Bölüm 9: Senfoni Geçiti

1.8K 210 682
                                    

Arkamı döndüğümde İngiliz askerleri bir köşede duruyor, gemiden kurtardıklarımız bir köşede duruyordu. Herkesin dikkatini çekmek için güvertenin kenarında ki tahtaya çıkıp düşmemek için halata tutundum ve ''Şimdi size bir şans veriyorum. Mürettebatımın bir parçası olup benim ve dostlarımla beraber savaşmayı mı seçeceksiniz, yoksa gidecek misiniz?'' diye sorduğumda kurtardığımız tüm adamlar katılmaktan yana oldukları belli olan sesler çıkartıyordu.

Gülümseyerek İngiliz askerlerine döndüğümde kaşlarımı kaldırıp ''Peki ya siz? Bize katılmak ister misiniz? Eğer bize katılırsanız size zarar vermeyiz. Bizden birisi olursunuz. Ama katılmak istemezseniz, sizi gönderirim. Sizi öldürmeyeceğim.'' dedim.

İçlerinden birisi tükürürcesine ''Sana nasıl inanacağız?'' diye bağırdığında ona döndüm ve elimi sallayarak ''Nasıl mı? Her korsanın bir saygınlığı vardır, asker. Bunu herkes bilir. Ben size savaş başlamadan önce teslim olursanız zarar vermeyeceğimi söyledim. Ve bir korsan verdiği sözün arkasındadır.'' dedim. Bir süre sessizce beklendiğinde bir tanesi öfkeyle haykırırcasına  ''Kadınların gemiye uğursuzluk getirdiği gerçeği ne olacak? bunu herkes çok iyi bilir! Kadınların bindiği her gemi batmaya mahkum! Hepiniz öleceksiniz! Hepiniz!'' diye bağırmıştı. 

Bir anda az önce kurtardığımız adamlar da ''Evet. Bu doğru! Kadınla uğursuzluk getirir!'' diye bağırdığı zaman Bayek hızla ''Ne saçmalıyorsunuz? O kadın uğursuzluk getirir dediğiniz bu geminin kaptanı! Ve sizi o kurtardı.'' diye bağırmıştı. 

Sinirle ayağımı yere vurarak ''Ben kimseyi zorlamıyorum! Bu aptal düşünceyle gemime binenler hemen şimdi gemimi terk etsin. Ben kimseyi zorlamıyorum. Ama unutmayın ki sizi rehin alıp, sizi idama götüren bu askerlerin attıkları lafların arkasına geçmek sizin için bile aşağılık bir davranış. Ben bu askerleri yakalayıp sizi kurtaran ve size yeniden hayatınıza devam etmek için şans veren birisiyim. Eğer onların tarafındaysanız şimdi konuşun yoksa bir dahaki sefere size şans vermeyeceğim.'' dedim. 

Bir sessizlik olduğunda ''İyi. Şimdi. Mahmud şu İngilizlerin paçavralarını yak ve gemiyi ateşe ver.'' dediğimde Mahmud hızla İngiliz askerlerin üstünde ki kıyafetlere yönelmişti. Üstlerinde ki kıyafetleri teker teker çıkartırken askerlere yeniden bakıp ''Size tekrar ediyorum. Benim mürettebatıma katılmak ister misiniz? Eğer kabul ederseniz size hiçbir şekilde dışlanmayacaksınız. Bizden birisi olacaksınız.'' dediğimde birbirlerine bakan birkaç kişiyi görmüştüm. Fakat hepsinin bakışı en sonunda yüzbaşına dönüyordu.

Sessiz bir bekleyişin ardından Mahmud gemiye yaktığı paçavraları attığında gemi hızla alev almıştı.  yanan gemiye bakarken ''Şimdi sıra İngiliz'lerde.'' dediğimde birkaç kişinin gerilen yüzünü görmüştüm. Bir tanesi dayanamayarak hızla ''Bizi öldürmeyeceğini söyledin!'' dediği zaman ona bakarak ''Öldürmekten bahseden de kim? Ian, Mahmud ve Behram. Sandalları indirin. İngiliz askerlerine küçük bir tekne turu yaptıracağız.'' dediğimde hiç beklemeden sandallara koşmuşlardı. Güvertenin yanına bağlı olan üç sandalı güvertenin hizasına çıkarttıktan sonra İngiliz askerlerine yeniden baktım ve ''Size son kez söylüyorum. Bize katılmak isteyenler şimdi desin. Yoksa denizde baş başa romantik anlar yaşarsınız.'' dediğimde gergin bir bekleyişin ardından bir tanesi hızla ''Ben! Ben size katılırım.'' demişti. 

Tüm başlar sesin geldiği yöne döndüğünde otuzlarının başında bir adam olduğunu görmüştüm. Pek bir sıra dışı görünüşü yoktu. Günlük hayatta görsem muhtemelen umursamazdım.  

Başımı sallayarak ''Adın ne?'' diye sordum. Adam tereddütle bir bana bir de yüzbaşına baktıktan sonra ''Luis.'' dediğinde yüzbaşı öfkeyle ''Seni şerefsiz! Korkak şerefsiz!'' demişti. Elimi sallayarak ''''Luis'i çözün.'' dediğimde Bayek Mahmud'tan bir bıçak aldı ve bağlı olduğu ipi kesti. 

Notata: Korsanların YükselişiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin