John Legend: All Of Me
Terliğime giren kumlar ayağımı çok rahatsız ediyordu. Üç gün önce gelmiştik kamptan ve Woojin bir süre benimle birlikte kalmaya karar vermişti. Şimdi de kumsalda yürüyorduk. Bir yarım saat kadar sonra Chan hyung'la basket oynamak için sözleşmiştik. Woojin de bizimle beraber oynayacaktı. Gitmeden önce kumsalda yürümeye karar vermiştik.
"Hadi eve gidelim daha hazırlanıp çıkacağız."
Woojin geri dönüp beni beklemeden yürümeye başladığında gözlerimi devirdim.
"Sadece spor ayakkabı giyeceğiz Woojin. Niye bu kadar acele ediyorsun ki?"
Sanırım biraz heyecanlanmıştı. Ona Chan hyung'un oldukça yakışıklı olduğunu söylemiştim.
"Erken gidersek antreman yaparız."
Eve gelmemize az kalmıştı.
"Niye antreman yapalım ki? Normal oyanayacağız, maç yapmayacağız ki."
Bana dönüp göz devirdiğinde eve girmiştik. Annem evde değildi, arkadaşlarıyla bir şeyler içmeye gitmişti.
"Önce bir şeyler mi yesek? Karnım acıktı benim."
"Daha iki saat önce yedik Woojin."
Koca bir bardak suyu midesine indirirken beni pek umursamadı. Kafamı iki yana sallayıp annemin hazırladığı şeyleri koyduğumda onunla beraber ben de yedim. Yemek yemek önemliydi. Sahaya vardığımızda on dakika önce gelmiştik. Getirdiğim topla beraber ilk ısındıktan sonra atış yapmaya başladık. Woojin de iyi oynuyordu, sanırım bizim ailede genetikti.
"Erkencisiniz?"
Minho yanımıza geldiğinde Chan Hyung arkada tel kapıyı kapatıyordu.
"Evet, yapacak bir şey bulamadık."
Chan Hyung da yanımıza geldiğinde Woojin'i elimle gösterip o klasik tanışma faslını başlattım.
"Bu Woojin kuzenim, bunlarda.." Chan Hyung ve Minho'yu gösterdim.
"Chan hyung ve Minho."
Memnun oldum konuşmalarından sonra oyuna başladık. Ben ve Woojin, Chan Hyung ve Minho'ya karşı oynayacaktık.
__________________
Ara vermeden oynadığımız süre boyunca çok eğlenmiştim, biz öndeydik. Chan Hyung ve Minho'nun, ikimizden de basket konusunda etkilendiğini anlamak zor değildi. Woojin susuz çok bile dayandığı için mola verdik. Büyük bir şişe suyu zorlanmadan bitirdiğinde Chan Hyung bir şaşkınlık nidası çıkarttı.
"Suyu çok içiyorsun sanırım."
Woojin cevap verecekken araya ben atladım.
"Annem Woojin'in geleceğini öğrendiğinde bir tane fazladan su aldı marketten."
İkisiyle beraber bende gülerken Woojin hormurdanıyordu. Bir süre oturup konuştuk. Eve girer girmez ikimizde duşa girdik. Hyunjin'i üç gündür görememiştim. Üstümü giyinip yatağa uzandığımda yorgun hissediyordum. Bacaklarım ağrıyordu, antremanda da bu durumu çok yaşardım. Kremi iyice yedirdikten sonra ellerimi yıkadım. Woojin de benim gibi dinleniyordu sanırım. Yapacak bir şey aklıma gelmiyordu. Gözüm kitaplara kayınca hemen bir kitap alıp yatağa uzandım. Shakespeare okumayı gerçekten severdim. En çok da Machbeth.
Okusamda şu anda kafam kadar kalın olan Gurur Ve Önyargı'ya başlamak istemiyordum. Açıklama bölümünü okumaya gerek duymadan direk oyunu okumaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Morpheus -Hyunjin&Seungmin-
ФанфикGüneşte parlayan tenine bakıyorum. Bakıyorum ama göremiyorum. Neyi görmediğimide bilmiyorum. Ben beyaz tenini, sesini, gülümseyişini biliyorum.