Multimedya//Kumsal
Arkama döndüğümde Eymen'i gördüm. ''Ece'nin notunu takmıyorsun değil mi?'' ne diyecektim şimdi? Ya yalan söyleyecektim ya da yalanı sevmeyen biri olarak doğruyu söylemeyi tercih ettim.
'Yok takmıyorum ama yani tırsmadım değil.'
Bir dakika o güldü mü? Evet evet o herkese buz dolabı kadar soğuk davranan, bir kere bile güldüğünü görmediğim çocuk hafifte olsa tebessüm etmişti.
'Korkmana gerek yok. Zaten birşey yapamaz. Yapmaya hakkı da yok.'
duvara bakış atıp devam etti.
'Zaten birşey yapmaya çalışırsa ben ona engel olurum. Ben olduğum sürece birşey yapamaz merak etme.'
biraz olsun korkum azalmıştı. Zaten ne yapabilir ki? Daha doğrusu birşey yapma hakkını nerden bulacaktı?
'Zaten ben birşey yapmadım. O notun amacını da anlamış değilim.'
Bahçeye doğru bakarken sessizce bişeyler fısıldadı
'Sen birşey yapmamış olabilirsin ama ben yaptım galiba...'
Sanırım duymadım sanıyordu. Ama duymuştum tabi belli etmemeye çalışıyordum. Bende bahçeye bakmaya başladım. Hayır! Servis hareket ediyordu.
'Benim gitmem gerek!' koşar adımlarla bahçeye çıktım ama çok geç. Servis çoktan gözden kaybolmuştu. Çantamı yolladığımda akbilimin yanımda olmadığını farkettim. Servisle gideceğim için akbilimi evde bırakmıştım. Boş boş etrafa bakarak okul kapısından çıktım. Eymen de arkamdan geliyordu. Yanımıza gri bir araba yaklaştı. Araba durunca Eymen arabaya doğru ilerledi ve 'İstersen bırakalım seni' ben tam konuşacakken arkadan bir el dokundu bana 'İstemez!' şaşkınlıklar içinde 'Uzay!' diyebildim sadece. Ve kocaman sarıldım. Uzay küçüklüğümden beri hep yanımda olan cesur kahramanımdı. Uzay benim için dosttan da öteydi. Uzay'ın arabasından bir kız indi. Bu Kumsal'dı! 'Kumsalım!' Uzay'ı bırakıp Kumsal'a koştum. 'Güneş'im. Çok özlemişim seni.' sesi içimi ısıtmıştı. Bana Güneş'im demesini ayı bir seviyordum. Kumsal benim her daim yanımda olan. Canımdan bir parçam. Deniz gözlü prensesimdi. Uzay ve Kumsal ile uzun süredir görüşmüyorduk. Ailesi Kumsal'ı okumak için yurtdışına gönderince ona göz kulak olmak için Uzay da gitmişti. Kumsal'a sarılmayı bırakıp öfkeyle birbirlerine bakan Eymen ve Uzay'a baktım. 'Siz tanışıyor musunuz?' ikiside 'Maalesef' der gibi başını sakladı. Uzay bana bakarak 'Bu beyin hücrelerini kaybetmiş arkadaş yakın bir aile dostumuz oluyor.' Eymende bakışlarını Uzaydan çekip bana bakarak 'Hemde çok yakın' bu söylediğini bastıra bastıra söylemişti. İkisine de hiç bişeye anlam veremediğimi belli eden anlamsız bakışlar yolluyordum. Ama onlar beni takmayıp öfkeli bakışlarıyla iletişime geçiyorlardı. Kumsal'a bakarak
'Siz neden geldiniz?' o mükemmel gülüşüyle;
'Yeni okulumuza kayıt yaptırmak için geldik.'
'Ne!?' çığlık atarak söylemiştim. O kadar mutluydum ki..
'Gerçekten mi?' Kumsal'ın konuşmasını beklerken uzay atıldı.
'Evet prenses. Artık uzun süre bizden kurtulamazsın' diyip göz kırptı. Eymen sinirle konuştu.
'Umarım her gün senin o sevimsiz yüzünü görmek zorunda olmam Uzay Çelik! Uzay sırıtarak
'Seni sinir etmek benim için büyük bir zevk olucak Eymen Aras!
Artık kavgalarından çok sıkılmıştım bakışlarımda da belli ederek konuştum.
'Benim gitmem gerek annem Çınar'ı bana bırakacak.'
İkisinede sarıldıktan sonra yürümeye başladım. Eymen beni durdurdu ve konuşmaya başladı.
'Daha fazla geç kalmaman için binsen iyi olacak'
'Ben kendim giderim.' hızlıca yürümeye başladım. İlerden iki adam geliyordu. Bana doğru yaklaşıyorlardı. Korkmaya başlamıştım. Çünkü hiç normal gözükmüyorlardı. Büyük ihtimal iki aptal sarhoş! Adımlarımı hızlandırırken adamın biri bacaklarıma bakmaya başladı. Diğeri de arkama geçti. Adam tam konuşacakken bir ses duydum. 'Hemen uzayın!' Evet bu Eymendi!
Uzun olanı konuşmaya başladı.
'Uzamazsak ne olur ha?' Eymen dizilerdeki mafya babaları gibi gülerek
'İşte o zaman sizn o sağlam vidalarınızı gevşetirim'
Adamlar birbirine bakıp güldükten sonra.
'Bu iş burda bitmedi sarı oğlan!'
Eymen hiç korkmuşa benzemiyordu ama bana biri dokunsa bayılırdım herhalde.' Eymen bana bakarak konuştu.
'Hala yalnız gitmekte kararlımısın?'
Çok korktuğumu belli ederek kafamı iki yana salladım. Ardından hemen arabaya bindim.
Adresi verdikten 5 dakika sonra eve vardığımızda teşekkür edip arabadan indim.
Annemin camdan baktığını görünce içimi bir korku saldı. Ya yanlış anlarsa?
Eve girdiğimde annem direk başımın etini yemeye başlamıştı bile.
'Çabuk anlat kim bu çocuk?'
'Anne senin acelen yok muydu? Hem senin bu durumda neden geç kaldın demen gerekiyordu.'
Annem kaşların çattı ve tam konuşmaya hazırlanırken kapı çaldı. Anneme korku dolu bakışlarımı atarken kapıyı açtım. Hayır yaa. Niye geldi şimdi bu çocuk. Anneme tebessüm ettikten sonra konuştu.
'Telefonunu unutmuşsun.'
Eymen'in suratına şaşkın şaşkın bakarken telefonumu aldım ve o şaşkınlıkla sadece teşekkür edebilmiştim. Çocuğun konuşmasını beklemeden kapıyı kapattım. Annem kaşlarını çatınca aklıma geldi ve hemen kapıyı açtım. Ama o çoktan asansöre binmişti. Annem kapıyı kapattığım an konuşmaya başladı.
'Bu çocuk kim? Sevgilin mi? Yakışıklı çocukmuş.'
'Ay Allah korusun hem ilk günden ne sevgilisi Anne yaa?'
Söylediğimi es geçti. 'Niye bu kadar geç kaldın senin yüzüdnen işe geç kaldım' hiç bişey dememe izin vermeden kapıdan çıktı. Telefonumun titrediğini hissedince hemen açtım. Telefonumda Kumsal'dan mesaj gelmişti. Mesaja tıkladığımda
Balım biz okuldan çıktık şimdi seni almaya gelicez. Çınar ile birlikte hazır olun.
Yazıyordu.
Tamam yazdıktan sonra aklıma Çınar geldi. Neredeydi o? Hemen odasına gittim. Ve benim yakışıklım odasında sessizce resim çiziyordu. Benim geldiğimi fark edince koşarak sarıldı. Bende yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. Kardeşimi gerçekten çok seviyordum. Çoğu çocuğa göre fazla usluydu. Bizi hiç üzmezdi. Tabi bende ona kızıyorum bazen. 'Niye hiç yaramazlık yapmıyorsun?'diye. Evet anormal bir abla olduğum doğrudur.
Telefonumu saate bakmak için açtığımda karşıma mesaj kutum çıktı ve bilinmedik bir numaradan gelen mesaj. Bir dakika bu mesaj okunmuştu! Kim okumuş olabilir ki? Mesaja tıkladım ve okudum.
'Eymen'den uzak dur konusunda ciddiydim küçük yılan! Peki sen istedin.'
Evet bu mesaj kesinlikle Ece'den gelmişti!Okuyan kişi de! Eymen! Bu çocuk nasıl Ece'nin her planını bozuyor? Hemen Çınar'ı hazırlayıp Eymen'in Ece'yi çağırdığı Cafeye doğru yola çıktım. Evden biraz uzaklaşınca telefonum çaldı. Arayan Kumsal'dı! Hemen açıp beni almadan gitmelerini sonradan geleceğimi ve konum atmasını söyledim.
Cafeye vardığımızda Eymen'in sinirle Ece'ye bağırdığını gördüm. Biraz uzakta olsalarda konuşmalarını duyabiliyordum. Eymen elini yumruk yapıp sinirle konuşuyordu.
'Biz ayrıldık Ece! Artık şu saçma sapan kıskançlıkkarından vazgeç!'
Ece timsah göz yaşları döküyordu.
'Sana son kez birşey soracağım. O kızı seviyor musun?' bunu sahte bir şekilde ağlayarak söylemişti. O kızdan zaten nefret ediyordum şimdi iyice bi kusasım gelmişti.
'Bunu cevaplarsam bidaha bana karışacak mısın?
Ece başını iki yana salladı. Eymen konuşmaya devam etti.
'Sevmiyorum. Ama o kızı istiyorum işin ucunda nefret ettiğim biri var. Eğer amacıma ulaşırsam onu sinir edeceğim ve bundan zevk duyacağım.'
Eymen'in iyi biri olduğunu sanmışım çok yanılmışım. Ve ben hayatımda ilk defa bu kadar çok kendime kızmıştım. O çocuğun nasıl iyi biri olduğunu düşünebildim ki?
Gözümden yaşlar boşalmaya başlarken üzerimde iki çift göz hissettim. Çınar ve Eymen
Çınar'ı eğildim ve kucağıma aldım. Neden ağladığımı anlamış gibiydi sanki. O küçücük kalbi aksine öfkesi çok büyüktü. Bir yandan göz yaşlarımı silerken Eymen'e ürkütücü bakışlarını yolluyordu. Eymen'e acıyan bakışlarla bakarken konuşmaya başladım.
'Seni gerçekten iyi biri sanmışım! Oysaki sen adi bir Şerefsizmişsin!' hemen yüzüne sert bir tokat geçirdim. Ardından Çınar yüzüne balgamlı bir şekilde tükürdü. Çınar'ı öptükten sonra hemen uzaklaştım.
Kumsal'ın attığı konuma baktıktan sonra onları daha fazla bekletmeden yola koyuldum. Çınar'ı yere indirdikten sonra yürümeye devam ettim. Karşımda Yosun yeşili iki çift göz belirdi. Şaşkınlıklar içerisinde ne yapacağımı şaşırmıştım. Bunlar da nereden çıkmıştı?!Bu bölümü ilk bölümün aksine daha uzun yazmaya çalıştım. Bence ilk bölüm kadar güzel olmadı ama yinede kararı size bırakıyorum.
Bu iki karakterin cinsiyetini ve adını sizin belirlemenizi istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarayın İçindeki Güneş
Fiksi RemajaÜzerine atılan iftiralar sebebiyle sevdiği insanlarla dolu okulundan atılan 16 yaşında bir kız ve onun çok büyük zorluklar karşısında mücadele ettiği hayatı...