Koreye varmış olmama rağmen yinede uzak kalmış hayallerim, yaşamaya çalışırken ezilip zarar görmüş rüyalarım kavanozundan taşmış dileklerim, sönmüş yıldızlarım... Kendimi gerçekliğin içinde bulmuşken sonunda pes etmeyipte yinede istediğine ulaşamamı...
Yeni bir sabah, listede binlece madde, bir daha hiç bakamayacağım pencereden baktıktan sonra burayı yinede özleyeceğimi saymazsak güzel bir gün. Güneş ışıldıyor ve eşyalarımı toparlamaya devam ediyorum. Nazikçe posterlerimi duvarlardan indirmeye, yağlı boya tablolarımı kaldırmaya, taşınması gereken milyarlarca eşyam varken anılarımı toplamam pek mümkün olmuyor. İlk evim ve ilk zorluklarım kapının şifresini unutupta iki saat kendi kapımı hackliyor oluşum veya yan komşuyu delirtecek kadar yüksek müzik dinleyişim. Eğlenceli anılarım benimle geliyor tekrarlanmak üzere yeni hoparlörümü denemek için sabırsızlanıyorum. Yeni komşularımın müzik sevmesi dileğiyle. Gülümsüyorum sinsice. Gerçekten güzel. Yavaşça araç eşyalarımı taşırken hüzün duysamda kötü hissetmiyorum. Burası güzeldi, hala güzel, gittiğim yerin daha da güzel olacağı umudu kaplıyor içimi camdan dışarısını izliyordum öylece. Araç durana kadar tek kelimem yok.
Elveda...
Taksiden inerek etrafa bakındım hafifçe oldukça büyük ve gerçek ötesi görünüyor. Burayı aldığımdan emin olmak istiyordum. Rüyalarıma ulaşamasamda evimin rüya gibi olması. En azından bu gerçek olsun istemiştim.
Şarkı sözleri çınlıyor kulağımda bunun tatlı bir yalan olmasını istemiyorum. Anahtarla içeriyi açarken, Seul de kalmaya başlayalı 1 yıl oluyordu. Ne oldu hayallerim, hayatlar. Ne oldu rüyalarım, gündüzler. Ne oldu yalanlarım, yalan oldukları ortaya çıktı sadece, kendimi kandırışım. 1 yıl çalışmaktan hayal kurmayı unutmuş olmam, gece rüyalarımın bile işten oluşuyor olması, beni terk eden dileklerim. Yavaş yavaş kayboluyorum bir hayalet gibi hayallerim beni terk ettikçe varlığım siliniyor, mecburum. Kalbim sonsuza kadar hayallerim'le olamaz. Yapay bir sevgi gibi sonsuz desteğim beni tüketiyor. Sessizce içeri girerek eşyalarımı yerleştiriyorum.
" Sadece biraz daha. "
Seulde pasif geçen ilk yılım tamamen boş bir zaman kaybı. Biraz daha. Çalışmam nihayet bitiyor, ben olmak için biraz daha. Sadece çalışmaya ihtiyacım var biraz daha. Zaman ihtiyacım var biraz daha, hayallerim için zaman yok, mecburum çalışmaya çark elime bakıyor. Umutsuzca döndürüyorum. Zaman ihtiyacım var. Hava yerini soğuğa Güneş, Aya devrederken güvende hissediyorum. Bu büyük evde yalnız olmama rağmen ışık karanlığa devrederken ışığı açma vaktim geliyor. O beni yüz üstü bırakmışken. Elimle çalışmayan ışık düğmelerini kontrol etmemin ardından hapisanede gibi hissediyordum. Neredeyse hepsini denememe rağmen yüzünü gülmüyor hiç biri. Bir süre sonra önümü göremiyorum bile. Elveda su, doğal gaz, ışık. Karanlıkta evin gerçek yüzü ortaya çıkıyor. Neden bu kadar ucuz olduğunu fark edememe kızıyorum. Aptallığım'a ev sahibi ise bana 1 hafta yaşamamı söylüyor. Çaresizim. Sağa sola dolaşırken üstüme devrilen boyalardan ceketim rengarenk olduğunda elimden bir şey gelmiyor.
Evin geniş balkonundan çevreyi izlemeye başladığımda susmak bilmeyen midemin sesi sinirlerimi bozarken karşıdaki ışıldayan binayı izliyordum. Eğlenceli olmalı. Yan ev hayat saçarken bu kadar ölmüş olmam. Yıldızım gökyüzünde duruyordu ailem dışında beni terk etmemiş ışığım. Gökyüzünde onu bulabiliyor olmam bile iyi hissetmeme neden oluyordu. Yavaşça kıpırdandım olduğum yerde, soğuk. Eve bakmak bile içimi ısıtmaya yetiyordu bir yere kadar. Düşünüp duruyordum. Yardım elini, onları, hayatın bazı anlarında güçsüz olmayı, tutumlarını... Belkide düşünmeden yaşamak gerekiyordu. Gülümsedim içeri geçerken ufak çantayı toplamamın ardından yan evin kapısına doğru yön alırken.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Live a life man
Düşünmek yok.
Kapıyı çaldığım da içeride ki gülüşlerin susuşu kanımı dondursada gülümsemeye çalışmıştım öylece. Korkuyordum, neden? Akşam vakti olduğundan mı yoksa başka bir şeyler mi ödümü patlatıyor. Adım sesleri artıp kapı gıcırtıyla açıldığında bütün vücut sistemlerimin alt üst olduğunu hissetmiştim. Kafamı gökyüzüne çevirdiğimde yıldızım kaybolmuşken. Bana meraklı gözlerle bakarken üzerinde ki kazağı çıkarmaya çalışması...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Taehyung?
BENİM!
Yan evimde...
Gözlerimden şüphe ederken ayakkabı misali bacaklarımın bir birine dolaştığını hissetim. Çok fazla hayal görmekten yanlımak gibi. Hafif hafif gözlerim kararırken ölüyor olduğumdan başka mantıklı bir fikir bulamıyorum. Sadece hayal görüyor olmalıyım. Cennet, Taehyung başta olmak üzere BTS'in beni karşılamaya geldiği, iyiliği bol işlemiş olmalıyım. Yaşamak güzeldi ama sonsuza kadar çiçekli yollarda yürüyeceğimizi söylemişlerdi. Gülüyorlar. Kısılan meraklı ve parlak gözler ateş gibi tutuşduğunda binlerce kez Bulletroune demek istiyorum. Young Forever söylemek. Everybody say la la la. Melekten farksız görünüyorlar. Üşüyorum. Güzel gözler endişeli gözlerle baktığında bana, düşüyorum. Zemin hala sert, taşa rağmen daha yumuşak oluşu beni şaşırtıyor. Sıcak, hayallerimden, rüyalarımdan, dileklerimden, yıldızımdan hatta Güneşten bi- Bekle bir dakika!!
Bangtan Boys yan komşum mu!?
Öldüm...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.