avucunun içine konup, uçmuş olan her serçeye kaldırıyorsun bardağını bu gece.
10'a kadar sayıyor, ciğerlerine dolup, soluk borunu yangın yerine çeviren boğuk havanın esiri oluyorsun.
süzülüyorsun yine, adlandıramadığın tüm o husursuzluklar ve bastırdığın çığlıklarının diyarında, aynı bir kuş gibi.
zihnimde akşamın nahoşluğu var, iliklerimin bile sızlamaktan bugün sabahlayacağını biliyorum.
bu yüzden bir bardak daha çıkarıyorum, biri bana, diğeri ise hâlâ varlığını istediğim, yokluğuna alışamadığım kendime.alışık olduğum yüzler, ezberlediğim ifadelerden bunalı benim gözlerim.
sınırlı kılınmışları aşmış, kendimi dahi sınırsızlaştırmış iken ne kadar da güzeldi benim bulutsuz hayal gücüm.
şimdi ise kara bulutlar ve fırtınalardan kurtulamıyor bedenim.
gerçeklerimi bile sahteleştiriyorum.dünüm, bugünüm, yarınım.
Tanrı durmadan kaderimi kopyala yapıştır yapıyormuş gibi hissederken bile ümitsiz davranmamı istemiyor bir yanım.
farklılıklar seni sen yaparsa, belki sonu da en çok sana yaklaştırır.
yolumdan şaşma gibi bir seçenek önüme konulmamış ise bu yolu kendim yaratacağım.
her gece baş ucuma konmuş meleklerim, günahlarımın buharlaşıp kendi evrenimin atmosferine karışmasına tanıklık ediyor iken bakışlarımı keskinleştirip, içimdeki yamaları dikeceğim.
ve biliyor musun, tüm bunları tekrarlamaya devam edeceğim.
benim acılarım, senin biliminin bir parçası olacak.
parmaklarının yetmeyeceği sancılara sahip olsam bile bu her gün daha da çoğalıp, kendini yenilemeye devam edecek.çünkü bu kendi sancı döngümün bir parçası iken, kendimi bozup, baştan yapamam.
-
kısa ve midelerinizin yanı sıra akıl bulandıran bir bölüm olduğu için affınıza sığınıyorum
açıkçası şu aralar ne yazsam sonu silmek ile bitiyor
bugüne kadar yazdıklarımı okumanız beni çok mutlu etti ve etmeye de devam ediyor
cidden teşekkür ederim