Tanrının Ülkesi

605 37 0
                                    


Beyaz Diş, zaten doğası gereği uyum sağlayabilen bir kurttu. Bunun yanında çok seyahat etmişliği vardı ve uyum sağlamanın anlamını ve gereğini iyi bilirdi. Burada, Yargıç Scott'ın malikânesi Sierra Vista'da da hemen kendini evindeymiş gibi hissetmeye başladı. Artık köpeklerle ciddi bir sorun yaşamıyordu. Bu köpekler Güney Toprakları tanrılarının âdetlerini kendinden daha iyi bilen hayvanlardı ve Beyaz Diş tanrılarla beraber eve girdiği an, onların gözünde belli bir yer edinmişti. Evet, o bir kurttu ve daha önce benzerini görmemişlerdi ama onun oradaki varlığını tanrılar kabul etmişse tanrıların köpeklerinin de bunu sineye çekmekten başka yapacak şeyi kalmıyordu.

Dick, formalite icabı birkaç diklenmeden sonra, onun sahibine ait bina ve arazilere dahil bir varlık olduğunu kabul etmek zorunda kalmıştı, ister istemez. Dick'in bu tavrından sonra iyi arkadaş olabilirlerdi ama Beyaz Diş, arkadaşlık etmeye uygun değildi. Köpeklerden bütün istediği, kendini yalnız bırakmalarıydı. Bütün hayatı boyunca kendi türünden uzak durmuştu ve mesafesini yine korumak istiyordu. Dick'in açılımları onu rahatsız edince hırlayıp uzaklaştırdı kendinden. Kuzeyde, sahibinin köpeğine dokunmaması gerektiğini öğrenmişti ve bu dersi şimdi de unutmuyordu. Ama mahremiyetini ve inzivaya çekilme hakkını koruma konusunda ısrarlıydı ve Dick'i öylesine görmezden geldi ki bu iyi yürekli hayvancağız da sonunda pes edip ahırın oradaki at bağlama kazığı kadar bile ilgi göstermez oldu ona.

Ama Collie ile işler böyle yürümedi. O Beyaz Diş'i, tanrıların emri nedeniyle kabul etmişti ama hiçbir şekilde ona huzur vereceği anlamına gelmezdi bu. Beyaz Diş ile atalarının o anda ve geçmişte ona ve atalarına karşı işlediği sayısız suçun hatırası, varlığına kazınmıştı. Basılıp yağmalanmış ağıllar bir günde de unutulamazdı, bir nesilde de. Bütün bunlar Collie'yi, sürekli misilleme yapmaya dürtüyordu. Beyaz Diş'in varlığına izin veren tanrıların yüzüne karşı herhangi bir şey yapamıyordu ama onun hayatını küçük yöntemlerle çekilmez kılmasını engellemiyordu bu durum. Aralarındaki kan davası asırlardır sürüyordu ve Collie, onun bu kini sürekli hatırlamasını sağlayacaktı.

Collie, Beyaz Diş'e musallat olup ona kötü muamele ederken cinsiyet avantajını da kullanıyordu. Collie'nin ısrarı Beyaz Diş'in onu görmezden gelmesine engel olurken, kurt içgüdüleri de ona saldırmasını önlüyordu. Collie saldırınca kalın kürküyle korunmuş omzunu onun keskin dişlerine teslim ediyor, dimdik ve azametli, yürüyerek uzaklaşıyordu oradan. Kimi zaman üzerine fazlaca geldiğinde, omzunu ona sunup başını öteye çevirerek etrafında daireler çizmeye mecbur kalıyor, öbür yana dönmüş suratında ve bakışlarında sabırlı ve bıkkın bir ifade göze çarpıyordu. Bazen de kaba etlerine gelen bir ısırık, geri çekilişinin çok daha hızlı olmasını zorunlu hale getirerek azametten eser bırakmıyordu. Ama genel olarak itibarını ve ağırbaşlı halini koruyabiliyordu. Mümkün olduğunca Collie'yi görmezden geliyor ve onun yoluna çıkmamaya özen gösteriyordu. Onun geldiğini görür veya duyarsa kalkıp oradan uzaklaşıyordu.

Başka konularda da Beyaz Diş'in öğrenmesi gereken bir sürü şey vardı. Sierra Vista'nın karmaşık meselelerine bakılırsa, Kuzey Topraklarındaki hayat çok daha yalındı. Öncelikle, sahibinin ailesini tanıması gerekiyordu. Aslında buna hazırlıklı sayılırdı. Mitsah ve Kloo-kooch, nasıl Boz Kunduz'a aitlerse, onun ekmeğini, onu ateşini, onun battaniyesini paylaşıyorlarsa, şimdi Sierra Vista'da ev ve içindeki tüm sakinler de sevgili sahibine aitti.

Ama bu ikisi arasında hem çok az ayrım, hem de çok büyük farklılıklar vardı. Bir kere Sierra Vista, Boz Kunduz'un çadırından çok daha büyüktü. Dikkate alınması gereken bir sürü insan vardı. Yargıç Scott vardı, karısı vardı. Sahibinin kız kardeşleri, Beth ile Mary vardı. Sonra yine efendisinin karısı Alice ile dört ile altı yaşlarındaki çocukları Weedon ile Maud vardı. Ne tüm bu insanları, ne de aralarında olan ve hiçbir zaman bilmediği, bilemeyeceği kan bağını, akrabalığı ona anlatmanın bir yolu vardı. Yine de kısa süre içinde anladı ki onların hepsi sahibine aittir. Sonra gözlemleyerek, herhangi bir fırsat çıktığında bunu değerlendirerek, hareketleri, konuşmaları, seslerindeki tonlamaları inceleyerek bu insanların her birinin sahibiyle olan yakınlığını ve onun sevgisine mazhar olma derecesini yavaş yavaş öğrendi. Ve onlara, ortaya çıkan bu standarda göre davrandı. Bir kişinin sahibinin gözündeki değeri neyse, o da aynı değeri veriyor; sahibince değerli olan şeyleri bağrına basıp özenle koruyordu.

Beyaz DişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin