gıcırtı sesleri her seferinde Hilal'i korkutuyordu. İçi içine sığmıyordu. Birkaç öğrenci görme umuduyla şöyle bir etrafa bakınmış fakat başarısız olmuştu. Kim bilir yeni okulu nasıl olacaktı? Acaba buradan daha mı büyüktü? Her ne olursa olsun kocaman bir bahçesi olmasını umdu küçük kız. Evdeyken en sevdiği şey bahçelerinin bitiminden başlayıp kilometrelerce uzanan kırlarda koşmak, yuvarlanmak ve en sonunda enerjisi tükenince bir ağacın altına çöküp kitap okumaktı. Dönüşte de mutlaka annesine ve anneannesine kır çiçekleri toplar, üstünün başının perişanlığını affettirmeye çalışırdı.

Kuştan yükselen çığlıkla birlikte parmaklarını kafesten uzatıp kuşun boynunu okşadı. Kar beyazı tüylere ve masmavi gözlere sahip olan bu ufak kuş bir ayda onun en yakın arkadaşı hatta sırdaşı olmuştu. Kuş Hilal'in parmağını mutlu mutlu ısırınca kıkırdadı kız. İlk defa annesi ve anneannesi dışında birisi kendisinin ilgisini istiyordu ve bu her ne kadar bir baykuş tarafından olsa da Hilal çok mutluydu. Hem yeni okulunda da mutlaka yeni insanlar tanıyacaktı. Ona tuhaf olduğunu düşündürtmeyecek arkadaşlar. "Onun gibiler..." Kaçıklar okulu. Aklına gelen bu düşünceyle tekrar kıkırdadı.

"Bakıyorum da bizden ayrılacağın için pek mutlusun küçük hanım." dedi yanında buruk bir edayla el arabasını iten annesi.

"Anne hiç olur mu öyle şey? Ben hiç sizleri bırakmak ister miyim? Sadece yeni okulumun nasıl bir yer olacağını düşünüyordum. İlk kez sizlerden ayrılıp bambaşka bir yere gidiyorum. Haliyle fazlasıyla heyecanlıyım."

"Tamam, merak etme alınmadım. Hem senin sonunda kendine göre bir okulda okuyacağın için ben de çok mutluyum."

"Yani kendim gibi ucubelerin olduğu bir okul mu demek istiyorsun?"

"Hilaaal! Bir daha böyle kelimeler kullanmayacaksınız demedim mi ben size? Sen kaçık, ucube ya da-neyse... Sen çok özel bir kızsın ve kendin gibi özel insanların olduğu bir okulda okuyacaksın. Bunu sana eve gelen okul görevlisi de açıklamıştı diye hatırlıyorum."

"Evet, açıkladı hatta ablam da oradaydı. Ama yanılmıyorsam bana kaçık demeyi bırakmak yerine daha da çok demeye başladı, biliyorsun."

"Sen de benim onu ne kadar azarladığımı biliyorsun. "

Kadın bagajları tenha bir köşeye çekti ve kızını karşısına alıp yere çöktü. Kızının dağılmış örgüsünden öne dökülen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı ve ellerini sanki çok narin, her an kırılabilecek bir şeyi tutarcasına kavradı.

"Bak kızım ablanla anlaşamadığınızın farkındayım. Siz her zaman birbirinizden çok farklı oldunuz. İkiniz de benim kıymetlimsiniz ama... Biliyorsun işte... Sadece senin bu özel yeteneklerinden bahsetmiyorum. Sen hep çok özel bir çocuk oldun. Her zaman çok meraklı ve çok zekiydin, düşünerek adım atardın. Ablansa... Her zaman daha rahat biri oldu. Sen kitaplarını hiçbir şeye değişmezken ablan kıyafetlerini, tokalarını hiçbir şeye değişmezdi. Bunlar gibi sayabileceğim daha nice ayrı olduğunuz şey var. Fakat ne olursa olsun bu sizin kardeş olduğunuz ve benim biricik kızlarım olduğunuz gerçeğini değiştirmiyor. Bu dünyada sorgusuz sualsiz tek güvenebileceğin insanlar ailendir. Onlar her koşulda seni kabul edecek yegâne insanlardır, bunu sakın unutma olur mu? Şimdi sen bambaşka bir dünyaya gidiyorsun ama ailen senin her daim yanında olacak tamam mı kızım?"

Elyelin BüyüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin