6 : Viya!?

70 10 15
                                    

Viya : 
Taehyunga gülümseyerek defterimi çekmiştim hafifçe onlar hakkında yazdığım şeyleri okuyacak olması beni endişelendiriyordu.

" Ne yapıyorsun? "

Gözlerini kırpıştırarak bana şaşırmış gözlerle baktı. Yine ne düşünüyorsun Taehyung?

Taehyung
" Yoksa sen? "

Gözlerimi çevirdim.

" Ben? "

Taehyung
" Jiminden hoşlanıyor- "

Tae'nin lafını bölerek olayı açıklığa kavuşturmaya çalıştığımda şaşırmıştı. Kimi kandırıyordum ben bile şaşırmıştım.

" Yazılardan bahsediyor olmalısın. "

Taehyung
" Evet ve bir açıklamada bekliyorum. "

Kollarını kavuşturup üzerime bir adım attığında geriledim. Ne diyebilirim ki!?

" Ben. "

Meraklı gözleri beni konuşmaya zorluyor gibiydi.

Taehyung
" Sen? "

Gözlerimi çevirdim. Yakınlığından ve kurduğu baskıdan kaçmaya çalışır gibi.

" Ben bir yazarım. "

Taehyung
" Ne? "

Omuz silktim.

" Dediğim gibi. Yazılar çalışmam içindi. "

Dememle Taehyungun mutlu ifadesi beni şaşırtmıştı. Neden gülüyor?

Taehyung
" Ve sende bizim hakkımızda yazdın. "

Utançla kafamı salladım. Onlar hakkında yazdığım için gurur duyardım fakat Taehyung karşımdayken işler her zaman ki gitmiyordu. O ve onlar karşımdayken bambaşka biri gibi oluyordum.

Taehyung
" Okumak istiyorum. "

Taehyungun ani hareketiyle geri çekildim.
Adeta donmuş gibiydim.

" Ne? "

Yüzünü yüzüme yaklaştırmasının ardından tekrar konuşmuştu.

Taehyung
" Okuyacağımı söyledim."

Defterimi çekip almasının ardından kendime gelmiştim. O defter günlüğümden farksızdı benim için. Ellerimle deftere ulaşmaya çalışırken iyice havaya kaldırmış ve Kim Taehyung'a yazan kısmı okumaya başlamıştı bile.

" Taehyung! "

Taehyung
" Kim Taehyung, onun yıldızların armağanı olduğunu inanıyorum bence göklerden bir hediye bir par- "

Taehyung okudukları ile şaşırmışken defterimi yavaşça aşağı inen elinden çekerek almıştım. Kendimi adeta odaya kapatırken hiç bir şey umrumda olmamıştı. Utanmıştım. Gözlerinde bir çocuk gibi olduğumu hissettim. Hayallere inanan, büyümeyen, yorulmayan ve akıllanmayan, komik ve zavallı bir çocuk.

Buraya kadar onların için gelmiştim tesadüfen karşılaşsakta ben yinede çok imkansızı hayal etmiştim.

Sabab kahvaltı sonrası çocukların evden çıkmasıyla evde yalnız başıma kalmıştım. Çalışmaları gerekiyordu. Evde aşağı inmemin ardından bilgisayarımı alarak salona oturdum. Benimde çalışmam gerkiyordu. Yazdığım senaryoyu bitirmem gerekiyordu. Başlamadan önce biraz oturduğum salonu incelemeyi istemiştim.
Duvarlarda çocukların resimleri, tuvaller, çerçeveler ve anılar. Armylerin içten hediyeleri tonlarca resim. Gerçek bir aile gibi görünüyorlardı. Army olmamı buna dayandırıyordum. Kendimce diğerlerinde göremediğim kardeşlik bağları... Bangtan birbirine ve Army'e zincirlenmesini sevmiştim. Bangtan düşmüşse Army elini uzatandı. Army ağlamışsa Bangtan göz yaşını silen. Bir birlerini asla bırakmazlardı.
Kötü günde, iyi günde, karanlıkta ve aydınlıkta, Armynin elinden tutardı Bangtan, Bangtanın elini bırakmazdı Army onunla düşer, onunla yaralanır, onunla kalkmasını da bilirdi. Bunu sevmiştim. Bu güzel bir ailenin parçası olmak istemiştim sadece. Army olmak kardeş olmaktı. Sokakta Army olduğunu söyleyen bir yabancıya içtenlikle kardeşim diye sarılabilirdim. Army olmak aile olmaktı. Gözlerimin dolduğunu hissettim.
( Yazar ağladı. ) çocukların resimlerine bakmamın ardından gülümsedim. Cap canlı eğlenceli ve sevgi doluydular. Etrafı incelememin ardından bilgisayarımın başına oturduğumda çalışmaya başlamıştım.

So Far Away Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin