Boyun Eğmez

764 39 7
                                    


Weedon Scott, "Hiç faydası yok," dedi.

Kulübesinin merdivenine oturmuş, kendisi gibi umutsuzlukla omuzlarını silken köpek sürücüsüne bakıyordu.

İkisi de kızak köpeklerinin üzerine atılmak için sonuna kadar gerdiği zincirinin ucunda tüylerini kabartıp bütün şiddetiyle hırlayıp duran Beyaz Diş'e baktılar. Kızak köpekleri, Matt'ten çeşitli dersler alınca ki söz konusu dersler kısa ve kalın bir sopa yardımıyla verilmişti, Beyaz Diş'i rahat bırakmayı öğrenmişler ve ancak o zaman belli bir uzaklıkta yatarak onun varlığını göz ardı etmeye başlamışlardı.

Weedon Scott, "Bu bir kurt ve evcilleşmemiş," diye vardığı sonucu açıkladı.

Matt ise, "Dur bakalım, bunun böyle olduğunu bilmiyorum," diye itiraz etti. "Belki de içinde tahmin ettiğimizden çok daha fazla köpeklik vardır. Emin olduğum tek şey var ve bunu kabul etmek zorundayız."

Sonra durup gizli bir şeye işaret edermişçesine başını
Mousehide Dağı'na doğru salladı.

Scott hemen, "Bildiğin bir şey varsa ağzından kerpetenle almayalım," dedikten sonra belli bir süre bekledi. "Dökül bakalım, neymiş."

Köpek sürücüsü başparmağıyla arkasındaki Beyaz Diş'i işaret etti.

"İster köpek olsun, ister kurt bir şey değişmez. Evcilleşmiş bu."

"Hadi canım!"

"Evet, öyle. Hatta koşuma bile sokmuşlar. Şuraya iyice baksana. Göğsündeki şu boydan boya izleri görüyor musun?"

"Haklısın Matt. Demek Güzel Smith onu almadan önce kızak köpeğiymiş."

"Ve tekrar kızağa çekilmemesi için hiçbir sebep yok."

Scott, hevesle, "Hakikaten böyle mi düşünüyorsun?" diye sordu ama hemen sonra başını olmaz anlamında sallayarak, "İki haftadır bizimle birlikte ve gördüğümüz tek şey, şu anda her zamankinden çok daha yabani olduğu."

Matt, "Ona bir şans ver," tavsiyesinde bulundu. "Bir süreliğine serbest bırak."

Beriki ona kuşkucu gözlerle bakıyordu.

"Tabii," diye devam etti Matt, "daha önce de bunu denediğini biliyorum ama o zaman eline sopanı almamıştın".

"Bir de sen dene o halde."

Köpek sürücüsü sopasını eline alıp zincirine bağlı duran Beyaz Diş'e doğru gitti. Kafesteki bir aslan, eğiticisinin kırbacını nasıl izlerse Beyaz Diş de sopayı öyle izliyordu.

Matt, "Görüyor musun, gözleri sopanın üzerinde," dedi. "Bu iyiye işaret. Hiç de aptal değil. Demek elimde bu sopa olduğu sürece bana bir şey yapmayacak. Öyle salakça bir çılgınlığı da yok, kesin."

Adamın eli boynuna yaklaştıkça Beyaz Diş tüylerini kabartarak hırladı ve yere çömeldi. Bir yandan yaklaşan ele bakarken bir yandan da tehdit edici biçimde tepesinde duran öteki eldeki sopayı gözetim altında tutmaya çalışıyordu. Matt zincirin ucunu Beyaz Diş'in tasmasından çıkarıp geriledi.

Beyaz Diş, özgür olduğunu güçlükle hissedebildi. Güzel Smith'in eline geçeli aylar olmuştu ve bütün bu zaman zarfında köpeklerle dövüşmesi için serbest bırakılması dışında böylesi bir özgürlük anı hatırlamıyordu. Dövüş biter bitmez de tekrar hapsedilirdi.

Şimdi bu özgürlüğü ne yapacağını bilemiyordu. Kim bilir tanrılar ona daha ne tür yeni şeytanlıklar hazırlıyordu. Büyük bir ihtiyatla, her an saldırıya uğramaya hazır olarak yavaşça yürüdü. Ne yapacağını bilemedi, öylesine emsalsiz bir durumdu. Kendisini izleyen iki tanrıdan uzak durmak gibi bir önlem alarak dikkatle kulübenin köşesine doğru yürüdü. Hiçbir şey olmamıştı. Kafasının karıştığı açıkça görülüyordu, tekrar geri geldi ve üç-dört metre uzakta durarak niyetlerini anlamak istercesine iki adama baktı.

Beyaz DişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin