Güneş Bulut
İşte olduu. Neden bu kadar mükemmelim ki?
Ne yaptım diye düşünüyorsanız Eymen'in olmayan karizmasını karaladım. Yani Çınar'ın onu döverken ki halini ve eymenin lafını videoya alıp bir kaç tıkla gruba gönderdim. Tabiki Çınar ile anlaşmalı yaptık bunu. Ablasının kardeşii sevsinler onuu.
'Güneş? Naptın sen?!'
'Napmışım?'
'Elinin körünü yapmışsın.'
'E çok iyi yapmışım o zaman.' Biz konuşurken Uzay'ın gittiğini farkettim.Mert de kahkahalara boğulmuştu. Bu Eymen beyin ağırına gitmiş olucak ki sinirle Mert'in kafasına telefonunu geçirdi.
'Ay afedersiniz ama buna gülmeden geçemiycem' ardından müthiş bir kahkaha patlatıp Çınar ile birlikte içeri doğru yürüdüm.
'Bence artık sinirin geçmiştir.Şu ece mevzusunu konuşabiliriz'
Hiç sanmıyorum demek isterdim ama merakıma yenik düştüm.
'Ne saçmalıycaksın çok merak ediyorum.'
Mert'in telefonumdan gelen ses ile biraz afalladım.
' Ne yapıcaksın peki şimdi'
'Bilmiyorum Mert bilmlyorum. Ama ne desem ne yapsam Güneş'in inanıcağını veya beni dinliyceğini sanmıyorum.'
'Peki gerçekten söylediklerinin hepsi yalan mıydı?'
'Tabi ki yalandı. Hepsini Ece'nin Güneş'in peşini bırakması için söyledim. Yoksa sen beni bilirsin ben Ece gibi böyle sinsilikler yapıcak adam değilim.'
'Lan sen bunu ne ara kaydettin değişikk!'
'E kaydettim bir ara ama iyikide kaydettim yoksa sizin aranızın düzeliceği yoktu.'
Bu anlam veremediğim diyalogun ardından hemen atıldım.
'Ne malum bunu anlaşmalı olarak yapmadığınız.' Ardından merte dönüp konuştum.
'Hem bizim aramızım bozuk olduğu yok sadece pek haz etmiyorum o kadar.'
Biraz duraksadıktan sonra,
'Şimdi size iyi taşınmalar' tam kapıyı kapatıcakken Eymen'in alçıdaki koluna ve bacağına bakarak,
'Ha bu arada geçmiş olsun'
Sertçe kapıyı kapatarak gayet havalı bir çıkış yaptığımı düşünürken aklıms gelen şey ile duraksadım. Kahretsin Çınar'ı unutmuştum.
Kapıyı açıp Çınar'ı içeri soktuğum sırada sarı çiyan konuştu.
'Havalı olıyım derken kardeşini unuttun. Bunu sevdim'
Göz devirip içeri girdim.
----
Yine sıkıcı bir okul gününe uyanıyordum. Taki zil çalana kadar.
Koşar adım kapıya ulaşıp deliğe bakmadan açtım.
Ahh nasıl unuturum bu sarı çiyan karşı binaya taşınmıştı.
'Günaydın. Ama sana pek aymış gibi durmuyor.'
'Ay çok komik. Neyse bittiyse gidebilirsin.'
Eymen tam konuşucakken arkada Uzay belirdi.
'Bencede.'
Eymen Uzay'a dönüp konuştu.
'Hiç sanmıyorum. Ama istersen sen gidebilirsin çünkü ben Güneş'i okula götürmeye geldim'
'Ne tesadüf bende aynı amaçtan buradayım.'
'Öyleyse biriniz boşuna zahmet etmiş.'
İkiside bana boş boş bakınca,
'Baybay Eymen.'
Ardından Uzay'ı içeri alıp odama geçtim.
Hazır olunca okula geçtik. Ve ben sinir olduğum kişinin yanına oturdum. Çok güzel!
Sınıfın kapısından geçen Koray'ı görünce sınıftan çıktım ve koşar adım yanına yaklaştım.
Koray anlamış olucak ki konuyu o açtı.
'Sanırım şu kutu meselesi için geldin?'
Kafamı aşağı yukarı salladım.
'O kutuyu benim gönderdiğimi mi düşünüyorsun?'
Nasıl yani yoksa gerçekten o göndermedi mi?
'Sen göndermedin mi?'
'Tabiki hayır'
Nasıl yaa bu kutunun sahibi kim o zaman?
'E kim gönderdi o zaman?'
Koray bana manasız manasız bakarken arkadan tanıdık bir ses geldi.
'Ben gönderdim!'
-----
Bu bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sizce kutunun sahibi kim?
Güneşin tanıdığı biri olabilir mi?
Veya biz tanıyor muyuz?Neyse tatlış okurlarım sizin aklınızı karıştırdığıma göre gidip diğer bölümü yazabilirim😂💞
Uzun zamandır bölüm atmadığım için bugün biraz fazla bölüm atmaya çalışıcam. Umarım yazabilirim💘

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarayın İçindeki Güneş
Roman pour AdolescentsÜzerine atılan iftiralar sebebiyle sevdiği insanlarla dolu okulundan atılan 16 yaşında bir kız ve onun çok büyük zorluklar karşısında mücadele ettiği hayatı...