Hata!

173 12 6
                                    

Çantamı alıp dersin olacağı alana doğru yola çıktım. Kısa bir süre sonra Bayan Teresa’nın-hipnoz etkisi uygulayan hocanın- yanındaydım. Çantamı kenara koyup karşısına oturdum. Her zamankinden daha sakin gözüküyordu.

“Bugün zihninin biraz daha derinlerine ineceğiz bu yüzden odaklanma konusunda yardımına ihtiyacım olacak.” dedi. Karşılık olarak bağdaş kurup gözlerimi kapattım. Benim hazır olduğumu anlayınca başladı.

“Üç yaşındasın, biri sana vuracak ve senin ellerin bağlı. Ne yaparsın?” dedi. Sorusu karşısında cevapsız kaldım ama kafamı toplamam gerektiğini biliyordum.

“Ağlardım.” dedim cevabı nasıl verdiğimi bilmiyordum ama bir şekilde söylemiştim. Bayan Teresa beklemeden devam etti.

“Dört yaşındasın, ne yapardın?” dedi.

“Ağlardım.” dedim cevabım hiç değişmeden aynı kalıyordu ve hep aynı kararlılıkla ağzımdan çıkıyordu.

“Beş yaşındasın, peki ya şimdi?”

“Ağlardım.” dedim benden ne bekliyordu bilmiyordum ama emin olduğum tek şey cevabımın değişmeyeceğiydi.

“Biraz hızlanalım, on yaşındasın Lily. Neler hissediyorsun?” dedi.

“Artık sadece ağlamıyorum kendimde az da olsa güç hissediyorum ama harekete geçemiyorum.” dedim. Aslında bu cümleleri sarf ederken konuşan kişinin ben olup olmadığıma emin değildim çünkü ağzımdan kendiliğinden çıkıyorlardı.

“On iki yaşındasın.” dedi.

“Artık ağlamıyorum onun yerine bağırıyorum. Sesim kısılana kadar bağırıyorum.” dedim.

“On altı yaşındasın. Peki, şimdi neler hissediyorsun?” dedi.

“Ne ağlıyorum ne de bağırıyorum. Sadece emir veriyorum.” dedim. Sesim soğuk ve düz çıkmıştı, sanki tüm vücudum bu olayı yaşıyormuşçasına tepki veriyordu.

“Emir verince neler oluyor?” dedi. Sesindeki merakı ve endişeyi tüm uzuvlarımda hissedebiliyordum.

“Saldırgan bana zarar vermiyor. Nedenini bilmiyorum ama beni dinliyor.” dedim. O anda irkilip gözlerimi açtım çünkü tuhaf hissetmiştim. Hissettiğim şey güçtü, beni dayanıklı kılıyordu ama neden olduğunu bilmiyordum. Bayan Teresa’da gözlerini açınca sorarcasına ona baktım.

“Neler oluyor?” diye kısık sesle bir soru yönelttim. Soruma karşılık oturduğu yerden kalktı ve arkasını dönüp gitti. Bende ayağa kalkıp arkasından seslendim.

“Bayan Teresa!” ama cevap yoktu. Çantamı yerden alıp üstümü silkeledim. Neden bir şey söylemeyip yanımdan ayrıldığına anlam veremiyordum. Sonuçta kötü bir şey söylememiştim.

Kafamı sallayıp düşüncelerimi toplamaya çalıştım. Bu sırada telefonuma mesaj geldi. Telefonu alıp mesajı açtım.

Bugün çalışma yaptığımız yere gel.

Yazıyordu. Henry olacağını tahmin ettiğim için inadına sallana sallana yürümeye başladım. Her zaman vaktinde gideceğim diye bir şart yoktu.

Sonunda yarım saat sonra gelmiştim. ‘Oh sana inat olsun’ diye düşünürken karşımda Henry yerine cadı Maura ile göz göze geldim. Bana sahte gülücükler atıp duruyordu. Derince bir nefes alıp yanına doğru yürümeye devam ettim.

“Ah canım hoş geldin. Bugün yaptıklarım için özür dilerim. Bu denli korkacağını tahmin edemezdim.” dedi ve zorla bana sarıldı.

“Sıkıntı yok.” dedikten sonra ahtapot gibi kollarından kendimi kurtardım.

The OthersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin