Bölüm 3: Değişim Rüzgarları

2.4K 175 171
                                    

1 Eylül 1968, Edinburgh/İskoçya

Paspal giyimli yaşlı bir adam, iki katlı büyük tuğla evin önünde durmuş bahçeyi gözetliyordu. Ev klasik İskoç evleri gibi devasa bir bahçeye sahipti. Bahçesi toprak yoldan ve alabildiğine uzanan kırlardan tahta çitlerle ayrılmıştı. Kasabanın en sonunda bulunan bu ev, aynı zamanda kasabanın en ihtişamlı eviydi. Cevdet yıllardır vakit buldukça kimselere görünmeden izlemeye geldiği bu evin dışını o kadar iyi ezberlemişti ki artık hiç düşünmeden tam evin çaprazındaki kullanılmayan ahıra cisimleniyor, sonra da oradan ailesini gözetliyordu. Ailesi... Yıllardır sadece uzaktan izleyebildiği sevgilisi ve kızını o kadar çok özlemişti ki gizli görevinin bitip onlara döneceği günü sabırsızlıkla bekliyordu. Şimdi de kızının yeni okulu ve başlayacağı yeni hayatının ilk gününün heyecanına tanık olabilmek için buraya gelmişti. İleride ailesine kavuşup hatıralar onunla paylaşılmaya başlandığında Biliyorum diyecekti. Siz beni göremeseniz de benim gözüm hep sizin üzerinizdeydi. Ben hep yanınızdaydım. Çitlerin yanına kadar gelmiş, hemen yanındaki ağacın arkasından bahçeye bakıyor ve heyecanla elinde tuttuğu şişeyi sıkıyordu. Bu zamana kadar hep o ahırın köşesinden izlemişken ilk defa bu kadar yaklaşmış, kızının heyecanına kendisi de ortak olmak istemişti. Aslında bu biraz da bahaneydi. Onları on bir yıldır o kadar özlemişti ki bir kere bile olsa seslerini duymak istemiş,görülme ihtimaline karşı da çok özlü iksir içmişti.

Bahçede üç kız neşe içinde ip atlıyordu. İçlerinden hemen Yıldız'ı seçti. Onu kucağına ilk aldığında kendisine neşeyle bakan yeşil gözler hala aynı neşeyle ışıldıyordu. Kızların ip atlamasını bir süre daha izledikten sonra içeriden Emily'nin sesi geldi.

"Yıldız, kızım kardeşin nereye gitti? Sesleniyorum sesleniyorum hiçbir yerde yok."

"Aman ne bileyim ben, onun bekçisi miyim? Gitmiştir yine dağ bayır dolaşıyordur senin o deli kızın."

Bu söz üzerine Yıldız yanındaki arkadaşlarıyla birlikte kahkahalarla gülmeye başlamış ancak o sırada bahçeye gelen Emily kızına uyarırcasına bakış atınca sesler kesilmişti. Emily elindeki çamaşırları bahçedeki çamaşır iplerine asarken Cevdet gözlerini Yıldız'dan Emily'e çevirdi. Emily güzel sevgilisi... Aradan yıllar geçmesine rağmen hala tanıştıkları ilk günkü kadar güzeldi kadın. Koyu renk gözleri aynı şefkatle bakıyor, uzun boyuyla esen hafif rüzgârın dalgalandırdığı çamaşırların arasında bir fidana benziyordu. Saçları hatırladığından daha kısa kesilmiş olmasaydı Cevdet geçen yılların kötü bir rüya olduğuna inandırabilirdi kendini. Onları her izlemeye geldiğinde özleminin kat kat arttığını hissediyordu. Kendisine araba kazasında ölmüş süsü verdikten sonra Emily, ailesinin yanına yerleşmiş ve onlarla yaşamaya başlamıştı. Cevdet ilk üç dört yıl ailesini görmeye hiç gelememiş, Lordunun güvenini kazanması gerekmişti. Görevinde hataya yer yoktu. Sonra geldiğindeyse Emily'nin babasının öldüğünü görmüştü. Emily annesi ve kızlarıyla yaşıyordu. Evet, bir küçük kız daha vardı. Yıldız'dan birkaç yaş küçük görünen bu kızın kim olduğunu bilmiyordu Cevdet. Başta kendi kızı olabileceğini düşünse de kız onun olabilmek için fazla küçük duruyordu. Belki de ailesi Emily'i zorla evlendirdi diye düşünmüştü fakat öyle bir şey olsaydı kocası da yanında olmaz mıydı? Belki Emily tek gecelik bir hata yapmıştı kendi ölümünden sonra? Belki kız yetimdi ve kocaman bir kalbe sahip olan sevgilisi onu yanına almıştı? Belki Emily'nin İrlanda'daki kardeşinindi? Bilmiyordu Cevdet. Fakat onları ilk defa dinlediği için Yıldız'ın annesine kızın dediğini duymuştu. Demek başka bir adam gerçekten de olmuştu. Bu farkındalık Cevdet'in canını çok yaksa da onları terk edip gittiği için kızamıyordu sevdiği kadına. Emily ailesiyle birlikte olduğuna göre belli ki ciddi bir ilişki olmamıştı. Ona hatası için bir şey söylemeye hakkı yoktu. Cevdet bunları düşünürken Emily çamaşır asma işini bitirmiş içeri girmişti. Cevdet de bakışlarını tekrar Yıldız'a çevirdi.

Elyelin BüyüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin