Yirmi iki.

146 11 2
                                    

Uzun, uçuş uçuş pudra pembesi, dekolteli ve etek uçları minik taşlarla süslü elbisesinin kalın askılarını düzeltip, aynada ki yansımasına baktı Miray.
Sarı saçlarına sadece maşa yaptırmış ve olabildiğince doğal bırakmıştı. Gözlerini öne çıkaran bir makyaj tercih etmişti.

Teni hem makyajın hem de az sonra Boran ile evlilik yolunda atacakları ilk adım olan yüzük töreninin etkisiyle pespembeydi. Elbisesinin eteklerini sol eliyle hafifçe yukarı toplarken penceresinin önüne gidip perdeyi hafifçe araladı.

Sımsıcak bir Haziran günüydü, geçen hafta aileleri tanışmış, söz tarihini belirlemişlerdi. Genç kadın tanışma yemeğin de annesi ve Bahar hanımın tatlı atışmalarını hatırlayınca bir tebessüm yerleşti yüzüne zaten günlerdir böyle aptal bir sırıtış ile geziyordu.

Burak'ta yavaş yavaş kendini toparlıyordu. İçinde ki acı azalmaya yüz tutsada, kendisini dış dünyaya kapatmaya devam ediyordu. Derin bir soluk aldi genç kadın. Izmire gelir gelmez önce Burak'ın yanına gitmişti. Bu kadar mutlu bir zamanında yanında olmasını istiyordu. Evet belki bencillikti yaptığı ancak gözünün önünde eriyip giden arkadaşına hayata tutunmak için yeni bir yol aralamalıydı. Ve bunuda en iyi bildiği şekilde yapmalıydı.

"Flashback"

Kilidi çevirip kapıyı açtı Miray, aslında 3 gün önce geldiği ve ezbere bildigi eve girerken tedirgindi. Burak ile son görüşmeleri o kadar kötü geçmişti ki. Burak'ın onu evden kovarken fırlattığı ve  duvara çarpıp paramparça olan  için de ikisinin resimi olan çerçevenin parcalari aklına geldi. Iceriden gelen yoğun koku genzini yakıp öksürmesene neden oldu. Kapıyı kapatırken cevapsız kalacağını bile bile seslendi.

"Burak, ben geldim canım."

Tamda tahmin ettiği gibi sesi boşlukta süzülüp kayboldu. Birkaç saniye bekledi. Uzun koridoru ilerleyip odanın kapısını çaldı. Ancak yine sesizlik hakimdi. Birkez daha kapıyı tıklattı ve seslendi.

"Burak kapıyı açıyorum."

Kısa bir bekleyiş ardından krem rengi oymalı, camsız kapıyı açtı. Kapının açılmasıyla beraber gördüğü manzara genç kadını dehşete düşürdü.  Sadece birkaç gün önce geldiği odayı tanıyamadı. Dudakları hayretle aralanırken, gözleri ile tüm odayı taradı.

Oda savaş alanı gibiydi her yerde kırık cam parçaları, paramparça edilip savrulmuş resimler, sımsıkı kapalı pencereler ve perdeler, ağır bir alkol kokusu ve ona eşlik eden havasızlık...

Miray yatakta kıpırdamadan yatan arkadaşına cam kırıklarını en hızlı şekilde aşıp nasıl gidebileceğini hesaplıyordu.
Birkaç ufak zıplama hamlesi ile Burak'ın yanına ulaştı ve panik içinde seslendi.

"Burak, iyi misin? Ses ver bana burak."

Minik beyaz elleri ile genç adamı omuzlarından sertçe sarsarak sorusunu yineledi.

KORKAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin