Sen kimsin?

780 65 12
                                    

YAPRAK

Korkuyorum.

Korkuyorum.

Korkuyorum.

Adımı hatırlayamıyorum. Karşımda bir pencere var. Eskimiş ahşaptan. Boyaları dökülmüş. Camının kör yansımasında birini görüyorum. Sanırım o benim.

Canım yanıyor. Ellerimi hissetmiyorum. Sanırım ellerim bağlı. Ben kımıldandıkça eskimiş parkeler gıcırdıyor. Sessiz haykırışlar duyuyorum. Yağmur.. sanırım ağlıyorum. Hissedemiyorum. Yalnızca çığlıkları durdurmak istiyorum . yapamıyorum, nefes alamıyorum.

POYRAZ

İki saatir burada bekliyorum. Biraz daha burda kalsın çıkarıcam.Gene içeriden çığlıklar geliyor. İstediği kadar bağırsın. Çığlıkları rahatsız ediyor artık. Arabadan kulaklıklarımı alsam iyi olcak.

Arabamı biraz ileri park etmiştim ki Yaprak buraya gelirken anlamasın diye. Başım önde ıslık çalarak yürümeye başladım. Her taraf yaprak dolu Sonbahar geldi artık. Amma da uzağa park etmişim şu arabayı. Ama sonunda ulaştım.E tabi o kadar güzel ve uzun bacaklarım var ki, tabi beş dakikada vardım. Uzun ve güzel bacak diyince aklıma çok tuhaf şeyler gelmeye başladı. Bence bunları bırakıyım bir kenara da kendi işime dönüyim.

Arabanın kapısını açtım. Zaten kulaklık hemen orda duruyormuş Aldım ve kapıyı sertçe kapadım. Kapamaz olaydım. Kapıdan gelen rüzgarla yapraklar yüzüme doğru uçuşmaya başladılar. Hatta biri gözüme giriyordu.Sinir olmaya başladım bu yapraklarada.

Yaprak demişken aklıma bizim köşkteki Yaprak geldi. Nasılda korkmuştur.Ama iyi oldu ona. Acaba çok mu ileri gittim? Hayır! Sen ne ara acaba deyip, yaptığın şeyleri yargılıyorsun? Kendine gel Poyraz! Hem sen niye Yaprak'ı düşünüyorsun ki? .

Bu sefer yavaş adımlarla köşke gitmeye başladım.Ama canım oraya gitmek hiç istemiyor.Biraz etrafı dolaşmaya karar verdim. Zaten köşkten bayaa uzaklaştım.Burada bir kaç bir şeyler vardır belki. Etrafa bakarak ilerledim. Biraz ileride küçük bir kulube gördüm ve oraya gittim. Etrafta kimsecikler yoktu. Kapıyı açmaya çalıştım ama kapı kilitliydi. Uğraşmayıp geri dönmeye karar verdim.

Köşke yaklaşırken çığlık sesleri buraya kadar geliyordu. Ne var da bu kadar bağırıyor, anlamıyorum?

Bu orman bu ağaçlar cidden çok korkunç. O köşkü yapan adam neden burayı seçmiş ki? Sorunları vardı herale. Ve çok garip bir koku var. Sanki odun yanığı gibi. Zaten etrafı da duman kaplamış. Heralde birileri etrafta odun falan yakıyor.

Köşke yaklaştıkça koku ve duman artmaya başladı. Aklıma çok kötü fikirler geliyor. İnşallah düşündüğüm şey olmamıştır.

Aklımdaki düşüncelerle koşmaya başladım. Köşke görmeye başladım. Ve o şokla bir anda yerimde durdum. EYVAH YAPRAK!

O bir saniyelik duruşun ardından çok daha hızlı koşmaya başladım.Lanet olsun! Ne diye oyalanıyorsam orda?

Kendime kızmayı bırakıp köşkün önüne geldim. Etrafta bir kaç kişi konuşuyorlardı.

"Çığlık sesleri var acaba içeride birileri mi var?"

"Burası perili köşk belki içerideki hayaletler çığlık atıyordur."

Bu insanlar ne saçmalıyor? Hayalet? Ciddi olamazlar.

Onları duymazdan gelerek içeri girdim.Daha doğrusu çalıştım. Yanıma gelip beni tutmaya çalıştılar.

"Oğlum dur yangın var içeride girme ölürsün. Allah korusun."

"Bırakın beni manyak mısınız? İçeride arkadaşım var. Duymuyor musunuz çığlıkları?" deyip bir çırpıda ellerinden kurtuldum ve elime kalın bir sopa alıp kapıyı onunla kapıyı açtım, içeri girdim. Yaprak'ın olduğu odaya gitmeye çalıştım. Hertaraf yanmaya başlamış ve tavan yavaş yavaş çökmeye başlamış ve önümü kapatmışlar.

Yaprak'ın çığlık sesleri kesilince daha bir panik oldum. Bir şekilde burayı geçmem lazım. Ve nefes alamıyorum.Son bir hamleyle bir iki engeli geçip odanın önüne geldim. Ama yangın galiba bu odada başlamış.Ah tabi ya mumlar! Nasıl unuttum? Yaprak onları devirmiş olmalı.

Derin bir nefes alıp içeri girdim. Yaprak sandalyeyle beraber yere düşmüş ve orada bayılmış. Uzun uğraşlar sonucu yanına gidip hızlıca onu çözmeye başladım.Çözünce onu kucağıma aldım. Başımı kaldırınca odanın kapısının kapandığını gördüm. Harika(!)

Odadan nasıl çıkıcağımızı düşünürken pencereyi gördüm ve yanına gittim. Açıktı ve ordan hava geliyordu. Hemen ilk katta olduğumuz için kolaylıkla ordan çıktım ve koşmaya başladım. Etraftaki insanlar bize bakıyor bir şeyler söylüyordu. Onları es geçerek arabaya gittim. Yaprak hala baygındı. Kapıyı açarak onu arka koltuğa yatırdım. Ona daha rahat bakabilmek için koltukları yatırdım. Su alıp hemen yanına gittim. Orda öylece yatıyordu. Yüzü, boynu her tarafı isle kaplanmıştı.Ve bunların hepsi benim suçum.

Elime biraz su döküp yüzüne sürmeye başladım. Bunu yaparken de "Yaprak, hadi uyan. geçti." gibi şeyler söylüyordum. Yavaş yavaş kıpırdanmaya başladı. Bir şeyler mırıldanıyordu ama anlamıyordum. Sonra gözlerini kırpıştırıp açtı. Açar açmaz bana baktı ve çığlık atıp benden uzaklaşmaya başladı.

"Dur Yaprak sana bir şey yapmıycam. Kaçma benden." diyip ona yaklaşmaya başladım. Oda tekrar çığlık atıp ağlamaya başladı. Nasıl da korkmuş.

Onun yüzüne biraz bakıp arabadan indim ve öne geçip arabayı sürmeye başladım. Belki ormandayız diye korkuyordur.Arabayı ormanın bayaa dışına çıkarıp durdurdum. Tekrar arkaya geçtim. Bir kenarda büzüşmüş hala ağlıyordu. O an ona acıdım. Ben Poyraz DUMAN ilk defa birine acıyordum ve ilk defa biri için bu kadar korkmuştum.

Yanına gittim. Bu sefer benden kaçmadı. Ama hala ağlıyordu.

"Ne oldu Yaprak neden ağlıyorsun? Ve benden neden kaçıyorsun? Yapma böyle ağlama artık." dedim ama o yüzüme bakıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam etti. Bir süre sessiz kalıp onu izledim. Arabada sadece yaprak'ın hıçkırık sesleri duyuluyordu.  Sonra titrek sesiyle:

"S.sen ki..kimsin?" dedi. Gözlerimi yumup tekrar açtım. Cidden bu kadar korktun mu be Yaprak?

------------

Merhaba. İlk önce bana bu bölümde yardımcı olduğu için Nazlı'ya çoookk teşekkür ediyorum. Cidden bu bölümü yazarken çok zorlandım.

Aslında yangından sonrasını yazmayacaktım ama bölüm bayaa kısa oluyor. Uztmaya çalıştım ama olmadı.

Okuduğunuz için teşekkürler. vote ve yorumlayı unutmayınızz. :))

SONBAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin