Nefes al. Sakinsin. Rahatla biraz. Unutma o sadece bir insan, Derin bir nefes al. Ona dair her şeyi aklından sil. Alt tarafı bir kaç saniyelik bir şey.
Bir yandan kulaklığımı çıkarıp diğer yandan kendimi avutmaya çalışırken, rakamdan Melis'in geldiğini fark edemedim bile. Okulun en kuytu yerindeki bankıma oturmuştum. Evet artık burası benim yerimdi. Melis birden yanıma oturdu. Alışıldık bir durum değil tabii. Şimdiye kadar çoktan birileriyle tanışıp vıcık derecede samimi olmalıydı. Telofonda doğru müziği ararken
''Ne var?'' dedim tüm soğukluğumla. Melis ve benim aramdaki ilişki böyleydi işte. O hep beni ezmeye çalışırdı. Gereksiz yere rekabet ortamı yaratırdı. Bense yaptıklarını umursamaz ve rekabetlerine kanmazdım. Hiçbir yakınlık yoktu aramızda. Aynı evde yaşardık ama aramızda kilometreler vardı sanki. Bu bazen beni üzer hatta canımı çok sıkardı. Ama zamanla bunu boşvermeyi de öğrendim. Hayat böyleydi işte ; ya birşeyleri boşverecektiniz ya da onların sizi üzmesine izin. Her iki durumda da kendinizden birşeyler veriyorsunuz yani.
''Bir şey yok.'' dedi. Sesi hiç olmadığı kadar ezik ve çaresiz çıkmıştı. Her zaman bana laf vurmaya çalışan Melis gitmiş de yerine üvey annesinin onu dövdüğünü babasına söyleyemeyen küçük kız gelmişti sanki.
Başımı bu yaz kütüphanede çalışarak aldığım telefonundan kaldırıp yüzüne baktım. Ağlıyordu. İşte bu hiç alışık olduğum bir durum değildi. Canı yanmadığı, bir yerleri katılmadığı sürece ağlamazdı, Melis. Her ne kadar Sevmesen de içimde bir şeyler kıpırdandı. Tanrım lütfen bu kıpırdanma ishal belirtisi olsun. Ama hayır, derinlerde bir yerlerde, küf tutmuş olsa da bir vicdanım olduğunun belirtisiydi.
'' Neyin var?'' dedim. Sesim elimde olmadan ezik çıkmıştı. Tam dalga geçecek diye düşünürken ağladığını gizli tutmayı birakıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Yıkılmıştı. Yıkılmıştım. Melis bu değildi. Yavaşça sarıldım, ilk dokunuşumda ürperse de ben ona "Yanındayım'' diyince biraz olsun rahatladı.Ne? İyi teselli ederim mi dedim??
Yaklaşık bir dakika ağladıktan sonra ''Hiçkimseye anlatamıyorum. Hiçkimseyi tanımıyorum ve birilerine lazım. '' dedi. Elini sıkıp avutmaya çalışırken ''Dinlerim'' dedim.
''Çınar''
''Erkek arkadaşın olan mı, İzmir'deki komşu mu?? "
"Erkek arkadaşım olan dedikten sonra ufak bi ağlama krizi daha geçirdi.Sonunda
"Artık değil" diyebildi sadece. Evet, demek bitmişti. Hiç sevmezdim Çınar'ı. Davranışları yüzünden falan değil. Sohbetimiz bile yok. Ama yine de soğuk gelmişti bana. Her tarafında metal olan pîrsinklerin efendisi. Tamam o pirsinklerden çok istiyorum ama onda çok ürkütücü durmuştu. Esmer, yüzündeki umursamaz tavrı bir kenara bırakırsak hoş bir çocuk denebilirdi. Gülümsemek her insana yakışır çünkü. Benim gülümsemediğime bakmayın siz. Ben insanlarla iletişim kurmamak için somurtuyorum. Yani kısaca Çınar Melis'in tipi değildi. Garipdercede benim tipimdi :))) Melis ne bulurdu o çocuktan anlamazdım. Sanırım onun eski okuldaki popülaritesini seviyordu. Çınar'ın sevgilisi Melis olarak anılmaktan hoşlanıyordu. Ama artık eski okulda değildi ve popülaritesi sıfırın altındaydı. Ayrıca Çınar'dan ayrılmıştı. Oh, evet konu buydu değil mi.
"Ben...üzüldüm.Gerçekten üzgünüm eğer istediğin bir şey vars-"
"Aslında var.'' Avuçlarını açtığını ilk o zaman farkettim. Elinde boynundan hiç çıkarmadığı kolyesi vardı.
"O,yani Çınar Hafta sonu İstanbul'a gelecek. Bunu ona ben vermem.Sen verir misin?''
Normal şartlarda asla kabul etmezdim. Bugüne dek hiçbir sohbetin olmadığı bir çocuğa hele asla. Ama Melis'in bana ihtiyacı vardı ve biz kardeştik.
![](https://img.wattpad.com/cover/15189492-288-k469399.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ROCK DEĞİL;GRUNGE !!
RomanceRahat, çirkin kız Menda, hiçbir şeyi umusamaz. İkizini çok sever ama belli etmez. Onun için dünya sadece kulaklık ve grunge müzik gruplarından ibaret. Ama yeni bir şehir, İstanbul, yeni bir okul, yeni arkadaşlıklar . Tahmin ve tahammül edemeyeceği b...