Evime girdiğimde kendimi çok yorgun hissettim. Hemen kanepeme uzandım ve televizyonu açtım. Evet, herzamanki gibi gûl haberleri var. Gurme, Obur ve Tavşan. Gerçekten de ne kadar da tehlikeli bir dünya, insanların birbirine yaptığı kötülükler yetmezmiş gibi bir de gûllar var. Morelim bozulmuştu, televizyonu kapattım. Aklımda hala küçük defter vardı. Artık çok merak ediyorum, daha fazla dayanamayıp sayfaları okumumaya karar verdim. Başıma ne gelirse hep bu merakım yüzünden gelmiştir zaten. Okumaya devam ettim: Bugün yine bir kaç gûl geberttim-
Dur, ne? Gûl öldürmek mi? Normal bir insan böyle bir şeyi yapamaz ki!
Devamındaysa şöyle yazıyordu:
Sonra güzel bıçaklarımla onların içini yarıp organlarını çıkardım, sonra yine diktim onları, bu seferki çok da güzel olmadı.
Bu... Nasıl... O...Hiç de normal değil...
Bunlar gerçek miydi yoksa sadece ergen bir çocuğun bana yaptığı aptalca bir şaka mıydı?
Cidden berbat.
Devam etti:
Bugünlerde dikişlerim gevşiyor, hepsini çıkarıp yeniden dikiyorum. Kedi desenli dikiş yapıyorum. Koluma renkli dikişler dikip onları çıkarmak çok güzel bir his. Beni gıdıklıyor.
Kendine dikiş mı atıyor??!!
Nasıl bir insan bu??
Üstelik hiç de canı acımıyormuş gibi yazıyordu, gıdıklanmak da ne demek?
Bana verdikleri yeni quinque çok güzel çalışıyor. O kadar keskin ki, onunla bir çok gûlu kestim, parlak ve kocaman bir quinque, onu çok sevdim! Adını da 13's Jason koydum.
Quinque.. onun bir quinque'su var?
Gûllara meraklı olduğumdan gûl dedektiflerinin quinque kullandığını biliyorum.
O bir KHB dedektifi. Ama kesinlikle uçuk kaçık olanlarından.
Okumaya devam ettim:
Quinque sahibi olduğum için çok mutluyum! Çok güçlü ve mükemmel, tam benim istediğim gibi! Şu saçlarından gözleri gözükmeyen adam iyi iş çıkarmış! Tâbi akreplerim de bana yardımcı oluyor, çok keskinler. Tam 56 tane bıçağım var!!
56 tane bıçak quinque ne demek! Hemde onları nasıl yanında taşıyor? Ya görevini çok ciddiye alıyor ya da psikopatın teki!
(Günlüğün devamı)
Bazen kan üstüme sıçrıyor, lekeyi çıkarmak zor oluyor, aslında ben üstümde kalmasını istiyorum ama Bay Shinohara böyle çirkin bir görüntü olduşturduğunu söylüyor. Saçlarıma da sıçrıyor. Bence kanın rengi çok güzel, tınaklarıma şu oje denilen şeylerden yapıyorum çünkü kan kırmızısı olduğu için sanki tırnaklarimda hic geçmeyen kan varmıs gibi oluyor, bazen soyuluyorlar ama olsun. Kan bazen beyaz saçlarım olduğu için çok belli oluyor. Hem bazen kakülüm gözümün önünü kapıyor, neyseki tokalarım var XIII şeklinde takıyorum, kan kırmızısı, çok güzel. Sanki bir gûl öldürdüğünde içinden fışkıran-Daha fazla okuyamadım. Çünkü gittikçe vahşileşecekti.
Defteri kapatıp uzanmaya gittim. Bu nasıl bir insan, normal sanmıştım, ama hiç de öyle çıkmadı. Acaba kız mı erkek mi? Merakımdan soruyorum.Uyandığımda heryer karanlıktı. Akşama kadar uyumuşum. Gerçi uyduğuma vakit akşamüstüydü ama.
Yüzümü yıkadım, kendime gelmek için dışarı çıkmaya karar verdim. Kapıyı kilitleyerek çıktım. Markete mi gitsem acaba? Biraz kurabiye almak istedim.Market evime biraz uzak, biraz yürüdükten sonra bir sokak arasına girmek zorunda kaldım çünkü burası kestirmeydi, girmez olaydım keşke.
Ürkütücü bir yerdi, sadece bir sokak lambası var. Nedense böyle yerleri seviyorum ama tehlikeli oluyor.
Ayak sesleri duymaya başladım ve adımlarımı hızlanırdım. Birden önüme bir şey atladı. Işıklı kanatları olan tuhaf gözlü bir insan.. Hayır, bu bir gûl!Ne yapacağımı bilemedim, ayaklarım kendi kendine geriye ilerledi, tuhaf sesiyle konuştu:
-Çok acıkmıştım, senin gibi bir aptalın karşıma çıkması güzel oldu!
Konuşamadım, daha da geriye giderken ayağım takıldı ve yere düştüm, konuşmasını sürdürdü:
-Geber, dörtgöz!! (Evet gözlüklü olduğumu söylemeyi unuttum)
Üstüme saldırdı. Gözlerimi aniden kapadım, üstüme bir şey sıçradı, bir sıvı, kan?
Gözlerimi açtım, bana saldıran gûldan kan fışkırıyor, önümde can çekişiyordu. Korkunç bir görüntüydü, gûl aşşağı doğru süzüldü. Ona bunu yapan kişi...
Elinde kocaman bir tırpan vardı, ama bu normal bir tırpan değildi, bir quinque'ydu. Quinque'yu tutan parmaklarında parlak kan kırmızısı ojeler vardı.
Bana doğru bakıyor, gülümsüyordu, kırmızı, ama sanki birazda pembe gözleri vardı, teni bembeyazdı, beyaz saçlarını omzuna kadar geliyor, üstündeki kan lekeleri başından aşağı damlıyordu. Kırmızı tokaları vardı bir X ve üç tane de I. Yani romen rakamıyla 13.
Uzun kirpikleri vardı, ama sanki... Gözlerinin ve ağzının kenarında kırmızı iple dikilmiş dikişler, onu diğerlerinden farklı gösteriyordu. Çok güzel bir yüzü vardı, askılı pantolonlu bir kıyafeti, siyah bir hırkası vardı, sanki dışarıya çıkmak için giyinmemiş gibiydi, kırmızı ev terlikleri ve birbirinden farklı renkte ve desende çorapları vardı. (Juuzou' un çorapları olmadığını biliyorum ama nedense eklemek istedim)Gerçekten de güzel bir kız (?)
Ama bir şey farkettim, dikişler, beyaz saçlar kırmızı ve XIII olarak takılmış tokalar, kan kırmızısı oje ve kocaman keskin bir quinque...
Bu gerçekten de tanıdık geliyor.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
13- Günlük (Tokyo Ghoul Juuzou Suzuya)
FanficBenjiro Kato, 34 yaşındaki sıradan bir adam, bir gün çöp kutusunun yanında küçük bir defter bulur, defteri alır, ilk sayfasını açar. Bunun bir günlük olduğunu düşünür, insanların özel eşyalarını kurcalamanın uygun bir şey olmadığını düşünerek okumak...