Oyun

184 19 4
                                    

“Daha kuvvetli vurmalısın!” Rosa’nın yüksek sesiyle birlikte dikkatimi toplamaya çalıştım. Yaklaşık üç saate yakın bir süredir savunma derslerine devam ediyorduk. Tate’in ara vermek gibi bir amacı yoktu ve hepimiz yorgunluktan dökülüyorduk. Aslında ben dökülüyordum sadece ben. Diğerleri sanki sahilde yürüyüş yapıyormuşçasına rahatlardı ama ben saçım başım dağılmış bir halde kendimi gelen darbelerden savunmaya çalışıyordum.

“Savaş anında zaman diye bir kavram yok olup gider. Topla kendini Lily!”

Tate’in uyarısından sonra nefes almak için yaslandığım ağaçtan ayrılıp tekrardan Rosa’nın karşısına geçtim. Bir bayana oranla çok kuvvetliydi ve bu da benim için büyük bir şanssızlıktı.

“Evet, şimdi toplanın!” Tate’in uyarısı ile karşısında sıraya dizildik. Boğazını temizleyip gür bir sesle konuşmaya başladı.

“Artık hepiniz belirli bir seviyeye geldiğiniz için-senin dışında Lily.” dedi ve parmağını bana doğru uzattı. Karşılığında bir şey söyleyemediğim için sadece gözlerimi devirmekle yetindim. Tate’de yaptığım hareketi görmezden gelip konuşmasına devam etti.

“Başlangıç sınavına hazırsınız. Rosa kuralları anlat lütfen.” dedi ve ellerini arkasında birleştirdi. Rosa öne çıkıp konuşmayı devraldı.

“Kurallar basit. Kura yöntemi ile iki gruba ayrılacaksınız. İki grubunda kendisine ait tepesi bulunmakta, bu tepelerde bulunan bayrakları korumak asıl göreviniz. Karşı tarafın bayrağını ilk ele geçiren takım sınavı geçer. Kaybeden takım ise fazladan iki saat daha eğitime devam eder. Güç konusuna gelirsek, güçlerinizi kullanmakta serbestsiniz ama derste öğrendiğimiz yöntemleri de kullanmayı unutmayın.” dedi ve gülümseyerek eski yerine döndü.

Kura çekildiğinde gruplar şöyleydi; Andreas, Rachel, Levi, Henry ve Max A grubuydu. B grubu ise ben, Daniel, Logan, Natalia ve Lua’dan oluşuyordu.

Yerlerimize geçip strateji planları yapmaya başladık. Natalia sözü aldı.

“Görev dağılımını yapıyorum. Logan ve ben önden gidiyoruz. Biz onları oyalarken Lua ve Daniel bayrağa ulaşmaya çalışacaklar. Lily sende burada kalıp bayrağı koruyacaksın. Anlaşıldı mı?” dedi kısık bir sesle ve herkesin gözlerinin içine baktı.

Strateji planı bittiğinde oflayarak bayrağın olduğu tepeye çıktım ve bayrağın yanına geçtim. Buradan tüm alanı görebiliyordum. Sadece izleyici olacağım dan dolayı bir yandan sevinip bir yandan da üzüldüğümden sadece aşağıyı izlemeye başladım. Natalia beni geride bırakmıştı çünkü yeteri kadar güçlü olmadığımı düşünüyordu. Aslında bir açıdan hak veriyordum. Eğitim anında o kadar güçsüzdüm ki ben bile kendimi dışarıdan görsem alın bunu buradan der ve okuldan atardım. Doğruya doğru ama şimdi iş başkaydı. Eğer eğitimde savaşmayı öğrenmezsem  bir daha nerede öğrenecektim ki? Düşman boğazımı keserken mi? Asla, düşüncesi bile tüylerimin diken diken olmasına yetmişti.

Çalan siren sesiyle irkilip oyunun başladığını anladım. Hemen ayağa kalkıp bizimkileri izlemeye başladım. Herkes Natalia’nın planına uyuyordu. İlk önce Logan ve Natalia ilerlemeye başladılar. Logan kalkan gücünü kullanırken Natalia’da elektrik gücünü kullanıyordu. Karşılarına ilk Max ve Andreas çıktı. İşleri zor olacağa benziyordu. Andreas eşyaları hareket ettirebilme gücü ile yerden ufaklı büyüklü taşları havaya kaldırdı ve Natalia’nın üzerine doğru atmaya başladı. Bizimkiler tedbirli oldukları için hasar almadan taşlardan kurtulabildiler ama Andreas’ın duracak gibi bir hali yoktu. Yine aynı hamleyi yaparken Max atağa geçti ve Logan’a doğru koşup onu yere yatırdı. Logan, Max ile uğreşırken Natalia Lua’ya sinyal verdi ve Andreas’ a doğru atak yaptı. İkisi onları oyalarken Lua ve Daniel harekete geçtiler. Kiminle karşılaşacaklarını bilmedikleri için saklanarak ilerliyorlardı. Karşılarına kimin çıkacağını tahmin etmek için gözlerimi kısarak bayrakların olduğu tepeye bakmaya başladım ama görebildiğim tek şey bayrağın etrafı boş bir şekilde sallandığıydı. Büyük bir korkuyla Lua’ya baktım. Bu demek oluyordu ki iki veya bir kişi buraya geliyordu. Bayrağa doğru biraz daha yaklaşıp gözlerimi iyicene açtım. Yapabilirdim bunu başarabilirdim. Sonuçta su elementine sahiptim. Gelenleri geri püskürtebilirdim. Ya da sadece kendimi kandırıyordum. Bunu gerçekten de başarabilir miydim? İhtimaller her ne kadar da düşük olsa da kendimi toparlayıp görevime odaklanmaya çalıştım. Etrafım birkaç ağaç ve çalılıkla çevriliydi ki bu da işimi zorlaştırıyordu.

The OthersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin