Multimedya//Güneş
.
Okulumdan atılalı sadece 24 saat oldu. Bugün yeni okulumda ilk günüm. Saray Koleji... Okulda ismi gibi büyük ve güzeldi. Dün kaydımı yaptırırken görmüştüm okulu. İsmini asla aratmıyordu. İçi öyleyse öğrencileri nasıldır acaba? Belki de eski okulumdaki şımarık ve ukala öğrencileri aratmazlar. Belkide onlardan bile daha kötülerdir. Kim bilir?
'Herkesi aynı sanma. Artık şu lanet önyargını kır.'İlk defa iç sesime hak veriyorum.
'İlk defa mı? Güldürme beni, ben hep haklıydım'
Şu iç sesim yok mu? bazen çok sinir bozucu olabiliyor.
Olamaz... İlk günden geç kaldım. Hızlı adımlarla sınıfıma ilerliyordum. İşte... '10-B' yazıyordu. Tam içeri girecektim ki kapının yanında sessizce ağlayan bir kız gördüm. Ona doğru ilerledim. 'İyi misin?' bana baktı ve ağlayarak 'hepsinden nefret ediyorum' dedi. 'Birşey mi oldu? Anlatmak istersen dinlerim' dedim hafif gülümseyerek. Kafasını aşağı yukarı salladı. 'Bu okulda yeniyim. Pazartesi başladım. O günden beri bana yapmadıklarını bırakmadılar' biraz duraksadı. 'Sende mi yenisin?' başımla onaylayarak 'Evet' dedim. 'Öyleyse her türlü şeye hazır olmalısın' Kaşlarımı kaldırarak 'En fazla ne yapabilirler ki?' dedim. 'Görüceksin'
Aklımda soru işaretleri dönüp dolaşıyordu. Bu kadar etkileyecek ne yapmış olabilirler ki? Neden yapıyorlar? Daha doğrusu ne yapıyorlar? Amaçları neydi? Kimdi bunlar? 'Niye sınıfta değilsin?' kapıyı işaret ederek 'Onlar yüzünden. Bana iftira attılar. Öğretmende dersten kovdu.
İftira mı? Ya eski okulumda yaşadıklarımı burada da yaşarsam? Zaten başıma ne geldiyse bana atılan iftiralar sebep olmuştu. Adının aslı olduğunu öğrendiğim kıza son bir kez baktıktan sonra sınıfa girdim. Girer girmez 20 bilemedim 25 gözü üstümde hissettim. Öğretmene durumu anlattıktan sonra en arka sıraya doğru yaklaştım. İsmini bilmediğim bir çocuk ukala bir tavırla 'Oraya oturamazsın' alaycı bir tavırla 'Neden? Tapulu malın mı?' tam konuşucakken konuşmasına izin vermeden 'Kimse olmadığına göre oturmam da sakınca yok değilmi?' çocuk öfkeyle başını çevirdi. 'Bende öyle düşünmüştüm' dedim, zafer gülümsemesiyle. Tam oturucakken kapıdan sarışın ve mavi gözlü bir çocuk girdi. Bütün kızlar ona hayran hayran bakıyordu. Yılanın başı olmalıydı. Ukala bakışlarını etrafa yayarken bana doğru yaklaştı. 'İzin verirsen sırama oturacağım' az önceki öfkeli çocuk bana bakarak tüm sinir bozuculuğu içinde barındıran küçük kahkahalar atıyordu. Bu çocuğa çok sinir olmuştum. Tabiki şu sarışın çiyana da. Bi ön sırada ki kız gülümseyerek 'Benim yanım boş istersen oturabilirsin' dedi. Arkamdaki çocuğa herkesin sinir olduğu türden bakışlarımı yollayıp oturdum. Zil çaldığında Öğretmen çıkar çıkmaz Aslı içeri girdi.
Yanımdaki kız güneş kadar parlak gülümsemesiyle elini uzatıp 'Selam ben Naz' elini sıkarken 'Güneş' dedim. 'Biliyorum' dedi yine o güzel gülümsemesiyle. 'Biliyor musun?' diyerek cevap verdim şaşkınlıkla. 'Sen gelmeden önce müdür geldi sınıfa yeni birinin geliceğini, onunla iyi anlaşmamızı söyledi. Tabi adını da' neden böyle bişey yaptığına anlam verememişitm 'Neden peki?' Aslı'ya bakarak 'Aslı'ya yapılanların tekrarlanmaması yani sanada yapılmaması için bizi uyarmaya geldi' anlamayan bakışlarla 'Aslı'ya ne yaptılar ki?' adının Eymen olduğunu öğrendiğim çocuk atıldı konuya ' Ece' nin saçma sapan kıskançlıkları işte' gözlerini bana diken kıza baktım ve 'Şu sinir bozucu şekilde bakan kızı mı diyorsun?' kızdan nefret ettiğini belli eden bakışlarla beraber 'Evet' dedi. Ece denilen kıza bakarak 'Bana böyle bakması hiç normal değil.' ben bunu söyler söylemez Ece'ye doğru ilerledi. Ece'ye bakmadan bir şeyler söyledi. Anladığım kadarıyla Ece'nin hoşuna gitmeyecek türden birşeyler söyledi. Ece birden sinir bozucu bakışlarını üzerimden çekti. Gerçekten bu kızdan korkmaya başladım. Elinde ki 3 kalemi aynı anda kırdığına göre fazla sinirlenmiş olmalı. Yani ben korkmıyım da kim korksun?
Son tenefüs Eymen sınıftan çıkar çıkmaz Ece sırama bir kağıt bırakıp gitti. Kağıtta aynen şunlar yazıyordu.
Eymen'den uzak dur küçük yılan! Aksi taktirde olacaklardan ben sorumlu değilim.
Anlamadığım şey benim Eymen'le hiç bir alakam yok bu neyin siniri!
Biranda sınıftaki bütün gözleri üzerimde hissettim. Ne olur sesli söylemiş olmayayım. Eymen'in kağıdı elimden çekip almasıyla uyanmam bir oldu. Evet! Sesli söylemişim. Ve Güneş yine tüm mükemmelliğini ortaya koyuyordu.
Eymen öfkeyle kağıdı sıkıp Ece'nin yanına gitti. Bir dakika bu çocuk sınıftan çıkmamış mıydı? Neyse konumuza dönelim. Ece sinirle bana bakarken. Eymen'in bağırışı onun gözlerini üzerimden çekti. Konuşmaları bittiğinde Eymen sinirle, Ece ise ağlamaklı bir şekilde yerine oturdu. Öğretmenin anlamaması için ağlamadığı çok belliydi. Az çok tanımıştım Eymen'i. Çalışkan bir çocuktu. Bütün dersleri hiç sıkılmadan dinliyen ve derslere katılan bir öğrenciydi. Ama bu ders çok öfkeliydi. Öğretmeni bir an olsun dinlemedi. Bütün ders boyunca öfkeyle Ece'ye bakıyordu. Saçmalamayın tabiki de ders boyunca arkamı dönüp Eymen'e bakmadım.'Zaten çocuğa saçma sapan gülümseyen bendim.'
Ah bu iç ses beni öldürecek...
Aslında ilk günüm sandığım kadar kötü değildi. Ece'nin notunu saymazsak bence gayet güzel bir gündü. Sınıftaki bir çok kişiyle tanışmıştım. Ama en çok kanım ısınan Naz, Nehir ve Mert olmuştu. Bana gerçekten çok iyi ve sıcak davrandılar. Ama Aslı'yı ayrı bir sevmişim. Neredeyse her tenefüs onunlaydık. Gerçekten çok iyi bir kızdı. Ece'nin onunla neden uğraştığını öğrenince daha bir gıcık olmuştum Ece çiyanına. Bir kızla burslu diye uğraşılır mı. Nasıl bir zavallı bu kız? Asıl sinir olduğum Eymen'e dersle ilgili bir kaç soru sordu diye tüm okula rezil etmesi. Gerçekten bu kıza acıyorum. Sadece acıyorum...
Zil çalınca toparlanıp tam kapıya yönelecekken. Bir ses beni durdurdu.
'Güneş, bekle'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarayın İçindeki Güneş
Teen FictionÜzerine atılan iftiralar sebebiyle sevdiği insanlarla dolu okulundan atılan 16 yaşında bir kız ve onun çok büyük zorluklar karşısında mücadele ettiği hayatı...