Bölüm 25: Su Kayağında ki Eğlenceli Randevu

1.8K 191 279
                                    

Herkese merhaba! Bu bölüm tam tamına 4101 kelime oldu! Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar. 

@Edanur_Fidan (ismini doğru yazmışımdır inşallah) ve @88HCE88 senin için bu bölüm. 😍

Ben hayretle ejderha Smaug'un kırdığı devasa deliğe bakarken mağara girişinden Behram'ın sesi duyulmuştu. Endişeli bir şekilde ''Anoc! Anoc iyi misin! Anoc!'' diye bağırıp, elinde ki meşaleyi sağa sola sallayıp etrafa bakınıyordu. Ona doğru dönüp el sallayıp ''Buradayım.'' dediğimde beni görmüş olacak ki yanıma doğru koşup tam önümde nefes nefese durup ''İyi misin? Dışarıdayken çığlığını duydum ve bir an rüyanda gördüğünü söylediğin şeyin saldırısına uğradığını sandım.'' demesiyle elinde ki meşaleyi yere atıp ellerimi sıkıca tutmuştu. 

Ellerine bir süre kıpırdamadan baktıktan sonra başımı kaldırıp ona baktım. Kaşlarını çatmış, benden bir cevap bekliyordu. Başımı sallayıp ''Ben iyiyim.'' dediğimde rahatlamış gibi sesli bir nefes verdikten sonra ''Senin için endişelendim.'' diyerek hiç beklemediğim anda ellerini sırtıma atıp beni kendine çekip sarıldı. 

Şaşkınlıkla gözlerimi açıp ona bakmaya çalıştığımda ''Seni bir daha yalnız bırakmayacağım. Özellikle yamyam bitkilerin ve ejderhaların olduğu bir adada.'' dediğinde gülüp onu iterek ''Kendimi koruyabilirim.'' deyip omzuma yumuşak bir şekilde vurup ''Biliyorum.'' demişti. 

Aniden arkamda bir şey görmüş gibi sıçrayarak ''Aman Tanrım! Yumurta! Altın yumurtayı bulmuşsun.'' deyip yumurtaya yaklaştığında arkamı döndüm. Yumurta görüş açıma girince bir an zaman sanki tekrar donmuştu. Başarmıştım. Yumurtayı bulmuştum. Ve artık benimdi.

Behram başında ki tacı dik tutmaya çalışarak ''Diğerlerini çağırayım da yumurtayı taşıyacak bir şeyler yapalım.'' dedikten sonra yeniden mağaraya koştuğu zaman yumurtayla baş başa kalmıştım. 

Yumurtaya bakmamak için arkamı dönüp ileride ki yığınla duran altınlara doğru yaklaştığımda bir fısıltı duymuştum. Bir an mağara tavanından aşağı düşen damlacıklar, fareler ve diğer tüm sesler kesildiğinde fısıltı yeniden duyulmuştu. 

''A...noc.''

''A'' harfini uzatıyor, ''noc'' derken kıkırdıyordu. Yutkunup yavaşça arkamı döndüğümde gözümün görebildiği tek şey yumurtaydı. Derin bir nefes alıp yumurtaya doğru yaklaştığımda fısıltılar giderek artıyor ve anlaşılabilir oluyordu. 

''Sonunda... Özgürüm... Bin yıl... Seni bekledim... Artık... Kavuşmanın zamanı... Anoc.''

Yumurtanın tam önünde durduğumda yere çömelip yavaşça elimi kaldırdım. Yumurtaya, lanetlendiğim elimi uzattığım zaman sanki zaman tamamen durmuştu.  Sonunda rüyalarıma girdiği günden beri ona dokunmak için kıvranmalarım son bulup, elim yumurtanın pürüzsüz yüzeyine dokunduğu zaman bir sıcaklık hissetmiştim. Oldukça sıcak bir şeye dokunuyormuşum gibi elimin altında ki ısı beni rahatsız etse de elimi çekmeden beklemeye başladım. 

Elimin altında sanki kalp atışına benzeyen hafif kıpırtıyı fark ettiğimde nefesimi tutmuştum. Yumurta yaşıyordu. 

Dudaklarım aralandığında sanki bunu söylemem gerekiyormuş gibi sesler çıkmaya başlamıştı. Hayır bildiğim sözcükler değildi ve muhtemelen anlamları yoktu. Çünkü bazı sözcüklerin sesli harflerini o kadar uzatıyor, o kadar genizden gelerek söylüyordum ki bunu normal bir insan konuşamaz ya da anlayamazdı.

Sonunda konuştuğum dil her ne ise son bulunca bir an mağaranın içinde bir ısı patlaması yaşanmıştı ve merkezi yumurtaydı. Yumurta bir an sonuna kadar parladığında etrafımızda bir şeylerin hareket ettiğini görmüştüm. Onlarca insan, etrafımızda dans ederken, bulunduğum yerin hemen yanında yakılmış bir kamp ateşi görmüştüm. 

Notata: Korsanların YükselişiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin