Siyah pelerinli adam her zamanki temkinli adımlarıyla kasabanın sonunda bulunan ormanlık alana yaklaştı. Bir yandan da mavi gözleriyle çevreyi tarıyordu. Yıllardır sürekli etrafını kolaçan ederek yaşamaya alışmıştı. Öyle tehlikeli bir görev yürütüyordu ki... Ormanın girişinde söğüt ağacının altında kendisini bekleyen yaşlı adamı görünce adımlarını hızlandırdı ve çabucak yanına vardı. Dumbledore her zamanki sakinliğiyle konuştu fakat sözleri onu ancak çok iyi tanıyanların ayırdına varabileceği dozda endişe ve sabırsızlık içeriyordu.
"Geciktin Cevdet. Ters giden bir şey yok ya?"
"Yok. Sadece buraya gelmeden önce yapılması gereken birkaç ufak tefek iş çıktı. Ama hallettim."
"Lord Voldemort hâlâ senden şüphelenmiyor değil mi? Geçen sefer yolunuza çıkan Mugglelara neden elini sürmediğinle ilgili mantıklı bir açıklama yapabildin mi?"
"Asamı kaldırıp vakit harcamama bile değmeyecek olmalarıyla ilgili birkaç şey zırvaladım. Neyse ki Karanlık Lord'un o sırada aklı başka bir şeyle çok meşguldü. Zaten bu buluşmayı istememin sebebi de bu."
"Demek yine bir şeylerin peşinde. Bu seferki ne?"
"Felsefe Taşı. Onun peşinde. İki gün sonra Nicolas Flamel'in evine gidip taşı ondan almak üzere görevlendirildik."
Bunu duyan beyaz sakallı adam ağır ağır başını salladı. "Bunu bir gün yapacağını tahmin etmeliydim. Kendisine bu kadar aşık ve bu kadar ölümden korkan biri elbette ölümsüzlüğün peşinden gidecekti. Hatta bazen bu uğurda çok daha kötü yollara başvurduğunu düşünüyorum."
Dumbledore kısa bir süre düşüncelere daldı fakat Cevdet'in bir an önce geri dönmesi gerektiğini hatırlayıp düşüncelerinden sıyrıldı. "Neyse şimdilik bunun bir önemi yok. Her şeyi zaman gösterecek. Öncelikli işimiz taşı almasını engellemek olmalı. Taşın ve sevgili dostum Nicolas'la eşi Perenelle'in güvenliğini sağlamak bizim görevimiz. Sana düşense sadece Nicolas Flamel'i bulamadıklarında kızgın Ölüm Yiyenlerin gazabını masum insanlardan olabildiğince uzak tutmak."
"Elimden geleni yaparım fakat ne kadar başarılı olabilirim bilmiyorum. Karanlık Lord bu işe çok önem veriyor. En seçkin Ölüm Yiyenlerinden on tanesini görevlendirdi bu iş için. Göreve liderlik etmek için kendimi önersem de başarılı olamadım. Başımıza Pyrites'ı getirdi."
Dumbledore başını ağır ağır salladı. Bu Voldemort'un gözde Ölüm Yiyenlerinden biriydi ve ve oldukça acımasızdı. "Her şeyi engelleyemeyeceğinin farkındayım Cevdet. Senden elinden gelenden fazlasını istemiyorum, biliyorsun. Bu durumu hasarsız atlatmamız elbette mümkün değil. Sadece açığa çıkmamayı garantiye alarak elinden geleni yap. Bunu sakın unutma. Orada ne görürsen gör ne yapmak zorunda olursan ol açığa çıkacak kadar ileriye gitmemelisin."
"Uzun zaman oldu... Gördüğüm her şeyi engelleyemeyeceğimi kabul edeli uzun zaman oldu. Merak etmeyin görevi tehlikeye atmayacağım. Ben bu görev için yaşıyorum sadece."
Dumbledore adamın mavi gözlerindeki kederi görünce adama karşı bir acıma hissetti. Eskiden içinde bulunduğu sıkıntılı ve tehlikeli duruma rağmen çakmak çakmak bakan gözlerinin içinde bir umut yanıyor, adamın yaşama sevincini ve devam etme dirayetini körüklüyordu. Ancak şimdi ona baktığında gördüğü viran olmuş biriydi. Görevini tamamlamayı ve belki asla itiraf etmeyecek de olsa bu sırada ölmeyi umuyordu. Dumbledore'un ondan sakladıkları yüzünden kendisine kızdığı çok olmuştu fakat hiçbir şey bilmemesi adamın görevi açısından çok daha iyiydi. Şimdiye kadar getirdiği bilgilerle çok yararlı olmuştu. Elbette bir gün her şeyi öğrenecekti fakat şimdilik mümkün olduğunca görevinde kalmalıydı. Her şey çoğunluğun iyiliği içindi. Bu düşünce dilinde acı bir tat bıraktı. Kendi geçmişini düşünmenin sırası değildi şimdi. Dikkatini karşısındaki adama verdi. Biraz olsun içini dökmesi için sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elyelin Büyüsü
FantasyGrindelwald'un düşüşünden sonra hızla güç toplayan ve Ölüm Yiyenleri'yle birlikte büyücü dünyasına dehşet saçmaya başlayan Voldemort. Onu durdurmak için çalışmalara başlayan Dumbledore ve gizli silahı Cevdet. Toplumun her kesiminde tırmanmakta olan...