patient | jikook

nineteen

'Nefes almak istiyorum, bu geceden nefret ediyorum
Uyanmak istiyorum, rüya görmekten nefret ediyorum
Kendi içimde hapsoldum, ölüyorum
Yalnız kalmak istemiyorum
Sadece senin olmak istiyorum'

~

JungKook yatağının üstünde duran paltosunu aldı kapıya yöneldi.

Eğilip, ayakkabının bağcıklarını iç kısmına sıkıştırdıktan sonra kapıyı hızla kaparak evden çıktı.

Yağan yağmura aldırmadan koştu.

Yoldan bir taksi çevirip arabaya bindi.
Hastanenin yerini tarif etti.

Hastaneye geldiğinde taksinin ücretini ödeyip arabadan indi ve hastaneye girdi.

Danışman bölümüne yönelerek, "Park Jimin burada mı kalıyor?" diye sordu.

Kadın önünde ki bilgisayara bir şeyler yazıp JungKook'u yanıtladı:

"Evet. Üçüncü katta kemoterapi bölümünde tedavisi sürmekte."

JungKook kadına teşekkür edip asansörlerin olduğu bölüme doğru koştu.

Asansörü beklediği zaman içerinde Jimin'in yanına ulaşabileceği bildiği için merdivenle çıkmayı seçti.

Merdivenleri ikişerli, üçerli çıkıp nefes nefese kaldığında biraz ilerisinde ki "KEMOTERAPİ" yazısını gördü.

Adımlarını o bölüme geçirecek nefes alış verişlerini düzene sokmaya çalıştı.

En son ki olaydan dolayı Jimin'in bu duruma gelmesinin kendisi yüzünden olduğunu düşünüyordu.

Kolidorda duran hemşireye, "Park Jimin hangi odada?" diye sordu.

"312 nolu odada, Bayım." JungKook tebessüm ederek teşekkür edip 312 nolu odanın önüne geldi.

O kapıyı açmaya cesaret edemiyordu.

Sacma sapan bir tartışma yüzünden sevdiği adamı çok daha kötü bir hale getirmişti.

Ama belki, belki bir umut iyi olurdu.

Derin bir nefes alarak kapıyı açtı JungKook.

Bembeyaz teni daha da solmuştu. Kiraz rengi olan dudakları açık pembe bir hâl almıştı. Hafif tombul olan yanaklarından sonra şuan da elmacık kemikleri net bir şekilde belliydi. Kilo vermişti. Fazlasıyla. Saçları... JungKook'un dokunmaya kıyamadığı saçları artık yoktu.

Jimin baygın gözlerini kolunda ki serumla alıp JungKook'u çevirdi.

"Merhaba, Jeon."