Balodaki çocuğun yanından kaçarcasına ayrılan Hilal, şiddetle atan kalbinin sesini hâlâ kulaklarında duyarken başını geçtiği portre deliğinin kapısına yaslayıp sakinleşmeye çalıştı. Ancak derinlemesine nefes alırken az önce olanları tekrar tekrar zihninde canlandırmaya engel olamayışı buna pek de yardımcı olmuyordu. Çocuğun yanağına kondurduğu öpücük yüzündeki ateşi arttırıyor, sözleri kalbinin gümbürdemesine sebep oluyordu. Beş dakika kadar orada öylece durup nafile yere sakinleşmeye çalıştıktan sonra kendini ortak salona attığında şöminenin önünde ileri geri yürüyen arkadaşı Kath'le karşılaştı. Yerinde duramayan Kath ellerini çenesinde birleştirmiş yüzünde gülümseyen bir ifadeyle yere bakıyor, bir o yana bir bu yana heyecanla yürümeye devam ediyordu. Hilal o an tüm gece gizemli çocukla dans ettiği için arkadaşını unuttuğunu fark etti. Sahi, Kath bu gece Lysander'la konuşacaktı! Haline bakılırsa da konuşmuş gibiydi zaten.
"Kath!"
Deminden beri defalarca önünden geçtiği halde orada olduğunu fark etmeyen kız, Hilal'in sesini duyunca koşarak gelip arkadaşına sarıldı. "Hilaaal! Nihayet geldin! Kaç saattir seni bekliyorum. Neler oldu bir bilsen! Hemen sana anlatmam lazım. Ama Gerald nerede? Onunla gelmedin mi? Ona da anlatmam lazım."
"Kath biraz sakin ol lütfen. Gerald'la gelmedim ben. Hatta balonun başındaki konuşmamızdan sonra onu hiç görmedim."
"Tamam o gelsin, o zaman anlatayım. Ya da beklemesek mi? Ya gelmezse? Kesin gelmez. Kim bilir kiminle neler yapıyordur şimdi o." dedi imalı bir sırıtışla.
"Ayıp olmuyor mu ama kızlar? Ben sizin oğlanlarla öpüşmenize bir şey diyor muyum?" Gerald o sırada içeri girerek kızlara doğru bir kaşı havada hesap sorarcasına yürüdü.
"Sen beni mi dikizledin?!"
Kızların ikisi de aynı anda Gerald'a öfkeyle seslendiğinde ikisi de diğerinin kendisine katıldığını fark etti ve şaşkınlıkla birbirlerine baktılar.
"Sen Lysander'la öpüştün mü?"
"Esas sen kiminle öpüştün?"
"Öpüşmek falan yok. Sadece yanağımdan öptü o kadar."
"Biz de zaten yanlışlıkla öpüştük."
İki kız da birbirine şaşkınlıkla bakarken onları izleyen Gerald kocaman bir kahkaha patlattı. Kollarını açarak kızların omuzlarına atıp bir yandan da elleriyle kızların kafalarını okşamaya başladı. Omuzlarından tuttuğu kızları şöminenin karşısındaki geniş koltuğa çekip oturttu.
"Aman da aman benim kızlarım büyüdü de erkeklerle öpüşmeye mi başladı? İsterseniz size taktik verebilirim. Yalnız Hilal seninkinin kim olduğunu anlayamadım. Maskesi hala yüzündeydi."
"Kim olduğunu ne olduğunu konuşacağız da sen önce bir hesap ver bakalım. Sen tüm gece bizi mi dikizledin?"
"Hilalciğim sakin ol lütfen. Ben maskeli balo gibi bir imkân bulmuşum, bir sürü güzel kız gelmiş, hepsi de süslenmiş, üstelik hepsi bir erkekle romantik şeyler yaşamaya can atarken sence sizi takip etmekle vakit kaybeder miyim? Bir düşün bakalım."
"Kath ve Lysander'ı hoşça vakit geçirip daha yakından tanışmak için Rosemary Bernard'la bahçeye çıktığımızda gördüm." Yüzündeki imalı sırıtmadan yakından tanışmaktan kastının bedensel tanışıklık olduğu açıkça okunuyordu. "Yalnız Kath, söylemem lazım, o çocuğun çok tuhaf bir öpüşme anlayışı var. Hani gerçek bir öpücüğün öyle olduğunu sanıyorsan bil diye söylüyorum."
"Senin hoş vakit geçirme anlayışının ne olduğunu hepimiz gayet iyi biliyoruz Gerald. Şu yılışık sırıtışı sil yüzünden. Ayrıca gerçek bir öpüşmenin nasıl olduğunu da biliyorum, merak etme. Seni defalarca birileriyle bastığımızı unutuyorsun. O gördüğün öpüşme yanlışlıkla oldu. Lysander'la biz aslında öpüşmek istememiştik. Yani istemiştik de o şekilde değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elyelin Büyüsü
FantasyGrindelwald'un düşüşünden sonra hızla güç toplayan ve Ölüm Yiyenleri'yle birlikte büyücü dünyasına dehşet saçmaya başlayan Voldemort. Onu durdurmak için çalışmalara başlayan Dumbledore ve gizli silahı Cevdet. Toplumun her kesiminde tırmanmakta olan...