Merhaba!
Bir öncelikle söylemem gereken birkaç şey var;
1. Bu hikaye dinlediğim bir şarkı ve bu aralar oldukça karamsar olan ruh halim sonucu ortaya çıktı.
2.Eğer kendinizce kötü bir dönem geçiriyorsanız okumayın lütfen. Ben yazarak rahatlayanlardanım ama aynı zamanda okuduklarımla da modum düşüyor, eğer öyleyseniz daha iyi bir gününüzde buluşalım lütfen.
3.Black Love/Stony hikayemden beni biliyor ve yeni bölüm eklemediğim için kızıyorsanız lütfen biraz daha bekleyin, kendimi onu yazabilecek kadar eğlenceli ve rahat hissetmiyorum.
4.Yazdıklarım oldukça sert oldu gibi geldi, eğer size de öyle geldiyse üzgünüm.
5. İsimden hiç emin değilim büyük ihtimalle yakın zamanda değişecek.Okumaya hala devam ediyorsanız iyi okumalar.
Gözlerimi aynadaki yansımama dikip derin bir nefes aldım. Bilinen görüntüme o kadar tersti ki yansımam, annemin ya da babamın odaya girmemesini umdum. Onların olmamı beklediği evlada her zamankinden daha uzaktım bu halimle.
Hızla masanın üstünde duran kapatıcıya uzandım ve gözümün altında uykusuzluktan oluşan morlukları kapattım. Küçük tüpü aldığım yere geri bırakırken üstümdeki tişörtü çıkarıp yere bıraktım. Aynaya arkamı dönüp başımı da o tarafa çevirdim. Parmaklarım sağ omzumun üzerinden başlayıp arkasına doğru uzanan morluğa hafifçe dokunmaya başlarken dişlerimi sıktım. Kendim yapmıştım bunu.
"Tony!" annemin sesi kulaklarıma geldiğinde parmaklarımı omzumdan çekip hızla dolabıma yürüdüm. Kapağı açıp arkasına geçtiğimde kapım açıldı.
"Ah, uyandın mı?" siyah bir tişörtü alıp üstüme geçirip kapağın arkasından çıktım. "Evet, giyiniyorum." gözlerini üstümde gezdirdi. "Gece yine geç mi yattın?" sol omzumu umursamazca silkerken mırıldandım. "Evet, biraz."
Gözlerindeki alışıldık öfke belirtileri oluşurken omzumu silktim ve ona arkamı dönerken konuştum. "Üstümü değiştiriyorum, çıkar mısın?" sinirli bir nefesi dudaklarının arasından bıraktığını duydum, sonra da kapı kapandı. Pijamamın altını çıkartıp pantolonumu giydim. Düğmelerimi kapatırken yeniden aynanın önüne yürüdüm.
İfadesiz gözlerimi aynaya diktim ve içimden üçe kadar saydım. 1. 2. 3. Alaycı gülümsemem yüzüme yayılırken beynimi her zamanki rolüme geçmesini bekledim. Tüm düşüncelerim, endişelerim ve korkularım zihnimde gün aydınlandığında girdikleri yere geri döndüler ve ben her zamanki bilindik Anthony Stark oldum. Hava karardığında ve yalnız kaldığımda bu halim midemi bulandırıyordu ama öbür türlüsünü yapacak kadar cesaretim de yoktu.
Rahat ayakkabılarımı giyip odamdan çıktım. Geniş koridoru geçerek modern merdivenlerden aşağı indim. Salondaki geniş yemek masası yine ailemle yapacağım küçük kahvaltı için hazırdı. Etrafta dolanan hizmetçilere bakmadan masadaki yerime yürüdüm. Babam gazetesinin arkasına gömülmüş şirketiyle ilgili olan haberleri her hecesine kadar okuyordu yine. Annem sakince kahvaltısını yapıyordu.
"Anthony." babam gazetesini indirdi ve bana dikti. "Evet." dedim uzanıp biraz reçeli tabağıma koyarken. "Okul müdürün çağırdı, bilmem gereken bir şey var mı?"
Küçük bir ekmek parçasının üstüne bıçağımla reçel sürerken mırıldandım. "Nereden bilebilirim? Beni değil seni aramış." Gazetesini katlayarak masanın kenarına koydu ve dirseklerini masaya dayayarak bana döndü. "Eğer bir kez daha çocukça davranışların yüzünden okula gidiyorsam bu defa kötü olur." gözlerimi ekmeğin üzerindeki vişne tanesine dikerek ekmek parçasını ağzıma atmadan önce konuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zararlı İlişkiler
FanficAU bir Stony hikayesidir. Tony Stark kendi içinde sorunları olan ve çözüm olarak kendine zarar veren biridir. Bir gün ailesiyle yaşadığı eve babasının eski bir arkadaşının oğlu olan Steve Rogers taşınır. Bundan sonrası iki genç adam içinde artık esk...