'Aşkın; kiraz çiçekleri gibi kolayca açıp solduğu doğru sanırım'
¤
Sabah rutin haline gelmiş olan ağrılarından dolayı kıvranarak uyandım.
Komidinin üstünde duran telefonuma uzandım. Saat ona geliyordu.
Bir an okula geç kaldığımı sanıp yataktan sıçrasam da, bugünün cumartesi olduğunu hatırlayıp derin bir nefes aldım.
Aslında almaya, çalıştım. Çünkü ciğerlerim buna el vermiyordu.
Sıcak yatağıma tekrar girdiğim de aklıma dün engel attığım o çocuk geldi.
Çünkü genelde sabahları telefona baktığımda 'iyi olup olmadığını ve kendime daha iyi bakıp daha da hastalanmamamı' isteyen türden mesajlar atardı.
İlk başta buna fazlasıyla şaşırmam da, sonrasında kendimi özel hissettirdi.
Aslında biraz bile olsa önemsediğimi hissetmiştim. Ve daha önce tatmadığım bu his, fazlasıyla hoştu...
Dedim ya, bir anlık. Kendimi önemseniyormuş hissetsem de merakıma
yenik düşüyordum.Kimdi bu? Bu haldeyken bile ailemin bile umrunda olmayan beni, kim önemser ve merak ederdi?
Dayanamayıp ona kim olduğunu sorduğum her zaman, benimle alay ettiğini düşündüğüm türden cevaplarla karşılaştım.
Kim olduğunu söylemek istememesinin mutlaka bir nedeni vardır, diye düşünerek başta umursamadım.
Fakat verdiği cevapları beni sinirlendirmeye başlamıştı.
Hastane de beni görmüş ve bir şekilde hastalığıma tanık olmuş ve benim için endişelenmiş miydi acaba? Hayır, hayır. Amacının benimle eğlenmek olduğunu geç anlamıştım.
Oysa ki ben bu sefer Tanrı'ya 'canımı alması' için değil, 'bana, kendime 'önemseniyorsun' algısını aşılayan bu kişiyi 'bir kez olsun tanımadan, alma canımı' diye dua etmiştim...
Ama evren ve insanlar, bir o kadar acımaz ve lanetlerdi...
¤¤¤
Merhaba~ Bir ara bölüm yayınladım. Umarım beğenmişsinizdir.
Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin~♡
Byü~♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
patient | jikook
Fiksi Penggemar❝kiraz rengi dudukları yerini yorgun mora bırakmıştı.❞ jikook, angst