#1 Kaçış

1K 12 6
                                    

Soğuk. Fazla soğuk.

Hissedebildiğim tek şey. Şubat adeta kendisine verilen görevi büyük bir zevkle yerine getiriyor. İstanbul'un kanser edici trafiğinde milim milim ilerleyen arabamla kızımı okuldan almak için sanki savaş veriyorum. Bu şehir artık kendine kalabalık'tan daha farklı bir sıfat bulmalı. Hayır yürüyerek gitseydim şimdiye kesinlikle oraya varmış olurdum.

Donarak ölmüş vaziyette tabii.

On beş dakika daha bu işkenceyi çektikten sonra okula vardım.

"Bu dondurucu soğukta sadece o kırmızı hırkayla tüm günü geçirdiğine inanamıyorum."

"Üşümedim."

"Soğuktan o üstündeki hırkayla aynı renk olan yanakların olmasaydı daha inandırıcı olabilirdin."

Karşılıklı gülüşmelerimizi ve laf sokuşlarımızı bitirdikten sonra yola koyulduk. Daha eve gidip eşyalarımızı aldıktan sonra Bursa'ya yola çıkıcaktık. Eylül hem anneannesiyle özlem gidericek hem de yarıyıl tatilini orda geçirmiş olucaktı.

Hafif müziğimiz ve benim bu tatil hakkındaki düşüncelerim tiz bir çığlıkla aniden son buldu.

Eylül' ün çığlığı.

"Anne dikkat et!!"

Sonrası karanlık.Kapkaranlık.

Birileri konuşuyor olmalı, ama kimse yok. Siyah, görseydi eğer karanlığımı utanırdı. Öyle bir karanlık. Çaresizim. Uçurumun kenarında Eylül' ü arıyorum.

Boğazımı yırtarcasına bağırıyorum

Beni duyabilsin diye

Sonra sadece nefesim duyulacak kadar susuyorum

Onu duyabiliyim diye

'Anne yalvarırım kurtar beni' diye bir fısıltı duyuyorum, hemen arkama dönüyorum.

Kimse yok.

Avazım çıktığı kadar bağırıyorum son bir kez daha

"Eylül nerdesin!"

"Hanımefendi uyanın, sadece bir kabus görüyorsunuz! Beni duyabiliyor musunuz!!"

"Yardım çağırın"

"411 numaralı odaya çok acil sakinleştirici!!"

Onlarca meraklı göz. Gözlerimi açabildiğimde görebildiğim tek manzara. Hepsi bana bakıyor. Şaşırmış insanlar.

"Korkulacak bir şey yok hanımefendi. Kötü bir trafik kazası geçirdiniz ama hastanedesiniz ve hayati tehlikeniz bile yok çok şanslısınız."

Karşımdaki hemşirenin dediklerini duyuyorum. Tam anladığım söylenemez. Tek merakım kızım. İnsanlar neden ondan bahsetmiyorlar? Kızıma bir şey mi oldu? Hangi odada yatıyor, onun hayati tehlikesi var mı? Allah' ım bunca soru varken neden hemşire hala benden bahsediyor? Tam bağırıcam ama olmuyor. Terliyorum, çok fazla terliyorum. Neden konuşamadığım hakkında hiçbir fikrim yok. Ağzımı açamıyorum. Yoksa tekrar mı kabus görüyorum. Ama hayır, olamaz. Fazla gerçekçi. Tam ağzımı tekrar açmaya yeltenicem ki kararıyor her yer.

Ve kapanıyor gözlerim.

Uyandığımda oda karanlıktı. Tıpkı kabusum gibi. Boğulucak gibi hissediyorum. Muhtemelen gece yarısıydı. Serumumun bitmiş olduğunu gördüm. Kimbilir kaç saattir baygınım. Beynim aniden zonkladı. Sanki aklıma bir şeyi getirmek ister gibi.

Eylül!

Serumu kolumdan ani bir hareketle çekip atıyorum. Uzun koridordaki bütün odalara girip çıkıyorum.

KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin