Ufak Bir Anı

3 0 0
                                    

Uzun bir aradan sonra yine satranca merak sarmıştım .Yaklaşık bir iki ay kadar sabah akşam demeden oynayıp, arkadaşlarımla bol bol alıştırmalar yapıyordum . Bir de o aralar şansıma il birinciliği turnuvası kayıtları başlamıştı . Hemen lisansımı yenileyip turnuvaya kaydımı yaptırdım.

On gün sonra turnuva başladı .Turnuva yerine varmış , listelerin açıklanmasını bekliyordum . Uzun zamandır turnuvalara katılmadığımdan kuralları da unutmuştum . Orada daha önceki turnuvalardan tanıdığım birinden yardım istedim , sağ olsun o da yardımcı olup bilgilendirdi. Listeler asılmıştı.Listeye baktığımda bir de rakibimin kim olduğunu göreyim. Küçüklüğümde tanıdığım bir isim. Üstelik çok iyi tanıdığım biriydi. ilkokula giderken yeni yeni satranç oynamayı öğrendigim vakitlerde satranç öğretmenimiz, bizim daha iyi öğrenmemiz için ilimizde bulunan bir satranç merkezine gidip orada oyunumuzu geliştirebileceğimizi söylemişti.

Velhasıl kelam o satranç merkezinde çalışan bir abi vardı. Sağ olsun sürekli bizimle ilgilenirdi. Bu ilgisi de bizim arkadaşlarla sürekli o merkeze gidip orada vakit geçirip satranç oynama becerimizi geliştirme imkanı sağlıyordu. Hani bir çok hamleyi ve iyi oynamayı onun sayesinde öğrenmiştik diyebilirim. Belki hocamızdan öğrenemediğimizi o abiden öğrenmiştik .

Şimdi gel gelelim turnuvaya ,şansıma ilk rakibim olarak da o abi gelmişti.Tabi beni birden heyecan ve korku sarmıştı. Öyle ki o anda kendimi direkt mağlup saydım . Ne de olsa bana satrancı öğreten öğretmendi . Gelir gelmez el sıkıştıktan sonra masalara oturduk.Tabi bekletmeden kendimi tanıtmaya başladım . Niye kendini tanıttın diye sormayın aradan yaklaşık 12 seneden fazla geçmiş ben büyümüş kocaman bir genç olmuştum tanıması imkansıza yakındı.

Oturduktan sonra ilk konuşmamız şöyle oldu " Ben küçükken sizin çalıştığınız satranç merkezine uğruyordum arkadaşlarımla. Hatta bir çok hamleyi sizden öğrendim oynamayı bile sizden öğrendim diyebilirim.Isterseniz oynamayalım ben yenilgiyi kabul edeyim hiç yorulmamıza gerek yok Hocam"
Diye teklifte bulundum .

Eski bir öğrencisi olduğumu duyduğuna sevindiği belliydi . Fakat daha sonra
bana dönüp "Ben şayet sana satrancı öğretmişsem ,asla oynamadan yenilgiyi kabul etmemeni de söylemişimdir . Otur mücadeleni et yenilirsen bile mücadele ederek yenil ." dedi.

Ve hakemin komutuyla oyuna başladık .
Sanırım söylediklerimden ötürü hocam beni küçümseyecek olacak ki başlarken rahat ve düşünmeden hamlelerini yaptığını fark ettim . Durumun böyle olduğunu görünce durup biraz düşünmeye başladım .Sanırım istemeden bile olsa bir tuzak hazırladığımı fark ettim ve bu tuzağın devam etmesi gerektiğini görünce ,bende birkaç taşımı daha feda etmem gerektiğini anladım.

Feda ettim de tabi bu onun beni yeneceği fikrini daha da pekiştirdi . Fakat unuttuğu bir şey vardı ben ona taşlarımı verirken pozisyon üstünlüğünü elime geçirmeye çalışıyordum . Ve nitekim bunu başardım . Fakat hala durumun ciddiyetinin farkında değildi. Ben ona bakıp gülümsüyordum.O ise gülümsememi yenileceğime ve oyunu vereceğime dünden razıymışım gibi algılıyordu. Bilinçsizce hazırladığım tuzağımı çok iyi bir şekilde devam ettiriyordum . O beni yenmeye hazır olurken ,yenilmeye hazırlandığının farkında bile değildi .

Son hamlelere yaklaşmıştık ki taş üstünlüğü hala hocamdaydı ama pozisyon üstünlüğü ise hala bendeydi . Son hamle ile veziri uzaklaştırmam gerektiğini düşündüm . Biraz düşünmek için masadan kalkıp sigara içmek için bahçeye çıktım . Tabi bu geçen süre oyun süremden geçiyordu.Hemen ardımdan rakibim olan hocam da benimle sigara içmeye geldi . Aramızda yine konuşmalara geçti. Tabi başladı oyunda yaptığım hataları sıralamaya ." Sen çok bedava taş kaybettin bana . Tamam yenilgiyi kabul ediyorsun fakat bu kadar da umutsuzca oynama . "Diye uyarılarda bulunuyordu. Ben ise haklısınız hocam diye tebessüm ederek onaylıyordum. O bunları söylerken bu oyunu kazanacağımı yavaştan yavaştan anlıyordum . Tabi büyük bir hata veya aksilik olmazsa .

Hamlemi düşündüm rakibimden bir dakika önce geldiğimden hamlemi yaptım be bir taşımı daha yem olarak verdim . Hamlemi yaptıktan sonra rakibim geldiğinde yaptığım hamlemi söyleyip ,hamlesini yapmasını rica ettim . Rakibim bu sefer verdiğim yemi bu kadar basit vereceğimi düşünmediğinden olacak ki bu sefer düşündü . Fakat o kadar rahattıydı ki kazanacağından ne de olsa taşlarının çoğunluğu ve taş üstünlüğü kendisinde olduğundan düşünmesi ya üç dakika vardı ya da yoktu .

Vezirini oynatıp sözde bedava verdiğim taşı da aldı . Alır almaz öyle bir gülümsedim ki hoca şaşırdı . "Ne oldu oğlum neye gülümsüyorsun. "Diye manalı manalı bana baktı . Ben biraz duraksadım daha sonra hocama dönerek "Hocam boynuz kulağı geçmişte haberiniz yok. "
Hocanın şaşkınlığı arttı ve tedirginlikle taşlarına baktı . Bakar bakmaz ben hamlemi yapıp "ŞAH VE MAT hocam, geçmiş olsun"dedim. Hocanın şaşkınlığı bir kat daha artmıştı ."Ben bu tuzağı nasıl fark etmedim . "diyerek elini uzatıp "Tebrik ederim Mehmet . Güzel bir oyundu.Gerçekten boynuz kulağı geçmiş haberim yokmuş ama beni güzel oyuna getirdin . Ben o taşları bedava verdiğini düşünürken, sen beni tuzağına çekmişsin helal olsun be sana . "Diye gülümsedi. Işte bu da benim güzel anılarımdan biriydi.Bu oyunda ders aldığım o kadar şey oldu ki hepsini yazmak istedim.

1-Asla rakibinizi küçümsemeyin ve hafife almayın .
2- Hayatta bazı aksilikler olabilir fakat unutmayın bunlar bir süre sonra işinize yarayabilir .
3- Asla düşünmeden hareket etmeyin
4-Karşınıza ummadık zamanda beklemediğiniz fırsatlar çıkabilir . Bunları hepsi olmasada bir kısmını değerlendirmeye çalışın .
5-Bazen amacınıza ulaşmak için bazı şeyleri feda etmeniz gerektiğini unutmayın .
6-Kendinize güvenin .
7-Bu en önemlisi asla ama asla mücadele etmeden pes etmeyin .

Aşk Tekerrür eder Mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin